MATEMATİKLE BARIŞIYORUM
Yirmi beş yıl önce küsmüşüm matematiğe. Sekizinci sınıfta matematik öğretmenim nefret ettirmişti matematikten beni. O gün bu gündür hoş olmadı matematikle aram. Şimdi başlığa bakıp barıştığımı da sanmayın sakın.
"Matematikle Barışıyorum" Eskişehir`de yaşayan değerli eğitimci dostumun, Necip Güven hocamın kitabının adı.
Necip Güven emekli öğretmen ama o hayattan ve hayatın temel direklerinden biri olan matematikten asla emekliye ayrılmamış, eğitimciliği hiç bırakmamış ve bırakacağa da benzemiyor.
Matematikle Barışıyorum`u bir solukta okudum. Kitap öğrencilere, veliler ve öğretmenlere hitap ediyor ve şu bölümlerden oluşuyor:
Bölüm 1: Matematikle Barışıyorum
Bölüm 2: Matematikle Tanışıyorum
Bölüm 3: Matematik Başarısında Ailenin Rolü
Bölüm 4: Matematik Başarısında Öğretmenlin Rolü
Bölüm 5: Eğitimimizin Kanayan Yarası Ev Ödevleri
Bölüm 6: Matematik Başarısında Öğrencinin Rolü
Bölüm 7: Matematik Dersinde Uyguladığım İlkeler
Bölüm 8: Başarıyı Engelleyen Tuzaklar
Bölüm 9: Başarı Yolunda Gençlere Tavsiyeler
Bölüm 10: Matematikle Kucaklaşıyorum
Şimdi kitaba bıraz ara verelim. Milli Eğitim Bakanlığı`nın güzel bir uygulaması var: Veli Bilgilendirme Sistemi. MEB`in sitesine girdiğinizde bu portalı tıklayıp çocuğunuzun tüm not bilgisine ulaşabiliyorsunuz. Birinci yarıyıl sonunda anadolu lisesi üçüncü sınıfta okuyan kayın biraderimin notlarına bakmak için siteyi tıkladığımda matematik notlarını görünce 25 yıl öncesine gittim.
Öğrencinin matematik notları şöyledi: Sınavlar 5, 10, 20. Sözlü 30. Sonuç: Karnede matematik SIFIR!
Şimdi "Yuh!" dediğinizi duyar gibiyim. Çünkü ben de bu notları görünce aynı tepkiyi verdim; ama benim tepkim öğrenciye değil, onun öğretmenineydi.
On yedi yıllık bir öğretmen olarak bu notları alan bir öğrenciye öğretmenin hiçbir şey veremediği ve öğretmenin çocuğu kazanmak adına hiçbir uğraşa girmediği, neticede başarısız, beceriksiz, bilgisiz, pedegojik formasyondan bihaber bir öğretmen olduğu kanaatine varırım.
Necip Güven`in kitabında bir hikaye var: Müzayedeci elindeki tozlu kemanı bir dolardan açık artırmaya çıkarıyor ve kemana en fazla üç dolar veriliyor. Bu esnada arka sıralardan biri ayağa kalkıp yaklaşıyor ve kemanı eline alıp şöyle bir dokunuyor, okşar gibi tozlarını siliyor, kemanı akort edip güzel bir ezgi çalıyor ve geri veriyor. Sonuç, üç dolar verilen keman üç bin dolara alıcı buluyor. Neden mi? Sıradan bir kemana "Usta eli" değdiği için.
Her çocuk tozlu bir keman. Ona usta eli değmezse üç kuruşa gider hepsi. Az önce sözünü ettiğim meslekte yirmi küsür yılını doldurduğu halde "muallim" olamamış ve "müellim" olarak kalmış öğretmenler yüzünden kaybolup gidiyor çocuklarımız.
Matematikten hiçbir öğrencinin kaçışı yok. SBS, ÖSS, KPSS, ALS vs çocuklarımızın geleceklerini şekillendirmek için mutlaka girmeleri gereken sınavlar. Sözelci, dilci dahi olsanız ÖSS ve KPSS`de matematik yapmak zorundasınız (gerçi bu mantığı hala anlayabilmiş değilim ama...). Bu yüzden çocuklarımızı matematikten nefret ettiren öğretmenlerden nefret ediyorum.
Necip Güven`in "Matematikle Barışıyorum" adlı kitabını her velinin, her öğrencinin özellikle de her öğretmenin (sadece matematikçilerin değil) okumasını ısrarla tavsiye ediyorum.