- 503 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Turgut'un İhtisas Aşkı
Dursun’ u tanıdığımda lise son sınıf öğrencisiydi.İlimizdeki en iyi eğitim veren liselerden birinde okumaktaydı.Çünkü herkesi o liseye almıyorlardı.Notu yüksek olan öğrencileri almaktaydılar..O okula gidebilmek için yüksek puan almak, derece yapmış olmak önemliydi. O okula kabul edilenlere genelde en güzel Üniversiteleri kazanır gözü ile bakılmaktaydı. Bu yüzden o okula kaydolanların çoğu “ Nasıl olsa Üniversiteyi kazanacağız! “ inancı ile ÖSS ye yeterince hazırlanmazlardı.Aslında eskiden öyle imiş ama , öğrenci sayısının çoğalması ve eğitim kalitesinin azalması okullarında başarı oranını düşürmüştü.Dursun ’un devam ettiği lise de seviye düşmesinden nasibini almıştı.
Dursun Üniversiteyi kazanmayı çok istemesine rağmen, nasıl üniversite kazanacağını tam anlamıyla bilmemekteydi.Dershaneye gitmesine rağmen dershanedeki rehber öğretmeninin bilinçli ve bilgili olmamasından dolayı da bana ve başka Üniversite tamamlamış insanlara fikir danışmaktaydı.Dershanedeki rehber öğretmenleri, Üniversite konusunda onları yeterince aydınlatmış olsa bile insanın başka Üniversite tamamlamış, komşu, akraba gibi insanlardan da bilgi alması önemli konu idi. Ben Dursun’ un bu tutumunu bu sebeple doğru bulmaktaydım.Her ÖSS adayının en iyi dershaneye gitse bile , çevresinde Üniversite tamamlamış insanlardan faydalanmasını sohbetlerimde dile getirmekteydim.Bunu Dursun’a da anlatmıştım.
Dursun güler yüzlüydü.Güldüğü zaman inci gibi dişleri ortaya çıkıyor, gülümsemesinde samimiyetini, içtenliğini anlamak mümkün oluyordu.Güler yüzlü , çevresine olumlu hava yayan insanlarla muhatap olmaktan büyük zevk aldığımdan dolayı Dursun’ la tanıştığımda O’na hemen kanım kaynamıştı. Nedense aşık suratlı , güzel konuşmayan veya kaba saba konuşan, her şeye sinirlenen insanlardan hoşlanmam ve onlarla aynı ortamda bulunmamaya her zaman gayret ederim.
Dursun ile tanıştıktan sonra, benim güzel bir Üniversiteden mezun olduğumu öğrenmiş, çok okuyarak nasıl Kişisel Gelişim ve meslekler ile rehberlik konularında bilgi sahibi olduğumu anlayamamıştı. Ben kendi yazdığım ve kitapçık haline getirerek, fotokopi işle çoğaltarak çevremde bulunan gençlere dağıttığım motivasyon ve Kişisel Gelişim kitapçıklarından armağan etmiştim. Kitapçıkları alarak sadece teşekkür etmişti .Bakışlarından “ Avni ağabey bu kitapçıklar ne işe yarar ki ya?” diye içinden sorduğunu anlamak mümkün olmaktaydı.Bir kaç gün sonra kitapçıklar okuyup okumadığını sorduğumda kitapçıkları bir başka arkadaşına verdiğini söylemişti. Gençlerin ÖSS den önce Kişisel Gelişime, motivasyona fazla önem vermediklerini bilmemden dolayı da bu konuda fazla ısrarcı olmadım Dursun’ a o kitapçıklar okuması için. Çünkü, okuma bir gönül işiydi.Okumak istemeyene zorla bir şeyi okutmak mümkün değildi.
Dursun ile arkadaşlığımız samimi havada devam etmekteydi .Sınav yaklaşırken , Dursun’ da ve diğer arkadaşlarındaki sınav kaygısını , stresi ve iç sıkıntısını anlamak kolay olmaktaydı benim için.Bu yüzden de Dursun ile benimle tanıştırdığı arkadaşlarının üzerine fazla gitmek istememekteydim.Fazla ısrarcı olmak olumsuz olmaktaydı.
Birkaç defa Dursun’ u devam ettiği dershanede ziyaret ettim.Bu ziyaretlerde amacım onlara moral vermekti. Ben işletme mezunuydum ama insan davranışları üzerine yüksek lisans yapmıştım ve insan davranışları konusunda çok kitap okuyarak bir rehber kadar bilgi sahibi olmuştum. Onları ziyaretlerimde kafalarının takıldıkları konularda bana soru sormalarını sağlamaktı. Bende bu soruları cevaplayarak onlar aydınlatma amacı taşımaktaydım. Ama gençlerin soru sormayı bile bilmemesi karşısında şaşırmış ve üzülmüştüm.Bu ziyaretlerimde dershane tarafından anlaşılamayınca bu ziyaretlerimi bırakmak zorunda kaldım.ÖSS yaklaştığı içinde bir süre sonra kimse ile muhatap olmamaya baktım.
ÖSS den önce öğrencileri anlamadığı konularda sıkmanın baruta ateşle gitmek olduğunu bildiğimden onlardan uzak kaldım.ÖSS ye rahat kafa ile girmeleri en iyi yoldu.Sıkıntılı zamanlarda gençlerle haşır neşir olmaktan çok onlardan uzak kalmak he benim , hem onlar için faydalı olduğuna inanıyor, bunu da hayatıma uyguluyordum.
Dursun gerçi O’nu ziyaretlerimde bana oldukça saygılı ve samimi davranmaktaydı ve “ Avni ağabey, Avni ağabey ne istersiniz çay mı kahve mi istersiniz?” diye sormaktaydı ama bizi anlayacak bilgi birikimi ve kültür seviyesine ne yazık ki o güne kadar sahip olamamıştı.Konuşmalarından ve tavırlarından bunu anlamak mümkün olmaktaydı Bu O’nun suçu da değildi.Yetiştikleri ortamlar, aile, okuldan aldıkları eğitim ve arkadaş çevresinin olumlu ve olumsuz telkinleri onların öyle bir kişilik geliştirmelerine sebep olmuştu. Kendisini olumsuz etkenlerden koruyamayan ve olumlu enerji verenlere açamayan insanlar, olumlu enerji veren insanlarla karşılaştıkları zaman şaşırmakta ve onları yanlış anlayabilmekteydi.
Dursun ÖSS’ ye girdikten sonra değişmeye başladı.Babası manavdı ve ana cadde üzerinde bir manavları vardı. Karşılaştığımız zaman bana neden eskisi kadar ziyarete gelmediğimi sormaya başladı.O’nun ruh yapısını az çok tahmin etmemden dolayı da “Zamanımız olmuyor ki , işlerimiz çok “ desem de Dursun beni işyerimde ziyarete de gelmeye başladı.Şaşırsam da bu ziyaretlere. Dursun bir ziyaretinde aynen şöyle söyledi. “ Avni ağabey sizden çok özür dilerim “ Ben şaşırmış ve neden özür dilediğini pek anlayamamıştım.Merakla ona bakarken o konuşmasına devam etti.”Avni ağabey gerçekten de sizden özür dilerim. Bana küçük kitapçıklarınızı vermiştiniz ve benim okumamı istemiştiniz.Ben de bu kitapçıkların uzman tarafından yazılmadığını ve fotokopi ile çoğaltıldığını gördüğüm zaman önemli olmadığını zannederek okumamıştım ve isteyen bir arkadaşıma verdim. ÖSS hazırlıkta zaten okumaya fırsat bulamamıştım. Ama ÖSS bitince arkadaşımda o kitapçığı bana geri getirince ‘Hele bir okuyayım ne var içinde’ diye okuduğum zaman gördüm ki siz ÖSS yolunda rehber öğretmenimizden daha bilgili ve bizim anlayacağımız şeyleri yazmışsınız. Siz bizim lisede veya dershanede rehber öğretmeni olsaymışsınız gerçekten de bizlere çok şey verecekmişsiniz” dedi.Gülümsedim.O da gülümsedi. Demek ki , sınav stresi ve sıkıntısı geçtiği zaman gençler bazı gerçekleri daha rahat anlamaktaydılar.Onları zamanında sıkmadığımın ne kadar isabetli olduğunu daha iyi anladım..
Daha sonra Dursun’ a, çarşıya her çıktığımda uğramaya başladım.Dursun üzerinden çekingenliklerini attıktan sonra bana daha çok sorular sormaya anlattıklarımı can kulağıyla dinlemeye başladı. Hatta bir ara “Avni ağabey sizi keşke daha önce tanısaydım” dediği zaman ona aynen şunları anlattım. “ Dursun Kardeşim, bırak eski hatalarını da önündeki hayatta daha az hata yapmaya bak sen” dedim. O zaman beni anlayarak hayıflanmayı bırakıp, beni daha da dikkatli dinlemeye başladı.Sınav sonuçlarından umutlu olduğunu O’nun Üniversite hakkında daha çok soru sormasından anlamıştım. Sorularında ve bana karşı olumlu değişen tavırlarında.
Sınav sonuçlar açıklandığı zaman Dursun’ un ilimizde bulunan Eğitim Fakültesini kazandığını anlamış ve ikimizde sevinmiştik. Dursun öğretmen olacağı için çok sevinmekteydi.”Keşke daha çok çalışsaydım da daha güzel illerde daha güzel okullar kazansaydım. Daha çok para kazandıran ve puanı yüksek olan bölümleri daha çok çalışmakla kazanabilirdim ” diye hayıflandığını anlamıştım.Ama ona hissettirmemeye dikkat ettim.Dursun okul kazanınca gülümsemesi ,hayata bakış açısı daha olumlu artmaya ve yaşama sevincine sevinçler gelmeye başlamıştı.Bu sevinci en az onun kadar bende içimde hissettim.Çünkü daha önce güzel Üniversitede okumanın hazzını seneler önce ben de tatmıştım.
Okullar açıldığı zaman Dursun’ un bana soruları da daha sıklaşmaya başladı.Belli ki Üniversite hayatını bana sorarak öğrenmeye ve benim bilgimi almaya kesin kararlıydı. Ben de bıkmadan usanmadan bildiğim kadarıyla sorularına cevap vermeye kararlıydım. Bu güzel dostlukta yaş önemli değildi.Önemli olan insanların bilgilerini güzelce paylaşmalarıydı.O soruyor, ben cevaplıyordum.Hayatımıza böylece anlam katıyorduk.
Bir gün gene çarşıya çıktığım zaman Dursun bana manalı manalı bakarak çok şaşırdığım şu soruyu sordu. “ Avni ağabey yüksek lisans nasıl yapılır? “ Dursun daha Üniversiteye yeni başlamıştı.Önünde koskocaman 4 yıl vardı.Üniversitenin daha ilk yılında okula yeni başladığı günlerde yüksek lisans konuşmasının ne alemi vardı ki.Cevabımda zaten bu yönde olmuştu.” Dursun kardeşim, sen Üniversiteye daha yeni başladın ve yüksel lisans yapmaya daha 4 koca yılın var.Neye acele etmektesin ki?” dedim.
Dursun o zaman bana bakarken gülümsedi.Her zamanki gibi İnci dişleri göründü.Samimi hali ile o kadar sevimliydi ki.Bakışlarını yerden kaldırarak bana tekrar baktı.Gene gülümsedi. “Avni ağabey , ben lise 1. sınıftayken Üniversitenin ne demek olduğunu bile bilmeyen ve hayatın liseden ibaret olduğunu sanan ve ÖSS yi de lise 3. sınıfta ciddiye alarak çalışan ve daha güzel okullar kazanabilecek haldeyken bu ilimizde bir okul kazanan insanım . Eskiden öğretmenlere Üniversite hayatı yeterken artık iyi öğretmen olmak için yüksek lisans yapmak gerekmekteymiş.ÖSS hazırlık için sütten ağzım yandı ondan dolayı da yoğurdu üfleyerek yemek zorundayım. Üstelik güzel öğretmen olmak ve mezun olur olmaz , öğretmen olmak için KPSS denilen sınavı da aşmak gerekmekteymiş.Bu sınavlarda başarılı olmak için şimdiden , erkenden ve yol yakınken çalışmamız lazım ki hayata hemen atılalım “
Bu güzel cevap karşısında Dursun’ a olan hayranlığım arttı.Demek ki geçte olsa okuduklarını anlayan , tecrübeli insanlar dinleyen Dursun gibi insanlar “hatanın neresinden dönülse kardır” düsturunu Üniversite başında anlayarak yüksek lisan yapmanın, yüksek lisansa nasıl hazırlanacağını da öğrenerek , daha yüksek lisans sınavlarına 4 yıl varken hazırlanmaya başlıyorlardı.
Dursun bana hala gülümseyerek bakarken O’na yüksek lisans yapmanın yollarını anlattıktan sonra dedim ki “ Kardeşim Dursun, keşke senin gibi ÖSS adayları da lise 1 den itibaren ÖSS çalışmaya başlasalar o zaman lise tamamladıktan sonra senelerce dershaneye gitmek zorunda kalmayacaklar.İnsan çalışmaya ne kader erken başlarsa hayatta başarısı işte bu oranda artacaktır.”
Bunları söyledikten sonra ayağa kalktım.Yüksek lisansa hazırlık için gereken kitapların isimlerini söyledim. Yazdıklarım ve anlattıklarımla bir gence daha faydalı olduğum için mutlulukla Dursun’ un yanından ayrıldım.
Aradan yıllar geçtikten sonra Dursun’ a rastladım.Dursun planlı proğramlı çalışmasının sonucunda bir Üniversitede akademik kariyer yapmış ve profesör oluştu.Bana dedi ki” Hocam, sizin bana verdiğiniz dersler , hayat boyunca bana ders oldu.Şimdi öğrencilerime okulun daha ilk yılının ilk dersinde hedef belirlemelerini ve buna göre çalışmaları durumunda sıkıntı çekmeyeceklerini ve hayatlarının rahat olacağını anlatmaya çalışmaktayım. Sizin bana fikirlerinizle yol göstermeniz , benim de başkalarına yol göstermemi sağladı” dedi. Kucaklaşarak ayrıldık ve ondan sonra Dursun beni okuluna ara sıra derslerine konuk ederek , beni ziyaret ederek vefasını her zaman gösterdi.
TURAN YALÇIN-TOKAT
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.