VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN (!)
Geçen gün haberlerde izledim. Avusturalya’da yasayan bir Ermeni profesör 20. yüzyıl başlarında Anadolu’da katledilen Türk köylüleri ve sonraki yıllarda Avrupa’da ASALA tarafından öldürülen Türk diplomatları için bir özür kampanyası başlatmış. Ermeni aydınlarından da destek görmeye başlamış kampanya. Ve... tabi ki bu profesör ve destekçileri, ASALAya yakın görüşleri savunan, yani şoven milliyetçi bir Ermeni derneği tarafından tehdit edilmeye başlanmışlar...
Tanıdık geldi mi?
Yakın coğrafyaların insanları birbirlerine benzerler. Ve benzer kaderleri paylaşırlar, köylüsü de, aydını da...
Hrant yaşasaydı ne derdi tahmin edebiliyorum. Şöyle derdi: "Tarihte Türkleri katledenlerle, Ermeni katledenler arasında bir fark yok aslında... iki halk da çok acı çekti. Ve birileri hala aynı oyunlara devam ediyor..."
Aynı şoven milliyetçilik Türkiye’de de yok mu?
Hrant Dink’le bir kez, bir seminerde tanışma fırsatım olmuştu. "Avrupa’da, Amerika’da, birileri iki halkın düşmanlığıyla besleniyor..." demişti bana. Onun o hüzünlü gözlerine bakıp, korkmuştum. Bu ülkede bunu söyleyen insanlar fazla yaşayamazlardı çünkü.
Hiç düşündünüz mü; neden, çok daha sert söylemleri olan bir Ermeni değil de, Hrant öldürüldü?
Bazı sistemler, sadece hayali düşmanlarla varlığını sürdürebilir.
Bir taraftan, sömürünün en azgınını yaşatırken kendi halkına, bir yandan da alttan alta sürekli milliyetçilik pompalanır.
Sonuç mu?
Kendi topraklarından sınır dışı edilir, dükkanları yağmalanır, evleri yakılır insanların...
Sadece Alevi oldukları için, evleri basılıp, çocukları bile öldürülür...
Muhalif aydınlar katledilir...
18.000’den fazla insan kaybolur(!)...
Gazeteciler arabalarına konan bombayla parçalanır...
Barışdan bahsettiği için 77 yaşında bir aydın katledilir...
Asit kuyuları çıkar(!) ortaya...
Gencecik insanlar işkenceden geçirilir...
Okullarda kin ve nefret aşılanır çocuklarımıza...
Her sabah, varlıkları "armağan edilir" Türk varlığına...
Sonra birileri kalkıp, "herşey yüce Türk milleti içindi..."der.
Ve ne gariptir ki, bunu diyen insanlar da, bu toprakların yetiştirdiği Yunus Emre ve Mevlana’yla aynı millettendir.
YORUMLAR
Yazınızın sosyolojik tutarlılığı ve cesaretle doğruları haykırışınız karşısında heyecanlandım.Bu coğrafyada ırkçılığı mayalayarak halkları yok etmenin utancı ile daha ne kadar huzurlu yaşayabiliriz ?Farklılığımıza rağmen bir arada yaşayabilmenin yol ve yöntemini bulmak zorundayız.Farklılıklarımız çok insanidir ve bize aittir.
Öyle bir ülkede yaşıyoruzki müslümanlığımızla
Başımızı secdeden kaldırmamakla öbvünüyoruz
Din iman kuran Allah adını satarak deniz fenerinden yimpaşlardan götürüyoruz
Vatan millet edebiyatı yapıp canlara kıya biliyoruz
Çobanımızı öldürüp cesedinden para rant edebiliyoruz
Müslümanız diye maraş çorum gazi olaylarında çoluk çocuk demeden kurşunlaya biliyoruz Madımaklarda hacdan gelen dedelerin elinde benzin bidonları ile 37 canı islamiyet adına Ya Allah bismillah Allahü ekber tekbirleri ile yakıyoruz seyrederken o mümin yüreğimizle alkışlıyoruz
İşte dost kim ne derse desin biz buyuz
Saygılarımla
________________Ali Cemal AĞIRMAN______________
Bir insan eğer hata yapmışsa ve bunun da farkına varmışsa en güzel olan şey özür diliyor olmasıdır diye düşünüyorum ki hangi taraf bunu farkederse farketsin erken ya da geç önemli değildir ama yapılan hatalar asla yok olmazlar . Örneğin Hitler'in Yahudi ve diğer halkların katlinden sonra Almanya'nın bundan özür dilemesi elbette çok önemlidir ama o zamanlar öldürülen milyonlarca insanı da insanlık adına unutmayız ve unutulmamalı da.
Anadolu aslında bir çok ulusun bir arada yaşadığı bir ülke olmasına rağmen ırkçılığın had safhalara çıktığı bir ülke konumundadır aynı zamanda malesef...
Hrant Dink Ermeni asıllı, aydın ve ülkesini seven bir yazarımız, gazetecimizdi ama sözde ''faili meçhul'' cinayetlerin arasında onun da ismi yer aldı ne acıdırki.
HER ŞEY İNSANLIK İÇİN olmalı dense daha güzel olmaz mı ?
Sevgilerimle ionia...