- 636 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Toplumsal İtirazlar ve Cumhuriyet Mitingleri
Önce Tandoğan, arkasından Çağlayan ve akabinde Gündoğdu Meydanı milyonlarca Türk insanının tek vücut bir araya gelerek itirazlarını dile getirmesine sahne oldu. Bunu yaparken, tüm dünyaya örnek olacak olgunlukta ve güzellikte gerçekleştirmiş ve bazı kesimlere ‘’biz, olup bitenin farkındayız’’demiştir.
Ulusunun geleceği hakkında kaygısı olan milyonlar paranoya mıydı ya da akıllarından zorları mı vardı ki, Anadolu’nun dört bir yanından işlerini güçlerini bırakmış meydanlara koşmuşlardı (!)?..
Elbette hayır...
Onlar; Niteliksiz politikalarla ülkeyi parçalanma noktasına getirmiş basiretsiz siyasetçilerin önüne geçmiş, dur... diyorlardı.
Onlar; yüzde 34 tepki oyu ile yüzde 100’ü temsil etmeye çalışan, bununla da yetinmeyip kendince demokrasi tanımı yaparak devletin en üst kademesi olan cumhurbaşkanlığı makamını işgale soyunmuş, bunun adına da meclis iradesi, cumhur iradesi diyen, el çabukluğu marifet kabilinden bazı hesaplarla devleti kıskıvrak ele geçirmeye çalışan karşı devrim meftunlarına dur diyorlardı.
Kimlerdi onlar?
Onlar; kendilerini temsilen meclise gönderdikleri vekillerin efendileri idi. Diğer bir deyimle, patronları, iş verenleri idi.
İsteklerinde ve itirazlarında katılamayacağımız tek bir şey var mıydı?
‘’Ne ABD ne AB, Tam Bağımsız Türkiye’’ diyorlardı !. Yanlış mı?
‘’Türkiye Laiktir, Laik Kalacak’’ diyorlardı. Yanlış mı !?
‘’Çankaya Yolları Şeriata Kapalı’’ diyorlardı !. Laik, demokratik sosyal hukuk devleti vatandaşlarının bu itirazları yanlış mı?
Halkına külhanbeyi edasıyla yaklaşan bir lidere haddini bil diyorlardı. Yanlış mı yapıyorlardı?
Başta eğitim ve sağlık olmak üzere hem kârlılık düzeyi yüksek hem de stratejik önemi olan kurumlar yabancı sermayeye haraç mezat pazarlanıyorken, cumhuriyetin bütün kurumları çökertiliyor ve ülke yabancı unsurların işgaline hazırlanıyorken, hıyanet olağan hale getirilmeye çalışılırken insanların doğal refleks olarak tepki vermelerinin neresi yanlış olabilir ki (!)?..
YORUMLAR
Ben teşekkür ederim.Yazınızı okuyacağım inşaallah.Ve inşaallah sorularıma "objektif" cevaplar bulabilirim.Artık bu konuda her ne kadar umudumu yitirmişim olsamda...Belki hala mesleğine dahi zıt bir şekilde subjektif kişilere inat tarafsızlıklar vardır.
teşekkür ederim..Saygılarımla..
12 Eylül müdahalesi ile ulusal biliniç sindirilmiş, insanlarımız depolitize edilmiştir. Amerikanın yeşil kuşak darbecileri yine ABD'nin şu anda su yüzüne çıkan BOP projesi kapsamında darbeci ekip aracılığıyla cumhuriyetin özüne ters gelişmelerin önünü açması ne yazık ki bizi magazin ve dizi kültürü ile yetişmiş bir toplum haline getirmiştir.Bu nedenledir ki yaşanan şeyleri analiz etmekte, doğru algılamakta zorluk çekmekteyiz. Din adına dinsel söylemlerle ön plana çıkan sahtekarların, hırsızların, soyguncuların ardından koşuyoruz. En acısı da din adına dinimizi yer yüzünden silmek isteyen zihniyetlerin masum rollerine her seferinde inanıyoruz.
Sayın, Fatma Canlı; Daha önceki yayınladığım Devlet, Laiklik, Din ve Atatürk ana başlıklı yazımda, başörtüsü ile ilgili sorularınıza cevap niteliği taşıyan bir çok düşüncemi şayet okursanız görebileceksiniz.
Nazik yorumunuz için teşekkür ederim.
Sevgi ve Saygılarımla...
Tamer Duran
Merhabalar
Madem ki insanların bu şekilde tepkilerini dile getirmeleri çok doğal ve madem ki haklarını tehlikede gören insanların seslerinin duyluması ve kale alınması gerekiyor, o vakit niçin zamanında "başörtüsüne özgürlük" meetingleri gırla gitti de kimsenin ruhu duymadı, kınandı, basın asla göz önüne getirmedi?!!Bu sorular hep cevapsız kalıyor.Anlamadığım şey demokratik bir düzen varsa bu ülkede her kesimin varlığının kabul edilmesi ve olaylara objektif bakılması lazım.Ben ülkeyi tehlikede gören tarafta değilim.Çankaya'ya şeriat gitmiyor.Şeriat yolda olsa AB yollarında olmazdık yani bu çok büyük bir tutarsızlık olurdu.Neyse tarafsızlık hakim olmalı.Tabi ki haklarını tehlikede gören insanlar tepkilerini gösterecek.Sessizlik hiçbir zaman sonuç getirmiyor.Ama gerçekten bir şeyler tehlikedeyse bu yapılmalı.Bazı insanları o makamlarda istememezlikten dolayı sloanlar atıp, sonra likliğin arkasına sığınmak sadece kendini kandırmak olur.Kimse kör değil maalesef.Ne demokrasi, ne siyaset çıkarlar için kullanılmamalı.Ne din ne laiklik...