- 1253 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
ONE MİNUTE
"Sakın ha! Aklından bile geçirme. Ne demek ya Angela’yı en yakın arkadaşı Sarah’la aldatacağım. Deli misin oğlum sen! Tamam kızı sevmeyebilirsin ama kızda para bol, hiç öyle kız elden kaçar mı?"
Erhan:" Haklısın haklı olmasına da abi. Ne yapayım Sarah adeta beni kudurtuyor. Öyle tahrik ediyor ki anlatamam. Bilirsin benim prensibim var;İsteyene istediğini vereceksin."
Ters ters baktım yüzüne:"Unutma ki prensip diye bir şey yoktur, olay vardır."
Üzerine fazla gidince hemen lafı değiştirdi Erhan:"Sende durum nasıl, bakıyorum Helga ile devam ediyorsun.O kadın biraz fazla yaşlı değil mi?"
Gülümsedim:"Sen yaşlı olduğuna ne bakıyorsun, doğru benden yaşça büyük hem de iki kat büyük benden. Ama ne yaparsin para işte.. Düşünsene otelde çalışıyorum bir haftada kazandığım parayı Helga bana bir gecede veriyor. Hem bu yaz en çok da benim için geldi Antalya’ya. Bizim ilişki biraz farklı. Kışın memleketteydim, paraya ihtiyacım oldu, haber gönderdim, ertesi gün bana para çıkarttı. Geçenlerde odasına gittim, elimde çiçeklerle gittim, en başta ona söyledim zaten para falan istemediğimi, yüzündeki ışıltıyı görmeliydin"
Erhan:"Evlen, git Almanya’ya, hayatın kurtulur."
Ben :"Aslında Helga’da bana öyle şeyler dedi lakin ailenin en büyük çocuğuyum, diğer kardeşlerimin hepsi okuyor. Elimizdeki hayvanları da sattık. Ailem benim ellerime bakıyor, ben bırakamam ki ailemi. Neyse, mesai başlıyor, otele gitmem lazım, sana söylediklerimi unutma, akıllı ol, akşam görüşürüz"
Erhan barda çalışıyordu, ikimiz aynı memleketlerden gitmiştik Antalya’ya. Sürekli birbirimize kol kanat geriyorduk.O barmenlikte uzmanlaşmıştı ben de otel işlerinde. Otele döndüm. Yaklaşık üç saat sonraydı otelin önünde bir kalabalık birikmişti, merak ettim aşağıya indim baktım aman Allahım o ne; Angela deliler gibi çığlık atıp koşuyor, Erhan da kısa bir iç çamaşırı giymiş onun peşinden koşuyor. Yaklaştıklarında Erhan’ın sürekli "One minute, one minute" diye yalvarırır bir sesle Angela’yı ikna etmeye çalıştığını gördüm. Ama Angela habire çığlık atıp koşuyordu. Tam çalıştığım otelin önünden geçiyorlardı ki, Erhan beni gördü:"Ne yapayım" dedi.
Ben:"Sürekli ’one minute’deme biraz da ’I love you" de.
Erhan:"Tamam" dedi, kayalıklara doğru koşmaya devam etti ikisi. Gülsem mi üzülsem mi ben de anlamadım, yüzümde buruk bir tebessümle otele doğru gittim.Çok sonra öğrenecektim ki o konuşmamızdan sonra Sarah gelmiş, bir şekilde tahrik etmiş Erhan’ı. Erhan da zaten dünden razı. Bir de Angela’nın yatağında beraber olmuşlar. Angela odasına girince bunları suç üstü yakalamış,çığlık atıp kendisi dışarı atmış.Erhan da "one minute" den başka bir şey bildiği yok. O da "one minute"deyip kızın peşinden koşmuş.
Akşam otelden çıktım, Erhan’ın yanına gittim. Votka içe içe zil zurna sarhoş olmuştu. Onu alıp deniz kenarına izbe bir yere götürdüm. Yukarda dolunay, önümüzdeki denize vuruyor onun elinde votka benim elimde bira, kumların üzerine uzandık.
Erhan:"Hiç bir şey beni üzmüyor da az önce Angela ve Sarah’ı birlikte gördüm. Sarah herhalde benim suçlu olduğumu ona anlatmış, kaçırdım elimden gül gibi,parası bol kızı."
Baktım, çok fazla içmiş, kolunun altına girdim, odasına götürdüm Erhan’ı, yatırdım. Belki gece bir şeyler yapar diye ben de sandalyede yattım o gece. Sabaha doğru iniltiyle uyandım. Acaba su mu istiyor diye düşündüm, ne de olsa çok alkol almıştı.. Yattığım sandalyaden kalktım, yanına yaklaştım, ne geveliyor diye. Anlaşılan Erhan dünkü şoku atlatmamıştı ve:"One minute, one minute" diye sayıklıyordu.
YORUMLAR
Akşam otelden çıktım, Erhan’ın yanına gittim. Votka içe içe zil zurna sarhoş olmuştu. Onu alıp deniz kenarına izbe bir yere götürdüm. Yukarda dolunay, önümüzdeki denize vuruyor onun elinde votka benim elimde bira, kumların üzerine uzandık.
Erhan:"Hiç bir şey beni üzmüyor da az önce Angela ve Sarah’ı birlikte gördüm. Sarah herhalde benim suçlu olduğumu ona anlatmış, kaçırdım elimden gül gibi,parası bol kızı."
Baktım, çok fazla içmiş, kolunun altına girdim, odasına götürdüm Erhan’ı, yatırdım. Belki gece bir şeyler yapar diye ben de sandalyede yattım o gece. Sabaha doğru iniltiyle uyandım. Acaba su mu istiyor diye düşündüm, ne de olsa çok alkol almıştı.. Yattığım sandalyaden kalktım, yanına yaklaştım, ne geveliyor diye. Anlaşılan Erhan dünkü şoku atlatmamıştı ve:"One minute, one minute" diye sayıklıyordu.
seni okumak
çok güzeld
dost
...
ilahi e mi :))
başlığı görünce Davos bitmedimi hala dedim birazda istemeyerek açtım sayfayı neyse ki güzel bir öykü karşıladı :)
öyküye gelince
toplum değerlerinin alt edilişi ve buna sebep maddiyat oluşu...
Maneviyatın yok oluşu yine aynı sebep...ne diyeyim ki..
kalemine sağlık...