- 856 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
YORUMLAR
Göçmüş gelmiş bir gün İstanbul’dan, kahrolmuş yozluğa giden yolundan İstanbul’un.
Daha nerelere kadar gideceğini kestirmiş besbelli o öngörüsüyle, yüksek sezgisiyle.
İki katlı, yanı bahçeli küçük konağını gözü nemli anar olurmuş zaman zaman.
Babamın gidip orada kalmasına göz yummuş bir müddet.Eski komşularından kim varmış diye merak etmiş yinede.
Hiç, hiç...Komşulardan kalmamış hiç. Ulaşmış bazılarına adresle, haberleşmiş mektupla.
Oğlunun yitip gitmesinden endişelenmiş kalabalıklarda. Dön gel oğlum çağrısıyla haykırmış sonunda.
İlk okumaya başladığımda gazete alırdı eline,beni çağırırdı yanına. Her gün gazete elindeydi zaten.
’’Kızım ben iyi seçemiyorum, şurayı okur musun?’’
Dedeme gazete okumak, Allah’ım dünyanın en önemli kişisiydim ben. Dedem okuyamıyordu, ben okuyordum ona gazeteyi.
İlk önce birazcık heceledim.Birinci sınıf, birinci dönem bitmemişti henüz,sular gibi okuyordum gazeteyi dedeme.
Çok büyük görevim vardı benim çoookk, dedeme gazete okuyordum, çabuk öğrenmeliydim okumayı,her şeyi.
Tüm okul hayatımda derecelerle bitirdim. Yıllar geçti dedeme okuma yaptığım anları unutmadım.
Gencim, bir gün annemle konu açıldı, ’’Dedem iyi seçemiyordu,gazetelerini ben okuyordum değil mi’’Dedim.
Annemde tebessüm...O senin okumanı geliştirmek için okutuyordu sana onları,
hem Türkçe hem Osmanlıca canavar gibi okurdu her şeyi, dedi bana.Bu sefer benim gözlerim nemlendi.
Bazı mektuplar getirdi annem, Osmanlıca. Bunlar ona gelen mektuplardı. Bir çoğu İsrail’den, İstanbul komşularından.
Ben okuyamadım bu kez, ama ben gerçekten okuyamadım...Okuyabileni buldum, kısa notlar aldım Türkçesini.
Hasret kokan mektuplar, meğer nasıl komşulukları varmış, nasıl bir dostlukmuş yaşadıkları.
Yoksa mesafeler mi böyle yazdırıyordu, hasretten doğan duygularla. Ne çok özlüyorlarmış İstanbul’u komşuları.Dedem diyor onlara, bende bıraktım oraları, tadı kalmadı.
Devran döner derler ya! Aynı numarayı oğluma yaptım, gözlerim iyi seçmiyor oğlum diyerek.Okuyacağından mı oldu bilmiyorum artık, tüm okullarında çok iyiydi oda.
Şimdi İstanbul’da. Ona en son nasıl mı seslendim? İşte şu alttaki basit bir şiirimle.
Dedem okuyamıyordu, benim büyük görevlerim vardı. Ona gazetesini okumalıydım.
KAÇ OĞLUM İSTANBUL’DAN
Fethedenler fethetmiş, ne güzel etmiş
Sonra gelenler ya neler etmiş?
Yaşanacak yer mi oğlum bir baksana
Vakit daha erkenken İstanbul’dan kaçsana...
Abla kardeş birbirine bakmaz olmuş
Huzur evleri hıncahınç dolmuş
Çaput bağlamaya üşenmez
Anne eli öpmeye üşenir olmuş
Trafikte geçmiş saatler ömründen değil mi?
Ömrün senin yoksa kıymetli değil mi?
Ben senin bir saatine ömür veririm
Erenlerine dua borcunu yap, kaç gel oğlum
İnsanlar bu kadar mı suratsız olur?
Karartmış kaşlarda neyi bulur?
Her karşılaştığın hırsız mı olur?
Dua borcunu öde,kaç gel oğlum
Eski İstanbul’u anlatmıştım ben sana
Bu kadar yozlaştığını bilemedim anlasana
Kıyamam bundan sonra daha fazla sana
Gel burada yürekler hep senden yana
Bir gün dedem de babamı böyle çağırmış
Benim kafa neden olduğunu şimdi anlamış
Senin için geç değil...Bizim için olabilir
Daha da geç olmadan sevgimizde boğul oğlum
Kitabımızda yazar mıydı ihtiyacı olanı terk?
Vicdanlar silinmiş yüreklerde tek tek
Burada vicdan, burada sevgi, burada ahde vefa
Erenlere borcunu öde de gel haydi bir daha
MAJ
eski insanların paylaşdıkları tüm güzellikleriyle ortaya koyarak güzel bir kompozisyon ve harika bir şiirle gzel bir ziyafet sunduğunuz için sizi tebrik eder anneler gününüzü kutlar saygılarımı sunarım.
...
Annemde tebessüm...O senin okumanı geliştirmek için okutuyordu sana onları,
hem Türkçe hem Osmanlıca canavar gibi okurdu her şeyi, dedi bana.Bu sefer benim gözlerim nemlendi.
Bazı mektuplar getirdi annem, Osmanlıca. Bunlar ona gelen mektuplardı. Bir çoğu İsrail’den, İstanbul komşularından.
Ben okuyamadım bu kez, ama ben gerçekten okuyamadım...Okuyabileni buldum, kısa notlar aldım Türkçesini.
Hasret kokan mektuplar, meğer nasıl komşulukları varmış, nasıl bir dostlukmuş yaşadıkları.
...
Gönülden akan bal damlaları... Yüreğe işlenmiş duygular... Gönül gözüyle okunan dizeler...
Bu kadar güzel yürek satırlarına nasıl yorum yazayım ki...
Okudum... düşündüm ve yüreğimin en güzel köşesine koydum efendim...
Yüreğinize ve kaleminize sağlık. Selam, saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Rabbime emanet olunuz.
egitimci38 tarafından 2/25/2009 12:34:13 PM zamanında düzenlenmiştir.
Son zamanlarda okuduğum en anlamlı yazılardan. Aslında bu kısacık yazıda eski İstanbul'daki farklı kökenden insanların nasıl bir arada yaşadıkları da vurgulanmış.
Gün görmüş diye tabir edilen büyüklerimizin hali yansıtılmış.
Aile bireylerini bir arada tutmaya çalışan büyüklerden kesitler...
Dededen aldığı terbiyeyi çocuğuna yansıtmaya çalışan bir anne...
Öykü kısa, ama anlam roman kadar. kutluyorum.
Şiir, gerçekleri o kadar güzel anlatıyor ki, başka söze hacet yok aslında..
Dede, gün görmüş...Sabırlı...Öğretme yöntemini biliyor...Hoş görülü...
Kim bilir neler gördü ve özünü değişmeden dostluklara değer vermeyi, gösterişli ve yalnız yaşanan hayatların insanı yozlaştırdığını anlatan bu yazınızı candan kutlarım...
Güzeldi...
maalesef biz büyüklerin bizler için yaptıklarını yıllar sonra anlayabiliyoruz..dostlukların ölmeme dileğiyle tebrikler..