- 1790 Okunma
- 16 Yorum
- 0 Beğeni
EVLİLİĞİN 31 HALİ !?..
Geçenlerde okuduğum bir yazıda KIZ İSTEME ve değişik evlenme şekillerine takıldım. Neden illa da kız; ya da neyi, neden ve kimden isterler? Kız ya da kadın neden bir mal gibi alınır satılır? Bizler hangi zaman dilimi içerisinde yaşıyoruz? Ben mi çok ilerisindeyim zamanın yoksa zaman mı benden çok gerilerde? Erkekler ( ki burda genelleme yapmasam da malesef büyük bir çoğunluğu ) neden bu kadar sahiplenme durumu içerisindeler? Kadınlar çok mu güçsüzler yoksa güçsüz mü bıraktırılmışlar? Hadi güçsüz diyelim ki bundan dolayı ezmek mi gerekiyor yoksa elinden tutup kaldırmak mı? Çok mu mutlu oluyorlar karşısında boynu bükük, iteatkar, edilgen, yat dediğinde yatan, aç dediğinde açan, kapan dediğinde kapanan bir kadın görmekten? Bu nasıl bir duygu durum bozukluğudur anlaşılır gibi değil gerçekten de. Aslında anlıyorum da, bir kadın olarak böylesi bir toplumda haksızlıklar karşısında insan bilse de hayretlere düşüyor bazı bazı...
Gelelim şu kız isteme seremonisine. Okuduğum bir yazıda kız istemenin otuz bir hali varmış diyor. Birisi hariç hepsini de alıp çöpe atmak lazım bence ama atmadan önce isterseniz şöyle bir bakıp öyle atalım ne dersiniz?
Ben sadece başlıklarını yazacağım çünkü açılımı oldukça uzun;
--Görücü usulüyle evlenmek
--Kız kaçırma (düğünsüz evlenme)
--Başlık parasıyla evlenme
--Oturak alma evlilik
--Baş örtüsü kaçırma yoluyla evlilik
--Beşik kertme evliliği
--Tay geldi evlilik
--Kuma getirme evliliği
--Berdel (bedel) evliliği
--Kepir (yaban değişimi) evliliği
--Ölen kardeşin karısıyla evlenme (Levirat evlenme)
--Baldızla evlilik ( Sorarat evlilik)
--İçgüveyi evliliği
--Yetim evliliği
--Yakın akraba evliliği
--Oldu bitti evlilik
--Para karşılığı evlenme
--Kan parası karşılığı evlenme
--Tanışıp anlaşarak evlenme
--Çok eşli evlilik
--Anlaşmalı evlilik
--Raslantı evliliği
--Tercihli evlilik
--Yabancıyla evlilik
--Farklı mezhep evliliği
--Metres edinme evliliği
--Muta evliliği
--Öç alma karşılığı evlenme
--Dış güveyi evliliği
--İlan yoluyla eş seçme
--İmam nikahıyla evlilik
Daha başka evlilik türleri de vardır sanırım ama içerikten yoksun, kadını aşağıladıktan sonra ha bir kaç eksik ha bir kaç fazla ne önemi var değil mi?
Hele bu kız isteme seanslarındaki ailelerin hal ve durumları , söylenilen laflar, alınan kararlar o kadar ilginç ki duyduğumda, okuduğumda ya da gördüğümde tüylerim diken diken oluyor. İnsan kendisini sanki bir pazar tezgahı üzerinde satılan eşyalardan farklı görmüyor hani gelenin ve gidenin dokunduğu ve bir müddet sonra da o malın hiç bir şeye bile yaramaması gibi... Yani şunu demek istiyorum ki o kızcağızımızın kendisini aynı o çürük mal gibi hissetmesini düşündüğünü hiç mi düşünmez bu aileler ve toplum?
Umarım bu geri kalmış gelenek, töre ve insan ilişkilerinden bir an önce vargeçeriz hem bireyler olarak hem de toplumsal olarak...
Sevgilerimle...
Güldane Dal (20090218)
YORUMLAR
ailenin kutsallığı nedir fikret bey? bu kutsallık kavramını ve bu tip "kutsallık" putlarının yıkılmasının zararını açıklar mısınız?
ben de evliliğim ya da birlikteliğimle aileme üzüntü vermek istemem (ki öyle de olmamıştır zaten) fakat, bir ilişkide asıl söz sahibi olan, o ilişkiyi yaşayan kişilerdir. diğerleri ancak öneriler getirebilir buna.
bunun dışında, kadının birey olarak haklarıyla ilgili yazacak birşey yok, sevgili güldane zaten güzelce açıklamış :)
Nezaket bunun neresinde Fikret TEZAL? Tekrar ediyorum ki eğer gençler öyle ya da böyle ( ve yetişkinler ) yaşamak istiyorlarsa asıl nezaken onların seçimlerine evet demek olmalıdır bence...
Nikahsız yaşamayı ben bir kadın için aşağılayıcı olarak görmediğim gibi tam tersi erkeğin bir kadını tapulu malı gibi görüp sahiplenmesine karşıyım... Kimse kimsenin sahibi olmamalıdır... Her birey kendi vücudu üzerinde söz sahibi olmaldır...
Ayrıca kişisel düşüncemi soruyorsanız ben bir çok kurumu insanlık açısından engel olarak görüyorum ve özgür bireyi savunuyorum kendi ayakları üzerinde durabilen, yasaklarla büyümeyen, duygularıyla ve gerçekliklerle hareket eden bilgili, ne yapacağını bilen geçlik olsun diyorum kısaca...
Sevgilerimle...
Sayın güldane hanım ; ben otuz yıl önce evlendiğimde de oğlumu ve kızımı evlendirdiğimde de anlattığınız şekillerde değildi evlilik ve kız isteme olayları. Sadece nezaketen anne - babaların bilgilerine / izinlerine başvurulması ve birlikteliklerin nikâhlı evllilik şeklinde olmasının neresi kötü ?
Siz evlilik kurumuna ve aile yapısına karşısınız galiba ve bunu kadın haklarına saygısızlık olarak görme yanlışlığı yapıyorsunuz. Oysa nikâhsız birliktelik, kadına yapılabilecek en büyük kötülük ve hatta aşağılamadır bence.
Yine haytın içinden di yazınız. Toplumların yaşama biçimlerinin yansımaları işte bu biçimlendirilmeler. ve en önemlisi evliliği sadece iki kişi yaşayacak, neden onların görüşleri alınmaz. neden onların görüşlerine saygı duyulmaz. Hele de her saydığın evlilik biçiminde şekli itibarıyla zaten kadın. yada kız. zaten alınan. veye verilen olarak, btün herşeyi kabüllenmiş oluyor. bu uygunsuz davranışları değiştirmek isteyen yüreğini kutlarım. ve her evliliğin o söylediği Evet kelimesini birilerine gösteriş için değil. Kendi kendilerine verilmiş insanca sevgi söcüğü olmasını dilerim.
tebrik eder, sevgiler, saygılar sunarım.
Sevgili Fikret TEZAL eğer yorumunuzdaki birinci paragraftakini istiyorsanız gerçekten diğer paragraflarınız buna uymamış malesef...
Ben toplumumuzun geri kalmış alışkalıklarına sahip çıkmadığım gibi bunların tamamen insanların kafasından ve yaşam biçimi olmalarından da çıksın diyorum. Yazımda saymış olduğum evlilik türlerinin ben kadını aşağıladığını, kadını kimliksizleştirdiğini, kadını edilgen hatta insanlıktan çıkardığını düşünüyorum. İstersen senin için sadece bir tanesini açayım örneğin kız isteme töreni, bakınız nasıl gerçekleştiriliyormuş ;
Bir çok kıstasları varmış. Gelin adayının çalışkan, becerikli,terbiyeli ve temiz olması gibi. Kız istemeye önce bayanlardan kurulu bir ekip gider ve ön çalışma başlarmış. Mesela, camlı ışığın camı isli mi-temiz mi, evin süpürülen tozu kapı arkasına mı birikmiş, evde küçük kardeş varsa ona nasıl bakıyor, misafirlere davranışı nasıl gibi bir çok şeyle sınama yapılırmış. Öyle ya yarın gelin olduğunda bunları yapmak zorundaymış vs vs vs ...
Şimdi burda kadın bir mal olmuyor da ne oluyor sizce? Kıza sorulmadan kim neyi, nereye, nasıl ve neden veriyor? Evlenmek için neden birilerinden izin alınır? Neden güvenilmez gençlerin kararlarına? Gençler neden sıkboğaz edilir bu tür gelenek ve göreneklerle? Aşklarını neden serbestçe yaşayamazlar ebeveynlerin gözü önünde? vs vs vs vs .
Sorular bitmiyor malesef ve ben diyorum ki gençlerimiz ve yetişkinlerimiz aşkı nasıl istiyorlarsa öyle yaşamalı, içinden geldiğince, yasaksız, tabusuz, imkanları dahilinde özgürce ve mutlu, şu yaşanılaması zaten zor olan dünyada bulmuşsa eğer bir avuç mutluluğu gittiği yere kadar yaşamalı bence diyorum kısaca...
Sevgilerimle...
Kadınların ikinci sınıf insan muamelesi görmesi, onlara erkekler tarafından hükmedilmesi, mal gibi alınıp satılmaları ve benzerleri hiç birinin savunulacak tarafı olamaz elbette. Bizler birer erkek olarak annelerimizin, bacılarımızın ,eşlerimizin ve de kızlarımızın değerli olmalarını isteriz, istemeliyiz.
Fakat toplumların kültürleri, örf ve adetleri vardır. Bunlara da sahip çıkılması gerekmez mi ? En saygın şekilde olmasını savunmamız gereken kız isteme, nikâh ve düğün adetlerimizin, evlilik ve aile yapımızın devamını savunmamız gerekmez mi ? Kadına gereken değer verilerek bunların devamını savunmamız daha güzel olmaz mı ?
Sadece kız isteme ve evlilik değil ki bizim adetlerimiz, kültürümüz, geleneklerimiz.. Birine karşı çıkarken, hepsinden birden vaz geçmeyi savunmuş olmuyor muyuz burada ? Bence yanlışlıkları temizleyerek, insana-kadına-erkeğe saygı çerçevesinde örf-adet ve geleneklerimize, hele ki evlilik müessesesi ve aile yapımızın devamına sahip çıkmalıyız.
Fikret TEZAL tarafından 2/19/2009 9:29:23 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili Eylül paylaşımın için teşekkürler.. Ben de sana ilginç bir anımı anlatayım evliliğimle ilgili. Ben eşimi kaçırarak kendi aramızda evlenmiştim ve daha sonra çocuk olunca nikah yapmak zorunda kalmıştık hani mirastan falan dolayı ve nikah günü geldiğinde bir arkadaşımızıda alarak gittik hani olur da şahit falan isterler diye ama biz hiç iki şahiti istiyeceklerini düşünememiştik çünkü bilmiyoruz, neyse nikah memuru bize baktı ve '' hani öbür şahitiniz '' dedi ve biz de 'işte şahitimiz'' dedik ama o ısrarla ''olmaz illa bir şahit daha gerekli'' dedi ki zaman da kısıtlı ve biz sokağa çıktık bari birisini çevirelimde soralım dedik ve yoldan geçen ilk kişiyi çevirdik '' kardeş bizim nikahımız olacak ama bir şahitimiz yok, olurmusun ? '' diye ve adam kabul edince alıp masanın öbür başına otutmuştuk:))))
Ama o gün epey bir gülmüştük gerçekten de ...
Sevgilerimle ...
okuyunca, eşimle nasıl evlendiğimi hatırladım da güldüm. nikahtan 2-3 gün önce, gün almış ve oda nikahı istiyoruz demiştik. yani sadece iki kişi, nikah memuru, bir de şahitler. günlük kıyafetlerimizle gitmiştik nikaha. sanırım nikah memuru bayan bile bizden daha şıktı :)) 10 dakika sürmüştü ama yine de çok sıkılmıştık bu gereksiz formaliteden.
bu arada karikatür çok güzeldi...
sevgilerimle...
Yazın beni gülümsetti, hemde acı acı
Aldı beni götürdü yıllar öncesine...
Ve bana 17 yaşımda 1977 yıllında akarabalar dahil çevremdeki ailelerin ve kızlarını nasıl evlendirildiklerini yine kızların şartlanmışlıklarından olsa gerek hanım hanım evlerinde nasıl koca beklediklerini görmüş o 17 yaşımda komiğime gitmiş kendimce biraz eleştiri biraz erkek lerle ve kız larla gırgır geçen dizeler yazmıştım.. Bir ara bu forumda paylaşırım artık...
Gerçekten genelde ülkemizin, özelde doğu toplumunun yarasına ama özellikle genç kızlarımızın yarasına değinmişsin..
Eline, kalemine ama en önemlisi deli gönlüne sağlık...
Sevgili Güdane,
Yine toplumun çok önemli bir sorununa değinmişin yazında.Her ne kadar bir kadın meselesi gibi görünsede bu evlenme meselerindeki durumlar aslında insani bir eksikliğini gösteriyor toplumun vede erkek nufusunun çoğunluğunun.Ben bir erkek ve insan vede toplumun bir ferdi olarak toplumda yıllardır kabul görmüş gelenekmiş gibi lanse edilen çarpık düşünce eylemleri nedeniyle yüzüm kızarıyor.Nasıl bir toplum yapısı ki kendini var eden diğer yarısını böylesi aşağılayarak yaşamı seciyor.Bir bütünün diğer yarısının (ki bu söylemde bir ayırımcılıktır) yok sayarak horlayarak ezerek ,var olabilmesi mümkün mü?
Sevgili güldane yazın için ve topluma karşı duyarlı yüreğine binlerce teşekkürler.Eminim ki yazınıza çok olumlu eleştiriler gelecek.sevgilerimle.
ya niye bu kadınları adeta bir malmış gibi görüyorlar yahu bu kadınlar da niye böyle kendilerini ezdiriyor diyeceğim fakat başında hödük bir koca ve eli silahlı baba olunca kadın ne yapsın eli mahkum otur deyince oturuyor,yürü deyince yürüyor...
yazında da bahsettiğin şu kız isteme seramonisi gerçekten bilsekte okurken yine de hayretlere düşürüyor.kadını kaçırmak yahu hırsız mısın sen be adam? git güzel güzel anlaş kızla!
bir de başlık parası yöntemi beni iyiden iyiye sinirlendiriyor doğrusu. pazardan elma,armut,ayva mı alıyorsun ki parasını bastırasın...ya babaya ne demeli pazarcılığa mı özendin be adam? hadi özendin git yetiştirdiğin meyveleri sebzeleri sat.sırf kızını yetiştirdin diye istemediği bir adama niye satmaya kalkıyorsun...
ablacığım öyle konulara değiniyorsun ki yazdıkça yazasım geliyor...
emeğine sağlık...
tebrikler...
Gülce Göçer
balaban Kent Şairleri
sevgili güldane ne güzel bir konu seçmişsiniz
Aslında ben diyorumki bazen erkeler kadınlarının sevgilerini kullanıyolar kadına kapan diyor kadında onu kaybetmemek adına kapanıyor
istemeye gelince yani bazı şeyler karşılığı kadının satılmasına karşıyım tabiki bunuda adı evlilik oluyo dediğiniz gibi berdel kan karşılığı kız alıp vermeler çoğunlukta gönül isterki böyle şeyler olmasın genellikle bizim doğu tarafında var maalesef oda eğetimsizlikten dolayı oluyo tabiki öyle görmüşler öyle uyguluyorlar.İnşallah birgün onlarda düzelecek
sorgulayan yüreğinize sağlık