- 2956 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
^^^ Gül Yaprağı ^^^
Gök gürültüsü ve dalga sesleri karanlığın içine çökmüşler. Pusuya yatmış kara bulutlar dalında kurumuş yaprağın üstüne bir hırçınlıkla konmakta olan yağmur damlaları ile birlikte acımasızlardı.
Gözlerimle şahit oldum.
Gün kendini buğulu saatlere bırakırken bulutlar hazırlanmaya başlamıştı. Zavallı yaprak ise başına geleceklerden habersiz bir şekilde kendi halinde oradan oraya savruluyordu. Zamanın karşı koyamadıklarından olmanın verdiği gerçekle daha yüzleşmemişti.
Neler bekliyordu? Nasıl bir gün geçirecekti? Adına hazırlanan oyundan ufacık dahi olsa bir haberi yoktu. Her günü aynı iken, güneş farklı doğmuştu sabahına. Yıldızların geceden kopuşu bir tuhaftı. Belliydi, bir şeylere hazırlık başlamıştı. Sessizce ve usulca...
Hayat kurulu bir düzenden ibaret değil mi zaten. Gün o gündü. Bitişlerin ilk adımının atıldığı kara bir gün olarak hatıra defterinde yerini almıştı.
Sonu yazılmış bir hikayenin bitişini gözlerimle izledim işte o zaman.
Bir bahardan arta kalan solmuş bir ömrün gidişiydi. Suların arasında süzülüşü, soluk kahve renginde kayboluşu bedeninin. Bir hikayenin son noktasının konduğu o andı.
Bulutların kızgınlığı ile başlamıştı. Yağdıkça ruzgar hırçınlaşıyordu. O hızlandıkça gürültü çoğalıyordu günün içinde. Gök gürlemeye şimşekler çakmaya, o kara bulutların çoşkusu artmaya başlıyordu.
İçinde, dalından kopmasına rağmen, umudu bitmeyen bir canın sonu yaşanıyordu. Adına karar verilmiş, sormadan sonu çizilmiş ve dönüşü olmayan bir yola girişmişti bir kere...
Daha fazla karşı koyamamıştı ruzgara. Cansız bedeni yenik düştü ve yağmura kapıldı.. Bilinmezlere doğru yol alırken acaba canı yanıyor muydu? Bir gülün gölgesinde kalmanın hayatındaki gerçeklerin bedeli miydi? Bu kadar kısa mı olacaktı nefes alışı?
Hangimizin sonu belli ki... Her güzel şeyin ardında böyle fırtınalar kopar. Hayat mektebinde binlerce kez tokat diyetine yüzümüze çarpmıştı bu gerçeği.
Umuyordu ki,dalındaki gül, bir gönülü anlatan koca bir kırmızı güldü ve sevgisini içinde taşıyamayan bir yüreğin hediyesi olmuştu ...
Yaprak kendini teslim etmişken coşkun sulara,gözü arkada değildi. Amacına ulaşmıştı. Bir gerçek daha hayata geçerken ,gitmesi gerektiğini biliyordu.Onun içindi belki de suskunluğu.
O gün bugündür, nerede bir gül yaprağı görsem; “Evet diyorum, bir yürek daha cesaretini topladı ve içini döktü.Mutluluğa giden yolun sonundaki kapının zilini çaldılar” diyorum kendi kendime…
Kim bilir,şimdi hangi yaprak solarken , içindeki gücünü bıraktığı kırmızı düşlerden alıyordur?
Güllerin ,düşlerden kalma bir hikayesi de böylece son buldu...
16/07/2008
15:50
eMİNE