- 1023 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Zülfikâr Yapar KALELİ BİR ŞAİR ÜÇ KİTAP !
Zülfikâr Yapar KALELİ BİR ŞAİR ÜÇ KİTAP !
Uzun yıllar geçti aradan.. haftada bir iki mektup gider gelirdi aramızda!
Her mektupta en az bir şiir olurdu. Bazen "Nazîre" lerle bu sayı ikiye üçe
çıkardı. Biliyorum ve inanıyorum ki, karşılıklı olarak o da, ben de postacı
yolu gözlerdik sâbırsızlıkla! Bu yazışmalarımız, 1991 yılı Mayıs ayına
kadar muttâsıl sürdü gitti. 1991 Mayıs’ında çıkan infâz yasasıyla ben,
yarı hür, hakikâtte tam mânâsıyla tutsaklığı devam eden biri olarak, hesapta
hürriyetime kavuştuğum düşüncesiyle dışarıya çıkmıştım! Tabii dışarının
kendine göre, içeriden daha çok ve acımasız dertleri olabileceğinide bile-
meden, daha hayatı anlamadan, anlayamadan, onun çetrefilli girdabına
bodoslama dalıvermiştim. En kötüsüde anlamadan kapılıvermemdi. İnsanlığa
hizmet etmek en büyük ideâlimdi. Bunun yolunun eğitimden geçtiği inancıyla
şartlamıştım kendimi! Onun içinde, bir ân önce, bir yayınevi kurmak için sağa
sola koşturuyor, bunun dışında etrafımdaki olup biten hiçbirşeyi görmüyordum.
İnsanlar nasıl yaşar, ne şekilde düşünür, ne tarz hareket ederler gözlemleme
şansım olmadı. Sanıyordum ki, herkes okur, yazar, gelişmeleri tâkip eder,
kendilerini yarınlara donatırlar! Şimdi bütün bunları acı tebessümlerle düşünü-
yorum. 11 yıl uzak olduğumuz bu dünya, bizim hayallerini kurduğumuz gibi
değilmiş meğerse! 1980 le 1991 arasında arz dan arş’a kadar fark vardı. İnsan-
ların düşünceleri, kabulleri bile değişmişti. Bunların böyle olduğunu ancak yıllar
sonra kavrayacaktım! Öyle ya, ben ideâlleri olan ve o ideâllerinin kör ve sağırı
olan biriydim! Böyle biri nasıl acı hakikâtleri görebilirdi ki? Bende o taktığım
ideâlizm gözlüğüyle, herşeyi düşüncelerimde şekillendirdiğim gibi sanmaktan
ziyâde, işin acınacak tarafı, aynen öyle görüyordum!
İşte, bu koşuşturmalar arasında, dostlarımıza ayırmamız gereken zamanları da
ihmâl ettik. Biz ihmâl ettikçe zaman zamanı öğüttü! Günler haftaları, haftalar
ayları sürükledi götürdü. Netice de; YUSUFİYE YAYINLARI ismiyle yayınevini
kurmak nâsip oldu. Merkez Ankara da olmak üzere ikide şubeyi bir anda açtım.
Şubelerim Yozgat İlimizin iki şirin İlçesindeydi. İlk şubeyi Sarıkaya ya, ikincisini de
Sorgun’a açmıştım. Tabii, ticâretin zorluklarından da bîhaber biri olarak, okulumuda
ihmâl ettim. Hiç birşey masumâne hesap ettiğimiz gibi gitmiyordu. Hayat, hayalle-
rinizde şekillendirdiğiniz gibi aslâ değildi! Hiç hesaba katmadığınız badirelerle
karşılaşıyor, onları aşmak için debelenirken başkalarıyla burun buruna geliyorsunuz!
Bu arada, o zaman ismi Gençlik Kültür Sanat Ocakları olan Ocak Genel Merkezinde de
görev vermişler, taşra teşkilâtlarına da gidip geliyorum. Bir insanın taşıyabileceğinden çok
fazla bir yükü yüklemiştim sırtıma. O sıralar, bir görüşmemizde rahmetli Başbuğum;
___İlhami evlâdım, Anadolu’ya çık gez, bizi bilmeyenlere, bizi ve dâvâmızı anlat!
Diyerek, memleketi gezmemi ve dâvâmızı anlatmamı emretti. Tabii, normal olarak bu
emir işlerimin önüne geçti. Bana göre bu emir herşeyden daha çok önemliydi.
Aynı dönemde İLOM İNŞAAT SANAYİ ve TURİZM LTD. ŞTİ diye de bir şirket kurduk, bir
sigorta şirketinin acenteliğini alarak, bu sektöre de girmiş olduk. Daha dışarının
yaşam tarzını kapamamışken, hayat gerçeğinin tam ortasına atıvermiştim kendimi.
İşleri bilmemek bir yana, işten tam manasıyla anlayanlarıda bulamamışken, himmete
muhtaç dedelerden himmet dilenmeye kalktım! Sonra gördüm ki, himmet beklediklerimde
benden himmet beklerler! Her iki işinde sıkıntısı olanca ağırlıklarıyla üstümde kaldı.
Hem ticâretimi ayakta tutmaya çalışıyor ve hem de yanımdaki insanları mağdur
etmemek için deliler gibi, elimde james bond çanta, Ankara kazan, ben kepçe
koşuşturuyorum. Bütün bu koşuşturmalar arasında, dostlarımla aramdaki bağlar tamamen
zayıflayıp kopma noktasına geldiler. Daha da Türkçesi, maalesef pek çok dostumla
bağlarım tamamen koptu! İşte, onlardan biri ve en önemliside Zülfikâr Yapar KALELİ idi.
Defalarca telefonla aramış beni, mektuplar yazıp yollamış, eve uğrayamadığımdan, hiç
birinden haberdar olma şansımda olmamıştı. Bir gün biri Yusufiye Yayınları’nın merdiven-
lerinden çıktı geldi.
___Ozan İlo
Dedi
___Zülfikâr Yapar KALELİ
Dedim. İkimizde şaşırdık... İkimizde birbirimizi ilk defa görüyorduk Dünya gözü ile!
Oturduğum yerden kalktım sarıldık. Bir süre sohbet muhabbet hal hatır edip, hasret
giderdik. Birbirimizin telefon numaralarını aldık. Güyâ bundan sonra haberleşmemizi
devam ettirecektik. Birbirimizi ihmâl etmeyecektik. Hatta, bir de ortak şiir kitabı
çıkarmaya karar vermiştik... Ama gel gör ki, evdeki hesap, çarşıya aslâ uymuyordu.
İşte malûm gailelerden dolayı, tekrar birbirimizi kaybettik...
Aradan çok uzun yıllar geçti. Yıl 2007... Birgün yiğenim çıktı geldi dükkâna.
___Dayı sana birşey dinleteceğim, hele bir dinle bakayım kim olduğunu bilecek misin?
Diyerek, cep telefonunun tuşuna bastı. Birisi Şiir okuyordu;
"Bu beşinci mektup yazdığım, emi,
Yazdım yazdım, bir cevabın gelmedi.
Bunlardan ibaret değildi cemi,
Bozdum bozdum, bir cevabın gelmedi.
Nasıl, ne haldesin bilmek isterim,
Hak nasip ederse, gelmek isterim,
Seninle dertleri bölmek isterim,
Sızdım sızdım, bir cevabın gelmedi.
Gözüm yolda kaldı, gönlümde acı,
Gelir, geçer haber vermez postacı,
Telefonda hep “yok” dedi bir bacı,
Kızdım, kızdım bir cevabın gelmedi.
Sizin ile gülemedim, yastayım,
Sonumu Hak bilir, fakat hastayım,
Sizler hürriyette, ben mahpustayım,
Gezdim gezdim, bir cevabın gelmedi.
Kim derse ki dünyalığa vuruldu,
İnanmam ben, ama bana soruldu,
Muhabbet tükendi, selam yoruldu,
Sezdim sezdim, bir cevabın gelmedi.
Söyle mecnun göremez mi önünü?
Cihan duydu yiğitlerin ününü,
Bekle bekle, Kaleli’nin gönlünü,
Üzdüm üzdüm, bir cevabın gelmedi."
Zülfikâr Yapar KALELİ
Etkisi Ciğere işleyen, yangılı bir ses okuyordu şiiri.
___Bu şiir benim
Sözü çıktı birden ağzımdan. Yiğenim;
___Nasıl senin dayı, senin değil
Dedi. Ben;
___Oğlum şiirin yazarı ben değilim, şiir bana yazılan bir şiir.. o mânâda benim diyorum.
Dedim.
___Peki o zaman, yazarı kim?
___Zülfikâr Yapar KALELİ
Dedim. Gülmeye başladı.
___Nerden buldun sen bunu?
___İnternetten.
___Bunu bulduğun yeri göster bana.
Dedim ve yiğenimle birlikte, yan binânın altındaki İnternet Cafe ye gittim. Orada Cafe
sahibinin pc sinden, o zamana kadar hiç bilmediğim edebiyat kültür sanat sitelerinden
www.antoloji.com sitesine giriş yaptılar ve şiiri bir de orada dinledim. İşte yiğenimin bulup
getirmesi sayesinde, hem CAN DOSTUMU bulmuş oldum ve hemde İnternetle böyle-
likle tanışmış oldum. Çocukların yardımıyla, hemen o siteye üye oldum ve Zülfikâr Yapar
KALELİ’nin bu şiirinin cevâbı olan şiirimi bu siteye girerek ona ulaşmaya çalıştım.
Yol Gözledim!
- Zülfikâr Yapar Kaleli’ye-
Can Kaleli’m, Şiirini dinledim!
Kıvranarak iki büklüm inledim.
Tâ yürekten merâmını anladım;
Şu tehirli cevâbımı al hele!
Ne Postacı, ne Telefon duymadım!
Neçe zaman yol gözledim.. saymadım!
Muhabetli Şiirine doymadın;
Aman, tezce cevâbımı sal hele!
Hâllerimi sorma, gardaş kötüyüm!
Dünyalığın Anasını satıyım!
Dün ne isem bugün ondan katıyım!
Satır alıp, cevâbımı dil hele!
Hamdülillâh! .. Dünya ile işim yok,
Rızık Hakk’tan, bundan nâşi küşüm yok!
Haram katı, benim sağlam dişim yok!
Suâlden çok cevâbımı bul hele!
Mektubumu saldım yola geliyor
Mutluluktan kâğıt kalem gülüyor
Ozan İlo’n Hakk’tan hayır diliyor
Sende oku, cevâabımı gül hele! ..
17.10.2006/05.22
İlhami ERDOĞAN
Ve bu vesîle ile, yeniden can dostumla haberleşmeye başladık. Bir müddet sonrada
Cenâb-ı Hakk (c.c.) yüzyüze görüşüp hasret gidermeyi nâsip etti Elhamdülillâh...
Kitap tanıtım yazısı için başlamıştım, nerden nereye gittik! Ne kadar doğru demiş diyen;
"Geçmiş zaman olur ki, hayâli cihân değer!" Büyük bir tevâfuk! Nerden aldı attı, nereye
getirdi çattı! İnsanoğlu yaşadığı müddetçe, nice hâsret ve hayretler yaşayacak, görme-
dikçe bilmesi zor! Yolları, bir şekilde bir yerde kesiştiriyor Allah (c.c.)! Yeter ki, sebeb-
lere sarılmayı bilelim, gerisi kendiliğinden, samîmiyetin semeresi olarak çıkıyor karşımıza!
"AKIL YANIYOR", "KİTAPSIZ ŞİİRLER" ve "ESENCE"
Üçüde, içinde birbirinden mükemmel ve güzel şiirlerin bulunduğu, böyle tanıtım yazılarıyla
anlatılamayacak kadar şiir sanatı adına önemli, şiir sevenlerin mutlaka kütüphânelerinde
bulundurmaları gereken kitaplar.
"AKIL YANIYOR" ve "KİTAPSIZ ŞİİRLER" Gümüşhane Belediyesi Kültür Hizmeti olarak,
okuyucuyla buluşturulan kitaplar. "ESENCE" de bu kitaplarla birlikte okuyucu karşısına çıkmış.
Her üç kitabın basım ve dağıtımı GÜNDÜZ KİTABEVİ tarafından gerçekleştirilmektedir.
"ESENCE" 93 şiirden müteşekkil, 96 sahife.
"KİTAPSIZ ŞİİRLER" 69 şiirden müteşekkil 96 sahife.
"AKIL YANIYOR" 66 şiirden müteşekkil 96 sahifedir.
Kitapları edinebileceğiniz adres:
GÜNDÜZ KİTABEVİ
Demet 412 Sokak
(Eski 7. Sokak) No:7/B
Tel:0312 346 54 57
YENİMAHALLE/ANKARA
İlhami ERDOĞAN
(OZAN İLO
YORUMLAR
Ne güzel bir yürek okuntusu.
Ne güzel bir gönül harmanı.
Dostun dosta bundan daha güzel armağanı ne olabilir ki...
Şair dostalrın emeklerine gösterdiğiniz duyarlılık için bir yürek dolus teşekkürler üstat.
Allahım her zaman yardımcınız olsun.
Her şey her zaman gönlünüzce olsun.
Saygılar.
Selamlar.
Ne güzel bir yürek okuntusu.
Ne güzel bir gönül harmanı.
Dostun dosta bundan daha güzel armağanı ne olabilir ki...
Şair dostalrın emeklerine gösterdiğiniz duyarlılık için bir yürek dolus teşekkürler üstat.
Allahım her zaman yardımcınız olsun.
Her şey her zaman gönlünüzce olsun.
Saygılar.
Selamlar.
Duygulu gözlerim buğulanarak okudum satırları.
Ozan İLO ile tanışmamıza vesile olan can dostum Tahsin ağam hakkın rahmetine kavuştu.
Sayın Kaleli ile tanışma vesilemiz olan derneğimize de kilit vurduk. Rabbim gönlümüzden kilitleri eksik etsin.
İki gönül dostuna da selamlarımı sunuyorum. Muhabbetlerimle
ahmetkurt tarafından 2/17/2009 1:04:01 PM zamanında düzenlenmiştir.