- 2647 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
Mektup Selam Söyle !
Babamın,
çok güzel sesi vardı.
Bağrı yanıktı ya, bir de böyle içli söyledi mi, daha bir dertlenirdim.Harika bir gırtlak yapısı vardı.Makara gibi, çektikçe gelirdi. Müzikle uğraşanlar bilir, bu ’ gırtlak’ yapısını .. Bambaşka olurdu türkü onun sesinde.Benim de türkü sevmeme, onun o güzel, yanık ve içli sesi sebep olmuştu.
Ne söylese, hangi melodiyi yüklese sesine, sızlanırdım.
Bir sağa bir sola sallanırdım.
Gaydasına kaptırırdım kendimi.Arada bakardım beni görüyor mu diye ?
Eğer sallandığımı görürse, yarım bırakır diye korkardım...Çünkü çokta utangaç bir yapısı vardı.
Evde olmadığımız zamanlarda biraz daha yüksek sesle, sevdiği türküleri söyler (miş) di. Vefatinden sonra öğrendik, bu (miş li) durumu, sesini bir kasete çekmiş meğer !
Nasılda dokunmuştu hepimize.Canım benim !.
Ne gereği vardı ki, böyle gizlenmeye.Ayıp bir şey miydi,türkü söylemek.
Canım benim canım...Duygusal biri olduğunu bizden, yani çocuklarından saklamış.Aslında pek te saklamış sayılmazdı.Yine de bizimle oturup , türkü muhabbeti yapmazdı..
Ben biliyordum hangi türküyü çok sevdiğini.’Mektup selam söyle, benden sılaya ’ Ali Ekber Çiçek ..
En sevdiği sanatçılardandı..Severdik bizde.Anlamazdık pek fazla bu yanık türküleri o tıfıl yaşlarda..Oysa şimdi, kimler var yanık sesli sevdiğimiz sanatçılar...Ben, Babamı kaybedince onun değer verdiği her şeye sahip çıktım.Sevdiği sanatçılara bile !
Ail Ekber Çiçek,
Sonra Murat Çobanoğlu gelirdi …
Onun devrinin sanatçılarıydı bu değerli sanatçılar.
Aklıma şu an gelmeyen daha kimler vardı , kimler...
Türkü severdi benim Babam..
Ben de Babamı ...
Nerde duysam, ne vakit duysam, onun sevdiği türkülerden birini, onun naaşını köye , annemin yanına götürdüğümüz yollar gelir gözlerimin önüne...
Hasretin bitti, kavuştun Aynur’ una, bak görüyor musun gidiyoruz .Seni yurduna, köyüne götürüyoruz...
En son günlerde öyle çok anmıştı ki köyü, dağları.Hiç çıkmıyor aklımdan, hastanede yattığı günlerin birinde dedi ki ; Aman kızım, kafamın içinde öyle türküler çalıyor ki ! Nasıl türküler dediğimde, dağlar, dağlar....
Dedim ; Babacığım, anlaşılan sen köyünü özledin...Mavi gözleri buğulandı...
Oy dağlar oy oy...
.....
Mektup selam söyle benden sılaya,
Söyle benim için eller ağlasın oy oy oy..
Gözü yaşlı düştüm gurbete
Uzaktır aramızda, yollar ağlasın oy oy oy...
Eledim buğdayı seçtim taneyi
Bu gönül de sevdi o bir taneyi oy oy oy
Eğer gurbet ele gider gelmezsem
Bana saydırırlar yedi seneyi oy oy oy
....
Babamı, annemin yanına koyamadık ama, yine o çok sevdiği , sevgisine doymadığı biricik sultanı, annemin yattığı mezarlık dolu olduğu için, az ileride yeni mezarlıkta yerini bulmuştuk.Yan yana olmasa da , aynı topraklarda, aynı ayak izlerinin üzerine basarak mücadele etmişlerdi.Aynı havayı çekmişlerdi ciğerlerine.. 18 yıl aynı yastık, aynı çatı altında iki beden bir yürek olmuşlardı. Tabii , bu 18 yılın yarısı babamın işi sebebiyle , gurbette , hasrette geçmişti.
İşte, Annemle Babamın, beraberliği bu kadar kısa sürmüştü.
Yıllar sonra, tam 24 yıl süren hasret bitmişti ...Kavuşmuştu artık Aynur’ una !
Kasım ayının ondördü...Babam annemi gördü...
Bitmez...
Bu yaralı yüreğin sayfası...
YORUMLAR
Annenle babanın mekanı cennet olsun inşallah ben de yıllardır çok sevdiğim bir türkü olan YİĞİDİM ASLANIM BURDA TATIYOR parçasını duyunca aslan oğlumu tprağa verdiğim karşıyaka mezarlığını anımsıyorum...çok acı bir şey ama kaderin önüne geçilmiyor...yavrum 26 yaşında yeni doktor çıkmıştı o bizleri gömecekken kara toprağa biz onu gömdük....kutlarım böyle bir acınızı ne güzel yazabilen değerli kaleminizi ve acılı yüreğinizi....
oyy benim yaralı ve gül yüreklim...
hasret böyle birşey işte aradan yıllar geçsede sevdiğin kucak açar bekler seni...
annenden uzak büyüdün o zaman değilmi gül'üm..
bende bu şarkı neden hep hüzünlü diyorum...
babamdan ilk 11 yaşımda ayrıldım stanbula okumaya gitmiştim..
ama hasretine dayanamayıp arada 12 saatlik yolu kaçar kaçar gelirdim..
hala bazen akşamları kızları alır kaçarız...
o kokusu hala burnumdadır..
bağlama aşkım onla başladı benimde..
neşat ustayla büyüdüm..
arif sağlar musa eroğlular..
sevilenle herşey güzel be canım..
yaz hep içindeki hüzünleri burada şarkı olsun dinleyelim senden...
hayat herşeyiyle çok güzel gül'üm..
(mesade ağlattın beni..)
dünyadaki bütün suzan sarmaşıklarını bırakıyorum...
Dostların en güzeli/ne çok ortak yanımız var ve ben sabahı demleyen saatlerde sayfandayım.Babamı okudum evet yalnış görmedin ben de babamı okudum.
-Gitarı her elime aldığımda/şu sazı bi çalamadın/bi Musa çıkamadın/bi Halil İbrahim'le karşılayamadın hiç beni der di..
-Sonra Berivan...
-Mihriban...bunlar favori türküleriydi.Ancak yıllar sonra ben de de/favori oldular.
-Her seferinde Halil İbrahim/her seferinde Musa...Yeter be usta...
-Ben delirdim bu hususta.....
ya işte bu da benim babam dememin izahatıydı cannn
-O ne kayda değer yıllar yaşadık/keşke keşkeler hiç olmazsaydı...
-Ne yazık ki keşkeler her daim var/olacak ta.......
-Gülegüle babam/baban/babalar.........
-Türkülerle uğurladık sizi.....
Hüzün vardı sağnak sağnak yağdı üzerime.Ana baba acısı kolay değil,yaşayan bilirmiş.Rabbim sizlere geride kalanlara sağlıklı ömürler versin inşallah.Hepimizin tek gerçeği ÖLÜM , her şey yalan fani bu dünyada.Keşke yalan olduğunu bilebilseler faniliği anlayabilselerdi güzelim dünyanın başka tarihi olurdu.Varolasınız.
Saygılarımla
Bahar