deneme
Unutulmuş bir geçmişten gelen varlıkların,yaşam mücadelesi verdiği bir dönemdeyiz.Ne ıssızlıkların çemberinde varlığımız belli,nede yaşamın çetrefilliğinde duruşumuz.Sessiz kalırız,kulağımızı sağır eden gürültülü hayata.Neden diye sorarız kendimizi,niye varız diye hesap sorarız kendimize.
Öyle bir yerdeyiz ki,ne sorduğumuz soruların cevabını buluruz,nede aradığımız hayatın anlamını,öyle bir sağırlaştık ki önümüzde,yanımızda,arkamızda,sağımızda solumuzda ne olursa olsun duymayız,duymamazlıktan geliriz.Ve bir gün gelir sorarız kendimize,insan denen mahlukatın yaşam mücadelesi böyle pasifize mi edilmiştir diye,oysa biliyoruz ki insan ne zorluklarlarla başederek bugünlere geldi.
insan hayatı,yaşamını idame ettirmek için var muhakkak,ama bunu çevresine karşı duyarsız kalarak değil,yanında çevresinde gelişen haksızlıklara karşı durarak göstermeli.Kuran’dada böyle bir ayet yok mu?(haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır) diye.yoksa insan olarak şeytanlaşmaya mı başlıyoruz?yoksa zaten böyle miydik?
Duyarlı bir toplum kadar insanlığın gelişmesini sağlayan başka bir varlık yok.zaten herşey insanlığın gelişimi için değil mi?
dünya nereye doğru gidiyor diye sorarsak kendimize cevabını tam bulmasakta kafamızdaki bazı soru işaretlerini kaldırabiliriz.
değişen bir dünyanın dönüşen birer varlıklarıyız biz.bu gerçek hayatımızın ayrılmayan bir gerçeği,bunu yaparken doğal bir değişimi esas almak gerekir,doğallık doğanın en temiz ve masum kuralı,ama gelin görün ki,bu doğallık bile yavaş yavaş dönüşmeye başladı.sadece hormonlaşan sebze ve meyleler değil,yavaş yavaş insanlığımızda hormonlaşmaya doğru gidiyor.bu karamsarlık kadar kötü bişi olmasada sorduğumuz soruların cevaplarını ancak böyle azda olsa karamsarlaşarak bulabiliriz diye düşünüyorum.umarım ki haksız duruma düşen ben kurtulan ve duyarlı hale gelen toplum olur.
insan düşünen varlık tespiti ile çok yol katetti,şüphesiz bunu inkar etmek gibi bir tutumun içine girmek biraz abartılı ve içi boş bir duruma sokar bizi.ama şu gerçeği reddetmekte aynı durumu çıkarır,teknolojik gereksinimlerin insan yaşamında yarattığı olumluluklar kadar,yarattığı olumsuzluklarda yok değil.iki tür insan düşünmek gerek,bilimi teknolojiyi,gelişimi insan yaşamı için ilerletmek,diğeride bunu kendi çıkarları için yaratmak.işte asıl can alıcı sorun burada kendini ortaya çıkarıyor.neden böyle bir gereksinim var?
olumlu ve olumsuz düşüncelerin savaşında doğru fikir ortaya çıkar.bu bir gerçek.şunu her zaman dillendiriyoruz,tez ve antitezin çarpışmasından sentez ortaya çıkar yani nihai bir gerçek...(bu gerçekler zamanla değişebilir tabi)
kendimce bisiler yazmaya çalistim,kusur ettimse affola....
umut oz