YOKOLUŞ...
Kerem 20 yaşında Bilkent Üniversitesi konservatuar bölümüne kayıt yaptırmıştı. Okulun her zaman en ilgi çeken öğrencisiydi.Tabi kendi gibi (Hakan, İlker ) adın da iki arkadaşı daha vardı. İlk yılı disko ve barlarda eğlenerek geçiriyordu kerem. Ama artık bu eğlence yetmiyordu ona…Okulun ikinci yılına geçerler. Yeni arayışlar içerisinde olan bu gençler, bir gün başka bir üniversiteye giderler. Gittikleri yerde herkesin ilgisini çekerler, tabi ki en fazlada kızların. Daha sonra burada yeni okula gelmiş genç kızlar seçerler kendilerine. Seçtikleri kızlardan kerem in istediği kızın(Didem) bir çıktığı vardır. Kerem ne yaptı ise Didem’i kandırmayı başaramaz. Didem’in en samimi arkadaşları Çağla ve Tuğçe okula her gün farklı bir giysi ve son model arabalar ile gelirler. Bu şekilde geldikleri yetmiyormuş gibi Didem’i sürekli aşağılarlar. En sonunda istediklerine ulaşırlar ve Didem’i sevdiği çocuktan ayırırlar. Şimdi ki planları Didem’i Kerem’e ayarlamaktır ve ayarlamayı başarırlar. Didem artık ne olduğunu anlamamıştır ve bu çarkın içine katılır. Kerem sürekli Didem’i elde etmek için onunla evlenme hayalleri kurmaktadır. Ama Didem her zaman korkarak yaklaşır Kerem’e, bir yandan da hoşuna gitmeye başlar evlilik düşüncesi. Bir gün Didem ne olduğunu anlayamadan Kerem ile bir akşam yemeğine çıkarlar. Kerem önceden hazırlattığı masaya en güzel yemekleri ve içkileri ısmarlamıştır. Gecenin çarpıcılığına kapılan Didem başına geleceklerden habersiz yemeğini yemeye başlar. Tam bu sıra Kerem’in kendisine uzattığı yüzüğü görünce hayretler içinde kalır ve yüzüğü parmağına takar. Tabi bu arada sohbet sürer iken içkiler gelir masaya. Didem içmemekten tarafadır, ama sevgilisinin ısrarlarına ve yaptığı jeste dayanamayıp bir kadeh içer. Didem gözlerini açtığında kendisini bir evin yatak odasında çırılçıplak ve bacaklarının arasında kanlar içinde bulur. Artık her şey bitmiş ve masum temizliğini kaybetmiştir. Kapıdan giren Kerem’i gördüğün de bağırmaya başlar “ne yaptın sen, aileme nasıl açıklarım ben bunu” der. Kerem her zaman ki evlilik yalanlarına devam eder, ortamı yumuşatmak ve Didem’i sakinleştirmek için. Kalkıp dışarı çıkarlar. Günler bir birini kovalar ve bir gün Didem Kerem’i başka bir kızla görür. Kerem’in yanına gidip sorduğunda kim bu? diye
Kerem : Hiç tanımamazlıktan gelir ve “ sen kimsin ya, tanımıyorum seni, manyak mıdır ne” der.
O gün tüm hayalleri yıkılmıştır Didem’in… O öfke ile okula gelir ve kendi arkadaşlarını bulur ve durumu anlatır.
Kızlar: “ ohoo sen hala orda mısın , çocuk değilsin artık bir yetişkin gibi davran” derler.
Didem bir kez daha yıkılmış ve ailesinin yüzüne nasıl bakacağını düşünür. O acı sonla karşı karşıya kalır. İntihar eder arkasında bir sürü gözü yaşlı insanı bırakarak çekip gider bu iğrenç hayattan. Kerem’in babasının işleri artık yolun da gitmiyor ve iflasın eşiğindedir. Babası bir gün Kerem’i arar ve: “mecburen seni özel okuldan almam gerekiyor” der. O gün dünyası yıkılır Kerem’in ve okuldan ayrılır. Kerem babası iflas edince okulu tamamen bırakır ve çalışmaya başlar. Kız kardeşi de Hacettepe Üniversitesin de tıp fakültesine başlar… Kardeşi okulun ilk dönemi de iken babası intihar eder ve annesi bu acıya dayanamaz tamamen felç olur. Bu saatten sonra hem evine hem de kız kardeşine bakmak zorunda kalır. Daha iyi bir iş arar kendine. En sonun da babasının eski ahbabı olan Nadi bey in oğlunun şoförlüğünü yapmaya başlar. Nadi bey’in oğlu her arabaya bindiğinde ölümü ister. Çünkü Nadi bey’in oğlu bir zamanlar en samimi olduğu arkadaşı Hakan’dır. Kerem her şeye rağmen çalışmaya devam eder. Bir gün;
Hakan: Gel lan seni bu gün güzel bir kız ayarlayayım, ne dersin eski günlerde ki gibi…
Kerem: İyi olurdu ama eve gitmem gerekiyor annem bekler…
Hakan: Hadi oğlum naz etme de gel işte, hem bak sana ayarlayacağım kızı ilk ben bozdum harika bir parça, tertemiz…
Kerem: Saat kaçta gideceğiz…
Hakan: Akşam biraz barda takılır birkaç kadeh bir şeyler içer sonrada gideriz bizim villaya, kızlar orada olacak…
Kerem: Ya sana da bir sürü masraf açıyorum…
Hakan: Yok oğlum ne masrafı, artık eski kadar para etmiyor bu piliçler…
Kerem: Hahaha…
Hakan: Gerçek söylüyorum. Bak sana ayarladığımı ilk etapta ayarlamak için çok uğraştım ama esrarı gördükten sonra dayanamıyor anlarsın ya…
Kerem: Ooo esrar da mı içiyor…
Hakan: Tabi oğlum başka nasıl baş edilir kızlarla iki çekti mi her şeyi yapıyor bunlar. Hele sana ayarladığımı görsen, bir içim esrar için bizim tüm ekiple yattı.
Kerem: Tamam akşam kaçta geleyim?
Hakan: Akşam dokuz gibi gel biraz içelim sonrada villaya gideriz…
Kerem, Hakan dan ayrıldıktan sonra evine gider ve ilk önce annesinin yemeğini yedirir. Bu işi bitirdikten sonra tıraş olur ve en güzel kıyafetlerini giyer. Tabi bir zamanlar içinde bulunduğu onbeş kişilik ekibin içinde daha fazla rencide olmak istemez. Akşam olur ve Hakan ile buluşur.
Hakan: Ooo kardeşim hoş geldin. Beyler bakın kim geldi, bir zamanların fırtına çocuğu...
Kerem: Merhaba millet, geceniz şen olsun…
Arkadaşları: Eyvallah…
Kerem uzun bir aradan sonra tüm ekibi bir arada görüyordu. Muhabbet muhabbeti açmıştı ve ortam iyice güzelleşmişti. Saat on da içmeye başlayan kerem yavaş yavaş sarhoş olmaya başlamıştı. Uzun zamandır içmeyen kerem dayanamıyordu bu kadar içkiye. Saat gece yarısı bir’e geliyordu. Hakan, Kerem’in sarhoş olduğunu anlamıştı ve uyardı;
Hakan: Lan oğlum sen ne yaptın böyle…
Kerem: (lafı geveleyerek) Ne yapmışım…
Hakan: Lan zil zurna sarhoş olmuşsun. Kızı nasıl becereceksin şimdi…
Kerem: Oğlum biz neleri becerdik, onu dert etme sen…
Hakan: Gidince görürüz. Yalnız hatırlatayım bu kız bildiğin kızlardan değil, tam bir fahişe…
Kerem: Ohoo o daha güzel bak işte.
Hakan: Bak oğlum laf aramızda bu kızla babam bile yattı. Bizim yavşaklar çelmiş aklını…
Kerem: Vay Nadi amca sende az değilmişsin. Buldun tabi körpe pilici….
Kerem ve Hakan sohbet ederek villanın yolunu tutmuşlardı çoktan. Villanın önüne geldiklerinde Kerem yarı baygın;
Kerem: Geldik mi lan…
Hakan: Oğlum sen nasıl becereceksin bu kafayla bu kızı hala aklım almıyor…
Kerem: Bak oğlum bu sözünü yedireceğim sana. Salondan duyacaksın çığlıkları der.
(Villanın salonuna girdiklerinde Kerem kanepeye oturur ve Hakan’a sorar nerede kızlar.)
Hakan: Senin ki yukarıda kuduruyordur şimdi.
Kerem: Ben çıkayım bir an önce göreyim şunun işini.
Hakan: Tamam olur.
Kerem: Hangi oda da…
Hakan: Ya hatırlıyor musun bir zamanlar takıldığın bir kız vardı adı Didem mi neydi…
Kerem: Hangi Didem oğlum…
Hakan: Ya hani okul da takılıyordun sonradan intihar etti falan dediler…
Kerem: Ha şu manyak kız. Ya ne belaydı abi öldü de kurtuldum yoksa yanmıştık. Yaşaydı kızın babası vuracaktı beni…
En sonunda konuşma biter ve Kerem odaya doğru gider. Kapıdan girdiğinde yatağa uzanmış, seksi kıyafetler giymiş bir kız yatmaktadır.
Kerem: Kalk lan fahişe…
Kızdan ses yoktur, aldığı esrarın etkisi ile çoktan sızmıştır. Oda karanlıktır loş ışıkta yatakta yatanın yüzünü göremeyen kerem soyunmaya başlar. Sarhoşluğun verdiği etkiyle yarı baygın yatağa girer. Kerem e sırtı dönük olan fahişeyi kendine doğru çevirmeye çalışır. Fahişenin yüzünü gördüğünde şok olur donup kalır.Kız yavaş yavaş sayıklamaya başlar ve ses o kadar tanıdıktır ki hareket edemez. Kız hafif uyanır gibi olur ve karşısında abisini görünce şok olur. Ne yapacağını şaşıran kız kendini villanın çatı katında olan yatan odasından aşağı atar.Gürültüyü duyan Hakan hemen odaya gelir ve Kerem’i kaskatı kesilmiş olarak bulur ve kırılmış camdan aşağı bakar.Yerde kanlar içinde yatan fahişeyi görür. Kerem’e yönelir “ne yaptın lan kıza manyak” diye bağırır. Kerem konuşamaz. Villaya gelen polisler kızın Kerem’in dört yıldır okuyor diye bildiği kız kardeşi olduğunu açıklar.
Peki kız nasıl olmuştu da gelmişti bu hale…
Kerem’in okuyor diye bildiği kız kardeşi; bir zamanlar sırf özentileri için ve neden bende de yok diye, kendini sorguladığı için zengin bir erkek arkadaş bulmuştu. Ama ne yazık ki o erkek arkadaşı abisinin en samimi olduğu, bir zamanlar birlikte her türlü pisliği yaptıkları Hakan’dan başkası değildi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.