- 732 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Annem
Annem, öteki anneler gibi, dünyanın en güzel insanı ve belkide paylaşmayı ondan yaşarken ögrendiǧim bir olgunun sonsuz tükenmeyen verme enerjisinin saptamanın sevincini görme aşkının vermiş olmasının zevkidir ben de… bir anne sevgisi büyülenmiş gönüllerin içinden şelale olup akan bir sevini başka bir boyutudur da aynı zamanda… Evet annelerin en güzeli, yoksul köylerin milyonlarından aynı kaderi paylaşan gönlünden ve çuvalındaki buǧdayından oluşmuş unun saçta kızaran bazlamasından, ineǧinden saǧdıǧı sütten, yaptıǧi süt mamüllerinden oluşan ürünlerden başaka verecek bir şeyi olmayan belki de halkın deyimiyle „saf bir köylüden“ ibaret olan, çocuk doǧurmaktan ve bakımsızlıktan zayıf düşen 55-60 kiloluk bir vucut aǧırlıǧıyla zor yaşam koşullarına direnen bir insan olarak beǧeni kazanan ve belkide köyün en zengin gönlüne sahip oalan bir insan benim annem. Yine benim doǧduǧum aynı köyde yaşama gözlerini açıp ve yine orada yaşamak.
Annelik duygusu da bir insan için sanırım en yüce duygudur, size sunacaǧım bu yazı bir incelikten öte geç kalınmış bir sevginin itirafını yaşarken duyduǧum acılara yenilmenin itirafı olarak paylaşmak olacaktır. Sevdayı yüreklere eken insan olmanın bütün özelliklerine sahip olan kadındır annelerimiz. Onlar ki sevdalarını verimli humus tarlalarına saçılan tohumlar olarak görüp her şeyleriyle var olmanın, var etmenin yaratmanın, yaratıcılıǧın kuvvetini tabiatın onlara vermiş olduǧu özel ve önemli bir özellikle devadırlar yaşamanın…
Yumuşak bir bakışla içimizi ısıtan gözler, karşılık beklenilmeden ömür boyu yapılan fedakarlıklar bir insanın hiç bir zaman bu duygunun karşılıǧını herhangi bir bedelle ödeyemeyeceǧinin kesinliǧidir. Bu bilince varmak ise hiç bir zaman erişemeyeceǧimiz bir olasılıktır. Çevremize baktıǧımız zaman hiç bir insan annesinin yaptıǧı fedakarlıkların bilincine, bu bilinç seviyesine ulaşmış olduǧunu görmemektir. Ne vahim bir durumdur bu aslında, zaman deǧişsede annelerimizin bizlere yapmış olduǧu hizmeti, vermiş ve göstermiş oldukları sevgiyi biz oǧullar ve kızlar olarak bazen „çok oluyorsun, usandırıyorsun, yeter, yapma istemiyorum!“ diyecek kadar pervasızlaşarak onlara saygısızlik ederek vefalı vefasızlıǧımızı göstererek üzüyoruz bu cennetlik insanları… Onlar ki bize en büyük armaǧan olan yaşamı armaǧan ettikleri halde biz „ben mi istedim dünya da olmayı“ diyerek utanmazca saygısızlıǧımızı gösteriyoruz onlara. Ve sonrada bilmem hangi „hokkabazın“ bulduǧu bir günde, şayet bu gün de aklımıza gelirse; bir çiçek, bir kart, bir mektup, ya da bir kaç dakikalık bir telefon görüşmesiyle işi kurtardıǧımızı sanmak aslında kendimizi yanıltmaktan başka bir şey deǧildir. O Amerika da keşfedilen ve her yıl mayıs ayının ikinci haftası kutlanan bir günlede kutsallaşmaz. O doǧanın insana sunmuş olduǧu en büyük armaǧandır. İnsan, insan olmanın, bütünlüǧün kalbi, öz cehveridir, manevi açıdan bakıldıǧında ise dünyanın esas merkezidir. Doğa ve bereket doğurgan olan kadınla özdeşleşen ve kendi ritüellerine göre uygarlaşan ana tanrıça ve bir tapınaktır, tapılması gereken.
Her doǧumda yeniden baharın uyanışı, bahar bayramı, İslamda „cennet annelerin ayakları altındadır“, Hristiyanlık Avrupası’nda ise onları onurlandırmak amacıyla „Anneler Kilisesi“ yayılarak doǧurganlıǧın sebolüyle taçlandırılıyor. Anneler günü ise ilk olarak 1872 yılında Julia Ward Howe tarafından barışa adanan bir gün olarak her yıl mayıs ayının ikinci pazarında kutlanan bir günle sonsuzluǧa taşınmak istemiştir. Bunu daha sonra 1907 yılında Philedelphiada Ana Jarvis adlı bir kız çocuǧu annesinin ölümünden duyduǧu derin üzüntünün etkisiyle bir kampanya başlatınca o zaman ki ABD başkanı Wilson bu günü „anneler günü“ olarak ilan ediyor. Böylece, binlerce yıldır kadının ve „doğa/toprak ana“nın doğurganlığına duyulan hayranlık karşısında yapılan şenliklerle tüm dünyada anneler yeniden kutsanıyor. Ama onların asıl kutsallıǧı yeniden yaratıcılık bünyesine sahip olmalarındandır.
Sevgili anneciǧim ben bu yazıyı sen öldükten tam 16 yıl sonra yazarak sana karşı vefasızlıǧımı da afetmeni istemiyorum. Çünkü günah çıkarmak bana yakışmadıǧı gibi insan olmamın prensiplerine de aykrı bir davranıştır. Oysa ben yaşarken tutarlı olmak için uǧraş verdiǧime inandıǧım için senden ve ruhundan seni bilerek veya bilmeyerek üzdüǧüm için özür diliyorum. Sana ve bütün annelere saygı duyarak dünyanın annelere armaǧan olarak verilmesini istiyorum.
Hasan Hüseyin Arslan, 19.02.2009, saat 15:30’da Frankfurt – Şehir - Kütüphanesi
YORUMLAR
Anne
Nasıl da insanın içini ısıtıyor bu söz
Kimimiz anne sevgisiyle büyüyüp hergün biraz daha serpildik, güzelleştik, çocukluğumuzu doya doya yaşadık, gençleştik...
Kimimiz de bu duygudan mahrum kalıp içlendik.ezildik, sessizleştik, büyüyemedik, bir yanımızın çocuk kalışı ve çocuksu duygularla anne arayışı, bu yüzdendir...
Yazınız beni hüzünlendirdi
Saygılar, annelere ve vefalı evlatlarına
Müsade