UMUT
UMUDA TEYELLENMİŞ YARINLAR
Çöldeki her kum tanesinin altında bir damla su ihtimalidir umut.
Hırçın zemherilere kafa tutan kardelen.
Yüksek rakımlı tepelere atılan her adımda yakalanan zirve noktası.
Düşünürüm hep, bir asra yakın ömür sürmüş insan bile hayattan bir dakika ‘’bonus’’ daha ister.
İnsan ve umut. Umut ve insan. Ne güzel ikili.
Umut değil midir 23 yaşında ‘’Fatih’’ eden Mehmet’i ?
Şifa umutla bulunur, yuvalar umutla kurulur. mutluluğun şifresidir o halde umut.
Minnacık arı, her sabah altın kanatlarını umutla açarak çiçekten çiçeğe sefere çıkar. Umut bal olur kovanda.
Umut, ‘’olmaz’’ları oldurur, ‘’onmaz’’ları ondurur.
O yüzden her sabah bambaşka bir hayata açarız gözlerimizi. Umut, Rençber Hasan dayı’nın duasında bereket, delikanlı Mehmet’in gözlerinde yavuklusu, zeytin gözlü Mine’nin karnesinde yıldızlı pekiyidir.
Umut, menfi her şeye yapılan radikal bir başkaldırıdır.
Dikenlerin arasındaki utangaç gonca, beyaz bulutların rahmindeki tohum, erik ağacının kabuğuna saklanmış tomurcuk; umuttur işte.
Umut, ayrıca duadır.
Kâinat orkestrasını yöneten eşsiz şefe duyulan güvendir.
Bu yönüyle umut, yere sağlam basmaktır. Güzel görüp güzel düşünmektir.
Ve umut, her zifiri gecenin koynundan süzülüp gelen tan yeridir.
Hayatın zikzaklı yollarında ilerleyen bizler, yer yer kayıplar veririz sahip olduklarımızdan. Kıymeti yok. Umudun emniyet kemerine tutunur çıkarız o lâbirentten.
Umudu Kaf Dağı’nda arar masal kahramanları. Hayat kısmen masal gibi ‘’bir varmış bir yokmuş’’ ekseninde olsa da mekânı farklıdır. Yürekte arar buluruz umudu.
O umut ki Mecnun’a Leyla’yı, aşıka Mevlâ’yı buldurur. Engelleri yol, dikenleri gül eder. Sümbüllerle bezenir etraf.
Umudumuz varsa her şeyimiz vardır, inanalım buna. Umut, güzel yarınlardır, barıştır, heyecandır.
Umut gibi bir lokomotif taşıdığımızı unutmayalım.
Unutmayalım ki geleceğimiz umut dolu, umutlarımız gerçek olsun.