- 840 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
Yaşamak!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Çok varlıklı bir ailede doğdu; özel bakıcılarla büyüdü, özel okullara gitti. Dünya çapında isim yapmış üniversiteden geçti. Yurduna döndü, önce holdingin güçlü bir şirketini yönetirken istediği kişiyle evlendi, istediğiyle istediği zaman yattı; sonra holdingin başına geçti, çocuğunu da kendi gibi yetiştirdi ve bir sabah her türlü imkânı olan hastanede öldü.
Yukarıda her kimi anlattıysak, bir ömür tüketerek çekip gitti.
Sevişirken mutlaka zevkin doruklarına çıktı; belki para kazanırken de aynı heyecanı tattı.
Dilediğini aldı, istediğini sattı.
Yaşamın rahat ve süslü yatağında yatarak geçen bir ömür!
Peki, yaşadı mı?
“Yaşamak,” sözcüğüne her türlü anlamını tıka basa doldurarak, “evet” ya da “hayır” diyen birinin verdiği yanıt, bu sorunun muhatabının da hayata bakış açısının kaç derece olduğunu gösteren bir iletkidir.
Evet!
Çünkü, her isteğini yapma ve her istediğine ulaşma olanağı, onu yaşamın herkesin ulaşamayacağı bazı sırlarına ve zevklerine ulaştırmıştır. Edindiği bilgiye dayanarak dünyayı daha iyi anlamıştır ve elindeki imkânıyla her yeri görme hayalini gerçeğe çevirmiştir. Yapmak istediği her şeyi yapmıştır; dolu dolu yaşamıştır.
Hayır!
Çünkü, “yaşamak,” “evet,” yanıtının açıklaması kadar basit olamaz.
Teolojiden referans almadan ve kutsallara sığınmadan, “hayır,” yanıtını veren anlayış, anlayışını nasıl ortaya koyar?
Doğadaki her canlı yaşamak için, içgüdüsel olarak kendi kavgasını verir.
İnsanı insan yapan ve her türlü canlıdan ayıran özellik ise; salt kendi için değil, başkaları için de kavga etmektir. Hiç tanımadığınız insanlar için verdiğiniz kavganın teri, size yaşamanın anlamını çözmenize yardımcı olur.
Ayağı taşa takılarak düşen birini elbette gücünüz ölçüsünde kaldırmaya çalışırsınız; ama önemli olan, o taşı kimse düşmeden oradan kaldırmaktır. Başkaları için yaşamanın en basit şekli bu değil midir?
İnsan olmanın ve yaşamanın sorumluluğu fikir ve eylemleri ile geriye olumlu bir şeyler bırakmaktır… Böyle düşünecek olursak, bu dünyada ne kadar az kişinin yaşadığını hayretle gözlemleriz; ama karamsarlığa gerek yok bana kalırsa!.. Her insan, geçmişine kendi çapında bir şeyler bırakır. Dilerse onurlu bir hayat, dilerse bunun tam aksini dünlerine dökerek mezarına yerleşir.
Yaşamanın değişmeyen çarpanı, ister bir toplum olarak düşünülsün, isterse birey olarak ele alınsın özgürlüktür.
İlkelerini koruyarak özgürce yaşamak; ilke ve özgürlüğün arasındaki ince ipliği koparmadan var olmak değil midir “yaşamak!”
Ve düşünceyi korkmadan söylemek…
Ve çirkini güzel eylemek…
Eğer ruhunuzu madde ile uyuşturmuşsanız, sevdiğinizden ayrı kalmanın acısını hissedebilir misiniz; eğer acı hissetmiyorsanız, yaşıyor musunuz siz?
Kalp incitecek bir sözü söyledikten sonra tam göğsünüzün ortasına koca bir pişmanlık kayası gelip yerleşmiyorsa…
Alnınızın ak teriyle aldığınız ekmeğin ve yüreğinizin pak sevgisiyle bulduğunuz sevdanın sıcaklığını algılayamıyorsanız…
Umut etmenin ne demek olduğunu bilemiyorsanız; güneşi beklemenin sabrına eremiyorsanız…
Her sabah yeni bir şey öğrenmek için güne başlamıyorsanız…
Yaşamıyorsunuz siz!
Kendi çıkarınız için başkasının zarar görmesini göze alıyorsanız…
Ve sevginiz yalansa…
Kalbiniz bozulmuş sizin, hurdaya çıkacaksınız yakında.
Çünkü, siz bir makinesiniz.
Sizin için artık çok geç!
Duygu yetmezliği var sizde; artık durmak üzeresiniz.
Son çare olarak, şiir okumayı ve anlamayı deneyin.
Belki iyileşirsiniz…
Yaşarsınız belki...
YORUMLAR
Kendi çıkarınız için başkasının zarar görmesini göze alıyorsanız…
Ve sevginiz yalansa…
Kalbiniz bozulmuş sizin, hurdaya çıkacaksınız yakında.
Çünkü, siz bir makinesiniz.
Sizin için artık çok geç!
Duygu yetmezliği var sizde; artık durmak üzeresiniz.
Son çare olarak, şiir okumayı ve anlamayı deneyin.
Belki iyileşirsiniz…
Yaşarsınız belki...
BU YAZIYI NASIL KAÇIRMIŞIM ...
ÇOK DEĞERLİYDİ ÇOK....
TEŞEKKÜRLER...
sizin tarifinize göre yaşıyorum ben
hep başkalarının (ama ailem ama çevrem) düşleri ve gerçekleri için yaşadım,her gün bir şey daha öğrenmenin heyecanıyla kalktım.her daim başkalarının çıkarı benim çıkarlarımın önünde yer aldı.annemin bir lafı asla aklımdan çıkmadı
kendine çuvaldızı,başkasına iğneyi kızım derdi
sevdim yürekten canım dedim,canın çıksın dediler
ölesiye değer verdim ,değersiz hissetmemi sağladılar
hep olumlu oldum düşündüm,polyanna deyip güldüler
vazgeçtinmi yaşamktan derseniz hayır
yaşıyorum varım o özendiğimiz gül gibi olmasada kasımpatı gibi koparılmışlığa inat dimdik ayakta
şiirlerle yeni tanıştım. kitap okumayı çok severdim
ama şiir beni ben yapmaya
kendim içinde bir şeyler yapmam gerektiğine inandırdı.
sadece yaptıklarımın yada yaşam tarzımın
yaşamaya vede var olmaya yetmiyeceğini gösterdi bana
yani size özde katılıyorum evet yaşamak için sizin dedikleriniz var bende ama eimn olun bir oda yetmiyor insanın kendi içinde birşeyler yapması gerek ben bunu atlamışım.umarım bundan sonra kendim içinde birşeyler yapabilirim
yazınızı ve sizi tebrik ediyorum
hayatta hep keşkelerimiz olmuştur..ve bu yazıyı okuyunca bir kez daha sorgulamak istiyor insan kendini...hani sıklıkla yapamadığımız...neden yapamayız onu da bilmem yaaa.korkarız belki de keşkelerin keşkesine düşmekten.her
sorgulamada bir el yapışır gırtlağa.nefes alamaz insan yanlışları düştükçe ardı sıra...ne zordur o hatadan dönmek
ve yumar gözünü, tıkar kulağını ha babam de babam devam..kolayı budur çünkü..bazen sorarım kendi kendime...engellilerden farkımız ne diye...kulak sağır, göz kör...insanlığımızı kirlenmiş bir elbise gibi bırakarak kenara,üstüste giydiğimizi sanarak kamufle etmek için kimliğimizi...bilmeyiz ya ...
kral çıplak
kral çıplak...
güzel bir denemeydi..kutluyorum kalemi ve seçkiyi...
Sevgili Ömer Nazmi Kardeşim
Hayatın içinden öyle yazıyorsun ki
paylaşmamak yazıdan haz duymamak veya yazının kederi varsa hazları olduğu gibi paylaşmamak mümkün değil.
Yaşamı baştan sona tekrar sorgulamamı sağladı bu yazınız.
Biz gerçekten yaşadık mı
veya gerçekten yaşıyor muyuz.
Geçengün bilim adamları okyanusta ölümsüz deniz anaları
keşfetmişler. Tabi ki kendi doğal şartlarında ölümsüz yani açığa çıkarıldığında ölüyorlar ama denizde ölümsüz.
Ya biz ölümsüz olsaydık ama buna karşılık okyanusların derin ve basınçlı soğuk sularında kalsaydık yaşam mı olurdu bunun adı.
Sevgilerimi bırakıyorum sayfana bu güzel paylaşımın ve emeğin için
sağolasın
birşeyleri çabalayarak elde ederken adına sıkıntı dediğimiz şeylerden şikayet ediyoruz .eğer tersi olsaydı herşey önümüze hazır sunulmuş olsaydı yinede şikayet edermiydik acaba sanırımevet en azından bu durumun normal bir insanda ruhsal boşluk yaratacağını psikolojik dengesini sarsacağını düşünüyorum
''Yaşamanın değişmeyen çarpanı, ister bir toplum olarak düşünülsün, isterse birey olarak ele alınsın özgürlüktür. ''
.........................................................................
Eğer ruhunuzu madde ile uyuşturmuşsanız, sevdiğinizden ayrı kalmanın acısını hissedebilir misiniz; eğer acı hissetmiyorsanız, yaşıyor musunuz siz?
Yaşamanın tanımı adına çok güzel bir yazı...Tebrikler.