- 862 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İNSAN
Sabah kalkınca dünyayı akşam bıraktığın gibi buluyorsan, akşama kadar bir şeyler yap da, bari sabah bulduğun gibi bırakma! Mademki geceleri kimse bir şeyini değiştirmiyor dünyanın; üzme kendini, bırak uyku uyuyanın yanına kâr kalsın. Sen sabahtan akşama hiç olmazsa kendi dünyanı değiştirmeye bak! Gün gelir, gecesinde de söz sahibi olursun dünyanın; kalkınca sabahı da akşamdan farklı bulursun.
İçinde fırtınalar kopuyorsa yapacağın iki şey var: ya bu fırtınanın önüne çıkan her şeyi yıkıp geçmesine izin vereceksin ya da inzivaya çekilip dinmesini bekleyeceksin. Eğer birinciyi seçeceksen dikkâtli olmalısın! Sevdiklerine de zarar verme ihtimalin var. İçindeki fırtınanın sebebi sensen, mutlaka ikinci yolu tercih etmelisin! Çünkü senin sebep olduğun bir fırtına, önüne çıkanları yıkarak dinmez, seni yıkarak diner. Neyi niçin yaptığının farkına varmalısın!
En son ne zaman çıplak ayakla toprağa bastığını hatırlamıyorsan, bunun eksikliğini de hissetmiyorsun demektir. “Ne”den yaratıldığının farkında olmayabilirsin; ama “yaşayacağın son gün”ün ardından nereye gideceğini bilmemen için, çevrende kimsenin ölmemesi gerekir.
İnsan neden iyi adam olmadan iyi atlara binemeyeceğini göz ardı ederek kendisine iyi bir at arar? İnsan neden kendisine sürekli “Önce boyuna göre olanları yap!” denildiği halde, boyundan büyük işlere kalkışır? Üstelik bununla da yetinmeyip, bir taraftan da boyuna göre iş yapanları, boylarından küçük işlere yönlendirir?
İnsan neden birilerine çamur atarken, kendisini sütten çıkmış ak kaşık görür? Bilmez mi ki çamur atan bir kaşığı kimse süte sokmaz…