- 765 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
GECELER BANA, SEN SEVDAMA YOLDAŞSIN
DENEME
Kim bilir uykunun kaçıncı demindesin şuan? Gece yarısını geçti zaman. Küçülmeye başladı gözlerim. Bense sensiz sevdanın en koyu de-mindeyim…
Nice sitemler yazdım sana, ne mesajlar gönderdim. Heyhat… Yoksun ortalıklarda. Sen yoksun güzelim. Nedir bu acımasızlık? Kendince verdiğin bir ceza mı? Evimin küçük bahçesinde birkaç ağaç var. Üstüne tüneyen, konup kalkan kuşlar… Özellikle de kargalar gülüyor halime. Ağaçlarımı gezip avunuyorum zaman zaman… Konuşuyorum. Şiirler de okuyorum onlara… Biliyor musun, senin henüz dinlemediğin buğulu sesimle, şarkılar söylediğim de oluyor bazen. Türk sanat Müziğinin en seçme şarkıları dökülüyor dudaklarımdan. Bazen de merhum üstat Avni ANIL’I yad ediyorum… Sen mahrumsun tüm bunlardan. Bana ne, hiç üzülme. Gelseydin… Yanımda olup dinleseydin. Dizimin dibinde otursaydın. Hiç yakınma…
Acılar içinde kıvrandıran sen değil misin? Günler, haftalar boyu arayıp sormayan, sen değil misin? Bunca zaman geçti aradan. Hala geçmekte… “Selam ey arkadaş, seni unutmadım…” diyemez misin? Ama yok. Yok, işte yok. Yooook… Kulağım telefonda, gözüm msn’ de.
Kaç haftalar kaç güneşler aştı şu dağların zirvesini. Dağların ardındaki denize daldı solan ışıklarıyla, intihar eder gibi. Hep bir umutla gecenin sabaha varmasını, güneşin doğmasını bekledim… Neredesin be hayırsız? Be kalpsiz…
Bir başkası mı girdi kanına, benim yokluğumda. Pır pır eden yürek kuşun başka dallara mı kondu yoksa… Amma üzülme sen. Ben, yine o benim. O bıraktığın yerde, terk ettiğin şekilde öylesine bekli-yorum seni… Biliyorum; gelmemek de, geri dönmemek de var bu işin sonunda. Daha da önemlisi gelip de görmemek, dönüp de bulmamak var…
Tekleyen kalplere sahibiz artık. Bu yaşamdan çok yaralar aldık. O-muzlarımız göçtü yükler taşımaktan, dizlerimiz büküldü çökecek nerde i-se, şu yalnızlığı yaşamaktan. Bize yakışmıyor artık ayrılık.
Nazlı sunam, kuğu kuşum gel artık süzülerek… Seni, senden istediğim gün gibi yanıyor yüreğim. Allahın emri, Peygamberin kavli dedim sana… Hala gelmedin bal gözlüm. Alev saçlım, güler yüzlüm. Haydi, gel artık… Çok acı verdin yüreğime. Gecenin insafsızlığı da eziyor beni bu dem. Kapanıyor bak gözlerim yavaş, yavaş… Sevda gölümde Nilüfer çiçekleri var şimdi.
Biliyor musun? Nilüferler göle, göl yakamozları mehtaba âşıktır her zaman… Seni bilmiyorum amma, henüz emin değilim senden. Emin olduğum bir şey var içimde… Ben de sana aşığım galiba.Yok alınma hemen... şaka şaka. Hem de ölesiye aşık...
Suat TUTAK
13. 02. 2009
Saat: 01.00
YORUMLAR
"Galiba" burada hem evet, hem de içindeki küçük bir şüpheyi belirtmrk için özellikle konmuştur.
Haklısınız bir bakıma, onca sevilen bir sevgiliye karşı duyulan o duygulardan şüphe edilmez. Ancak biraz kara mizah, biraz kıskandırma isteği ve biraz da sevgiliyi üzme arzusu saklanmış o kelimede. Yorumlarınız için teşekkür ederim.
Aslında oradaki "Galiba" yı tam olarak evetin karşılığı olarak düşünürseniz, duygulara ortak olursunuz.Teşekkür ederim.
Suat Tutak : <[email protected]>
Suat Tutak tarafından 2/15/2009 5:38:04 PM zamanında düzenlenmiştir.