not: ayrılıkta okunacak
Sen gidersen ben de giderim, üstelik ben arkama bakmam.
Benim arkama bakmamam senin dönüp bakacağın anlamana da gelmez..
Ben sadece giderim, ağlamam, yakınmam, yas tutmam ama üzülürüm sadece, üzüntüm de seni kaybedişim değildir ( kaybediyorsam hiç benim değilsindir ).
üzülürüm; çünkü yaşanmadık daha yaşanmamışlıklar vardır diye düşünürüm,
bu üzüntümde melenkolik bir aşığın üzülmesi gibi olmaz;
Beynimden tanklar geçerken yeni bir aşkın merhabası gibi olur,
yani karalar bağlamam.
Elbette gözüm dalar uzaklara, bir güler gözlerim, bir dalar gözlerinin ışığına,
ama dedim ya gözlerimin dalması yeni bir aşkın merhabasıdır..
Ağlamam, çünkü kaybedilene ağlanır, ben seni hiç bir zaman kaybetmedim,
belki kazanmadım da ama en azından seninle zaman kazandım (!)
Bilmem sen hangi anlamlara sığdırdın beni, ne kazandın ?
Ama ben seni çok anlamın öznesi yaptım, yüklemi biz olacaktık, ama olmadık,
bu yüzden aşkımız hep edilgen kaldı..
Ben seni her anlama sığdırdım,
çay sohpetlerine, otogar ayrılmalarına, bir otobüsün (boş) yan koltuğuna,
bir soğuk havanın buğusuna,
bir yağmur tanesine,
beynimin zerresine,
kalbimin kafesine....
şimdi ben neden üzüleyim ki bak seni heryere sığdırmışım,
en önemli yanıma beynimin zerresine ve kalbimin kafesine.
şimdi sen söyle;
-sen üzülürmüydün, beni beyninin zerresine, kalbinin kafesine kapasan ve ben gitsem?