- 769 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
GAZZE ÇANAKKALE’DİR
Çanakkale’de niçin savaşmıştık?
Çanakkale Savaşı’nın da içinde bulunduğu 1.Dünya savaşı öncesine ibretli nazarlarla bakmadan, sebep-sonuç tahlilini yapmak zordur.
Rus Çarı 2.Aleksandr’ın katledilmesinden sorumlu tutulmalarıyla, 1881 yılından başlayan ve birkaç yıl içinde yüzbinlercesinin Rusya’dan çıkarılıp sınır dışı edilmesiyle ivme kazanan Yahudi nüfus hareketlerine dikkat çekmek istiyorum.
1881-1890 yılları arasında Rusya’dan sürgün edilen bu Yahudi nüfus, Avrupa’ya Amerika’ya ve başka ülkelere göç edip yerleşmiştir.Hatta denilebilir ki ABD de bugün etkin konuma gelmiş bulunan Yahudiler, o tarihten itibaren bu ülkeye yerleşmeye başlamışlardır. Yüzbinlercesi de İstanbul’a gelmiş ve buradan dünyaya dağılmışlardır. O tarihlerde Filistin Osmanlı toprağıdır ve burada hemen hemen hiç Yahudi nüfus bulunmamaktadır. 2.Abdülhamit Han bu topraklara Yahudilerin göç etmesine engel olmuştur. Buna rağmen pasaport ve tabiiyet değiştirmek gibi hilelere başvuran bazı Yahudiler, bu topraklara yerleşmeyi başarmışlardır.
İSRAİL’İ KURMA PLANLARI
1897 yılında Teodor Herzl’in başını çektiği malum kongrede, Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulabilmesi için yapılacak çalışmalar tespit edilip takvime bağlanmıştır.
2.Abdülhamit Han’dan toprak satın alıp Yahudileri Filistin’e göç ettirme ve bu çekirdekle İsrail devletini kurma safhasına mani olan padişah, ihtilalle hal ettirilecektir. İttihat Terakki iktidarında 1914 yılından itibaren Filistin’e yerleşmeye başlayan Siyonist Yahudiler, daha çabuk ve daha yoğun olarak bu bölgeye gelebilmek için dünyayı karıştırmaya başlamışlar ve 1.Dünya savaşının başlaması için yoğun bir çaba içine girmişlerdir.
1. Dünya savaşını Siyonist Yahudilerin ihtirasları başlatmıştır, denilse abartı sayılmayacaktır. Savaşın neticelerine baktığımızda da, bu düşünce doğrulanmaktadır. İki cümle ile özetlemek gerekirse, 1917 yılında İngiltere’nin yayınladığı Balfour Dekleresyonu ile Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulması konusu ilk defa telaffuz edilmişti. 1917 yılının sonlarına Filistin topraklarının Osmanlı Devleti’nin elinden çıkmasıyla İngiltere’nin uygulamaları ile buraya Yahudi göçü hızlandırılmış, satın alma ve terör hareketleriyle nüfus ve yerleşim yerleri çoğaltılmıştır. Ama belirledikleri takvim gereği, istenilen miktara çabuk ulaşılması amaçlanmasına rağmen, Avrupa’daki Yahudiler Filistin’e gelmekte nazlı ve isteksiz davranmaktadır. Çare gene siyonistçedir:
Parasal destek verilerek, Hitler ve Mussolini gibi diktatörlerin iktidara getirilmesi ve Yahudilerin Filistin’e göç ettirilmeleri için baskı yapılmasının sağlanması… Her vesile ile dile getirilen Yahudi soykırımı işte bu amaca hizmet etmiştir.
O halde rahatlıkla denilebilir ki; 2.Dünya savaşı da, tıpkı 1.si gibi Siyonistlerce çıkarılmıştır. Her iki savaşın neticelerine baktığınızda da, birçok devletin sınırları değişmiş, bazıları şekil değiştirmiş, bazıları büyümüş, bazıları küçülmüştür ama, hiç haritada olmadığı halde sun’i olarak kurulan hem nüfusu hem sınırları sun’i olan tek bir devlet kurulmuştur, o da İsrail’dir.
Söylemek istediğimiz de budur:
Her iki dünya savaşının da amacı sun’i bir Yahudi devletinin kurulmasına zemin hazırlanmasıdır.
ÇANAKKALE’YE GELİNCE
Bu ön bilgiden sonra sözü Çanakkale Savaşı’na getirebiliriz.
Çanakkale’ye haçlı saldırısını teşvik edenlerin, arka planda şartları hazırlayanların, Siyonist Yahudiler olduğunu girişteki bilgilerden biliyoruz. O halde şu cümleyi kurmak yanlış olmayacaktır:
Osmanlı Devleti Çanakkale’de ölüm kalım mücadelesi verirken, İstanbul’u savunurken, aslında sun’i bir İsrail devletinin kurulmasını önlemeye çalışıyordu. Karşısında bulunan İtilaf Devletleri ise, Osmanlı Saltanatı’nı ve Hilafeti yıkarak topraklarını paylaşmayı amaçlamışlarken; aslında İsrail Devleti’nin kurulmasını gaye edinmişlerdi. Çünkü Siyonist Yahudi’nin planlarının önünde en büyük engel, Osmanlı Devleti ve Hilafet’ti.
Bu cümleler doğruysa, Yahudilerin Çanakkale savaşına madden ve fiilen yardım etmiş olmaları gerektiği düşünülebilir.
Aynen öyle olmuştur. Çanakkale’ye saldıran İtilaf Devletleri, Yahudilerden büyük maddi ve propaganda desteği aldıkları gibi, bizzat asker olarak da fiilen savaşa katılarak destek vermişlerdir.
Çanakkele’ye saldıran haçlı devletlerinin cephe komutanı İngiliz General Ian Hamilton’un hatıralarından aldığım şu cümleyi beraber okuyalım:
“Yahudilerden faydalanacağımıza inandım. Onları kendi çıkarlarımız için kullanıp, Yahudi gazetecilerin ve bankerlerin çabalarını sağlayabiliriz. Yahudi gazeteler bizim davamıza hizmet eder, Yahudi bankerler de kesemize para yağdırır.”(Gelibolu Günlüğü: Ian Hamilton)
Kimin kimi kullandığını da neticeler bakarak anlayabiliriz.
Destek yalnız para ve propaganda seviyesinde kalmayacak, Yahudiler kendi askerlerinden oluşturdukları Siyon Katır Birliği isimli bir birliği, İan Hamilton’un komutasında Çanakkale’ye göndereceklerdir. Çünkü bu savaş aslında onların devlet kurmalarına imkan verecek olan bir savaştır. Bu savaşı aslında onlar başlatmışlardır Çanakkale’de Mehmetçiği doğrayan cephaneleri ve düşmanı besleyen ikmal maddelerini cephe içinde nakleden birlik, işte bu Yahudi askeri birliğidir. Bu onların fiilen girdikleri ilk savaştır.
Bu gün baktığımızda bize enteresan gelen husus da şudur:
Tarihi kayıtları karıştırdığımızda, Çanakkale’de ve diğer cephelerde Osmanlı Ordusu içinde, çok sayıda Filistinli Müslüman asker de bulunmaktadır. Beraberce silah arkadaşlığı yaptığımız bu Filistinliler de bizim gibi şehit olmuşlar, Çanakkale topraklarına kanlarını katmışlardır. Hem de Siyonist Yahudi askerlere karşı.
Şimdi şu cümleyi kursak yanlış mı olur?
Filistin topraklarının ve Kudüs’ün savunması; İstanbul’un, Ankara’nın, Mekke’nin, Medine’nin Bağdat’ın savunması ile birlikte Çanakkale’de başlamıştır. Hep beraber omuz omuza!..
FİLİSTİN ÇANAKKALE’DİR
Şimdi gözlerimizi günümüze çevirelim:
Yukarda sözünü ettiğimiz Yahudi Kongresi’nde alınan kararlar gereği, Kudüs’te Mescid-i Aksa ve Kubbet-Üs Sahra’nın yıkılıp, yerine Siyon Mabedi’nin kurulması, Nil’den Fırat’a kadar olan toprakların Yahudi Devle’tinin sınırları içine alınması aşamasına gelmişlerdir. Hatta o zaman öngörülen süre 10 yıl geçmiştir bile. Büyük Ortadoğu Projesi’nin asıl amacı bu son safhayı gerçekleştirmektir. Artık bunu sağır sultanlar bile duymuş ve öğrenmiştir.
Bu safhanın gerçekleşmesi için, Filistin’li ve özellikle Gazze’li kardeşlerimizin Allah korusun, yok edilmesi, ya da bulundukları yerden çıkarılması amaçlanmaktadır. Sonra da Filistin’in tamamı, Kudüs, Suriye, Ürdün ve Fırata’a kadar olan bizim topraklarımızın işgaline sıra gelecektir. Daha ileri amaçlar da mevcuttur ama, konumuz Filistin Ve Çanakkale olduğu için buraya kadar olanı yazmak durumundayız.
O zaman şu husus net olarak anlaşılmaktadır ki; bugün Siyonist Yahudilere karşı Filistin’in savunması, birinci adım olarak Güneydoğu Anadolu Bölgemizin savunması demektir. Tıpkı Çanakkale’deki savunmamızın Filistin’in ve Kudüs’ün savunması demek olduğu gibi.
GAZZE DESTEĞİMİZ
Bizim Gazze’li kardeşlerimizin ölüm kalım mücadelesinde yanlarında yer almamıza gelince:
Biz buna mecburduk, mecburuz.
Hem inancımızdan ve tarihten gelen bir kardeşlik ve beraberlik borcumuzun ödenmesi, hem de vatanımızın ve mukaddesatımızın savunması için mecburuz.
Dün Filistinli kardeşlerimizin Çanakkale ve diğer savaşlarda bizimle beraber olmaya mecbur oldukları kadar, bugün de biz onlarla beraber olmaya, onlara destek olmaya, yaralarını sarmaya mecburuz.
Siyonist Yahudilerin, kendi emellerini gerçekleştirmek uğruna iki defa dünyayı kana buladıkları, şimdi de üçüncüsü için var güçleri ile çalışmaya başladıklarını artık görmeliyiz. Bu üçüncüsünün de, Büyük İsrail hülyası için yapılmakta olduğunu, ilk ve kolay lokma olarak Filistinli kardeşlerimizi hedef aldıklarını, sıranın yakın gelecekte bizim olduğunu artık şuurlu herkes anladı.
Bunun için Türkiye; halkıyla, devletiyle, medyasıyla, maddesiyle manasıyla ayağa kalkıp bu katliama karşı tavır almıştır. Sokaklar ve meydanlar dolusu halk protestosu, sağlık ve gıda yardımı için seferber olunması, İsrail Konsoloslukları önünde protesto nöbetlerinin tutulması, Başbakan’ın masada bir çıkış yapması ile yerlerin yerinden oynaması, dökülen gözyaşları ve öfke selleri bunun içindir.
Bu desteklere mecburduk.
Bunları yaptık.
Daha ileri boyuttaki desteklere de bunun için hazırız.
Kardeşlerimiz, mukaddeslerimiz, vefa borcumuz ve kendimiz için!..
Dün Çanakkale ne idiyse, bugün de Filistin odur!..
www.ekremsama.com
YORUMLAR
Sevgili Ekrem Bey
Bir çok şiirinizde Çanakkaleye gönlünüzü zamanınızı verdiniz
harika şiirler yazdınız. Takdirle karşılıyorum. Ve memleketimizin ikbali yine çanakkale anlayışındadır.
Buş kendi kulelerini yıkıp Müslüman ülkeleri terörist olarak dünyaya lanse etti. Bunun anlamı şuydu hangisini ele geçirirsem karşı gelmeyin tasvip edin çünkü bunların hepsi
terörist.
Siz adına haçlı seferi deyin. Ben adına emperyalist işgal diyeyim. Ne farkeder. Hem bu şekilde bir taktik Dünya daki hristiyan kardeşlerine karşı tasvip görür adamların.
Soyulacak müslüman bir ülke varken hırsız neden hristiyan
bir ülkeyi soysun sovana çevirsin çocuğunu öldürsün kadınına tecavüz etsin
Bana göre esas Çanakkale Iraktı veya ikinci çanakkale
bir çanakkale de afganistandı
1. çanakkale esas çanakkale dersek
2. çanakkale afganistan
3. çanakkale ırak
4. çanakkale gazze
ama olaya haçlı ve hilal savaşı gözlüğü ile bakarsak
arap kıtasında hiç tüfek atmadan teslim olan çanakkaleler de var
mısır
soudi arabistan
küveyt
diğer küçük beylikler
Ben diyorum ki
yurdumuzu savunalım. ezilen dost ülkelere yardım edelim
Çünkü pantürkizm ne kadar başımızı belaya soktu ise
panislamizm felsefeler de bir o kadar başımızı belaya
sokacaktır
Bana göre Çanakkale dünyada tek bir yerdir
çanakkalemizdir. Kabeyi mezar dikmiştir şehidimizin başına
o yüce Akif
Hiç bir arap bizim gibi canıyla dişiyle savaşmadı
ikinci bir çanakkale asla olmaz
gazze gazzedir
Çanakkale Çanakkaledir
çok sevgi ve hürmetimle