2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
726
Okunma
DEVLET: Sözlüklerdeki tanımı, uygulamalarımıza benzemediği için, tam anlamı bilinemiyor.
HÜKÜMET:: (Yukarıdaki tanımın aynısı)
DERİN: İyi bir sözcük. Sığ değil. Basit değil. Üstelik Türkçe. tering in son aldığı şekil. Osmanlının çorba dilinde amiki kullanmışlar bu söz yerine. (Hatay’daki Amik gölü, derin göl anlamı taşıyor olmalı.)
Özün horlandığı,
Coğrafya insanının küçümsendiği,
Daha dindar görünme ve saltanat hırsıyla Araplığa özenildiği,
Atın yularının azınlık olanların eline teslim edildiği dönemler mahvetti beni.
“Eğer birileri yüzyıllar boyu dışlanır, gelişmesi engellenirse, günün birinde devrimle veya mucizeyle veya hileyle-ki itilip kakılanlar doğal olarak hileyi düşünebilirler- gücü/yönetimi ele geçirdiklerinde bocalayacaklardır.
Büyük hatalar yapacaklardır.
İşin içine edeceklerdir.
Geçmişin acısını çıkarmaya, intikam almaya çalışacaklardır.
Komplekslerini tatmin etmeye çalışacaklardır.
Keselerini doldurmaya çalışacaklardır.
Yönetici eşraflığına, bilgeliğine, asaletine, sezgi ve yeteneğine kolay erişilemeyecektir.
Cumhuriyetin yönetilişindeki zaaflar böyle açıklanabilir.
Son dönemlerdeki aymazlık, pervasızlıklar da böyle açıklanabilir sanırım.”
Hala ulus(millet) , devlet, sosyal toplum değerlerini oturtamayışımızdaki amillerin kök saldığı dönemlerde; derinliği olmayan yüzyıllarda amik demişler bizim derinimize.
“Amil: etken anlamına gelen bu Arapça sözcüğün çoğulu böyle(amiller) olmaz elbette. Ama ne yapayım dil saçmalar hale getirilmiş zamanında, ben de saçmalasam kim umursar ki. Kök Arapça, ek Türkçe. “
SIĞ: Derinliği az. Yüzeysel. SIĞ işte, SIĞ. Sığ insan, sığ düşünce, sığ devlet…
DERİN DEVLET: (Kıvıranlar biliyordur anlamını) . Devlet derin olmak zorunda.
SIĞ DEVLET: (Uyduranlar biliyordur anlamını) . Sığ devlet yaşayamaz.
Derin devlet lafını bir yerlerinden yumurtlayan ve yayan değerli(!) kişilerin Türkçe özürlü oldukları besbelli. Belki bunlar yediği kaba tükürenlerdir.
Devletin sığ olması gerektiğini savunuyor ve derinlikle alay ediyorlar.
Neden Türkçeyi böyle kötü kullanıyorlar.
Neden olacak, yetersizliklerinden. Cahilliklerinden.
Toplumbilimiyle ilgisizliklerinden.
Hükümet olma (hükmetme-yönetme) yani devlet adamı olma özelliklerinden yoksun kişilere teslim etmişiz devletimizi çok kere.
Hep yanlış yerde yanlış adam bulundurmuşuz.
Neden?
Safız. Temiz yürekliyiz. Kolay kandırılıyoruz.
KENDİMİZE HAS KÜLTÜR-KARAKTER VE GELENEK ZEDELENMİŞ, YERİNE BİZE UYMAYANLAR DAYATILMIŞ DA ONDAN.
DEĞİŞİKLİKLERE KOLAY AYAK UYDURURUZ, İNANÇ AŞKIMIZ GÜÇLÜDÜR, GÖZÜMÜZÜ GÖR EDER DE ONDAN.
Dünyanın bazı yerlerinde birileri, uzun vadeli planlar yapıyorlar ve uyguluyorlar. İniş-çıkışlarda aldıkları yaraları sarabiliyorlar. Yaşamaya devam ediyorlar. Gelişerek.
Kimler:
İnsanlar.
Ömürler planlanıyor. Daha ileri giderek soylar(zürriyet) için hesaplar yapılıyor, emekler harcanıyor.
Kimler: Tüzel kişiler, kurumlar, kuruluşlar, beldeler v.s.
Kimler: Toplumlar, uluslar.
Kimler: Devletler.
Kimler: Devletler üstü oluşumlar.
Neden:
Var olma egosu. Mutlu yaşama arzusu.
Yaşam planlı/sistemli olunca ne oluyor.
Kurallar koyuluyor, planlar yapılıyor,güncelleniyor, geliştiriliyor.
Mutlaka uygulanıyor.
Kişiler geliyor, kişiler gidiyor. Ne eksen eksantirikleşiyor ne de tren raydan çıkıyor.
Planlar, kurallar uygulanıyor dünyamızın bazı yerlerinde.
Sizde durum nasıl?
Devletlerin uzun vadeli beka planları oluyor ve uygulanıyor.
Kimler uyguluyor.
Devlet tanımı içinde yer alan kim varsa hepsi. Bulunduğu yerdeki etkinliği oranında.
Soyut-somut tüm varlıklar devleti oluşturuyor. İnsanlar da devletin birer parçası. Ben de. O zaman devletimin derinliğinden varlığım oranında haberdar ve sorumluyum. Aksaklık varsa ben de suçluyum.
Yeminim yemin, yediğim somun olsun ki suçluyum.
Sizde durum nasıl?
Yoksa siz ben garip bir çingeneyim, neyime gümüş telli zurna mı diyorsunuz.
Ben ne yapabilirim ki, büyüklerimiz bilir diyerek kenara çekilenlerden misiniz?
Etek öpmekle dudak aşınmaz mı diyorsunuz.
Köprüyü geçene kadar ayıya dayı* mı diyorsunuz.
Laflara bak hele, bunlar nerden çıktı acaba. (zurna çalmak, etek öpmek, ayı-dayı, büyüklerimiz bilir...)
(NOT: Buraya kadar ancak giriş yapabildik. Devamı gelir bukra inşa-allah)
Saygılar
İbrahim Durmuş