- 1453 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KARABEG 'İN SERHAT LOKANTASI..ARDAHAN ÖYKÜLERİ (10) (kitap 10)
- Annem GÜLLER YILMAZ’ın aziz anısına-
Karabeg Çoban’ın Serhat Lokantası...
Başak Otel’in lobisi...
Ardahan’ın şöhretli restoranıydı. Dili olsa da taşın duvarın konuşsa!
Lokantanın önü dört yol ağzıdır. Meydan pusula gibidir...
Zamana ve mekana bir minkalenin çember çizmesi kimi kayıt tutar...
Sağbaralının demesi:
"Felek-i Dünya: Ahh! Feleki Dünya!.."
Feleğin çarkı dönüyor!..
Serhat Restoran’da vakit akşam behrindeydi...
Çalınan ses: Horondur.
Çaldıran Felek değil midir?
Garsonların şefi Bahri kısa adımlarla yürüyordu. Fransız garsonlara benziyor. Süt beyaz saçları. Taranmış biryantin çekilmiş kır saçına. Her akşam ona bir festival idi anlayışı oydu onun.
Şef garson Bahri koşturuyor. O masadan o masaya. Elinde adisyon defterciği, kalemlerin biri elinde biri kulağında.
-Buyrun!..
- Bir otuz beşlik, bir kavun...
" Çerezi ile olsun Bahriciğim!.."
Zemin tahta püştelerle döşenmişti: Tahtanın üstüne simsiyah zift çektirmişti Karabeg Çoban. O da kurumuş. Çivilerin başları görünüyordu. Geriye kalanı simsiyahlıktı.
Tel dolabın üstünde pikap dönüyor:
" Dimmeyi men çayda gördüm
Elinde bir bayda gördüm.
İki öptüm bir de sevdim
Ondan ne fayda gördüm..."
...
-Te...Te...Te..!
Çatal bıçak sesleri: Çık çak çık çak...
Bu sedalara karışan elvan rakı kadehlerinin çın, çın ,çın avazeleri...
Leylim Ardahan fezalara gark olmasa daha bir şey olmaz!
Konuşmaların konuşanları!
Muhabbet ehillerinin dilleri.
1965 yılı mayıs’ın bilmem kaçı?
Kimler yok ki?
Edip Cansever şiiri orada okundu. Kendi yoktu.
" - Balabey! Anan gorunu seversen! Bardağını kaldır!"
" - Ali! En kötü günümüz böyle olsun!"
Şarap seven öğretmen "Güzel Marmara" söylemiş içiyor.
"Adam masaya aklında olup bitenleri koydu
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Masa da masaymış ha."
Şiiri bitirdi.
Kadehteki doluyu da bitirdi.
Burunları mest eden kavunun mis kokusu.
Soluklara yüklenen anason kefaseti.
Pikapta Çobanoğlu’nun plağı;
" Kiziroğlu Mustafa Bey!"
Orağazlı Karadeniz, lokantanın ortalığında ağzında kanteper düdüğünü çaler.
Ayağınnan kayda tuter. Hop oturup hop kalkıyor, raksediyor.
- Ha uşak ha... ha haa haa!..
Karadeniz showman’di. Güzel performanslarıyla gösteri sergilerdi.
Karadeniz icra -i sanat yapıyor.
NARE NARE HEY NARE
KEBABI KÖZ ÖLDÜRÜR
SÜRMEYİ GÖZ ÖLDÜRÜR
NARE HEY NARE
Bahri Abi komiler servisleri yetiştiriyorlar.
Ankara’lı Tüccar Kemal Koç’ta arkadaşlarıyla yüzlerce inek, öküz almağa gelmiş.
Ne işi varsa bir büyükelçi; restoranda içiyordu.
"Yaylada içmek hoşmuş." dedi içinden.
Masa da masaymış şiirini tamamladı ardından.
" Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu."
Mucuçlu genç,
- Dayii hele ordan: NİNNO ’NUN HAVASINI ÇAL!
Karadeniz nasıl oynuyor!.. Ki Nasıl!
Bar’ın başına geçmişti. İçen dizilmişti barın sırasına... da!
"- Ola bir mendil verin" Mendili aldı. Aldı; başladı söylenmeğe;
- YAN VER!
Misafir büyükelçi de Karadeniz’e uyup yan verende dizini masanın ayağına çarptı. Ayıplığa "hağın adamı"; o yaşta "gözünden" yaş geldi.
Karadeniz özünü kaybeden gibi...
- Ihha ıhha!.. Teey tey tey!
" Aslan abi Allah’ın seversen gel!" Oyuna kaldırmak istedi. Aslan’da kalktı.
" Çıs, çııs, çısss..."
Lise Müdürü kadeh elinde gecenin kapanışını;Gürcülerin TAMADA’sına benzer bir nutuk irad etti:
- Değerli misafirler, arkadaşlar, kadehimi Ardahan’a kaldırıyorum. Sizin de kaldırmanızı rica ediyorum.
Su hangi kaba girse o kabın şeklini alır. Anlıyoruz ki sudansa kap önemli; kap her zaman su bulur, su kap bulamaz. Ardahan kaptır. Ezel de ebedte Ardahan şenmiş, şadmış, şirinmiş... şen olur şad olur şirin olur. Şen olacak şad olacak şirin olacak!..
Ahmet Hamdi Tanpınar desin son demeği:
" Ne içindeyim zamanın
Ne de büsbütün dışında
Yekpare geniş bir anın
Parçalanmış akışında...
Mavi, masmavi bir ışık,
Ortasında yüzmekteyim."
Bahri Usta beyaz akfil masaları topluyor. Böyle geceler çok görmüştü. Bu say ki de başkaydı. Bir kağıt masada kalmış, bırakılmış mıydı?
" Tekrarı mümkün mü ayn-ı leylimin yenisi Vuslat olacak mı?
Sağ ölü, ne varsa,
İki bin dokuzdan baktığında; çoğumuz ölü.
Bir daha toy, bayram.
Bu gecenin yinesi vuku bulur mu?"
-Köksal
Bahri Usta dudağını mucurtatarak :
- Bilmem! dedi.
Şenlik Baba:
" İster ihtiyar ol, ister nevcivan
Bu Dünya da baki kalan övünsün." demişti.
...
"Yan ver!"
" Mavi masmavi bir ışık..."
" Dayı, hele ninno’ nun havasını çal..."
" Masa da masaymış ha"
"Dimmeyi men çay da gördüm."
"Kiziroğlu Mustafa bey "
"Çıs çıs çıs..."
"Felek-i Dünya, ah felek-i Dünya."
" Ölümü ölsün!"
" Gesi bağlarında üç top gülüm var.
Hey Allah’tan korkmaz sana, bana ölüm var.
Ölüm varsa bu Dünya’da ZULÜM var!"
ÖLÜM VARSA BU DÜNYA DA ZULÜM VAR!
HE GARDAŞ HE!..
YALÇINER YILMAZ / 21/02/2009 GEBZE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.