Söz aklın, sükût gönlün lisanıdır
Hani dilinin ucuna gelirde yutkunur insan… Ve susmayı tercih eder… Çünkü sözün bittiği yer vardır bazen. Ne desen, ne söylesen nafile. Bir kere hüküm verilir ve sen çaresiz kalırsın orta yerde. Hatta söylenecek her söz aleyhine bile dönebilir. Haklılık payın düşünülmez. Çaresizlik içinde susmayı tercih edersin. Bu bir korkaklık ve çekingenlik değildir aslında. Zamana bırakma ve tehir etmektir.
Bazen harfsiz ve kelimesiz de konuşulur. Lisan-ı hâl dedikleri şey budur belki. Belki de çareyi sükûtta bulur insan. “Sustum susmalardan medet umarak” diyor Özcan Ünlü. Şairin hislerini anlamak kolay değil.
Bazen meramı anlatamaz söz. Bazen de maksadı aşar. Yani kolay değildir iki kelâm etmek. Söz ağızdan çıkmasın bir kere. Dönüşü olmaz artık. Ve vebali ağırdır çok zaman. Tevile muhtaçtır. Ne kadar sürçülisan olsa da söylenmiştir bir kere.
Susmak da kolay değil elbet. Büyük şair Fuzûlî “ Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil” derken sözü de sükûtu da en veciz şekilde ifade etmiş. Şair dostum Abdurrahman Aydemir bir şiirinde “ … söz sükûtun bittiği yerde başlar” diyor ve yine bir mısraında ise “ … söz altın kafesinde bekleye dursun/ sükût ok misali gider karanlıklara…” diyerek susmanın gücünü mısralarla ifade etmiş.
Taş yerinde ağırdır misali sözü de sükûtu da tercih edeceğimiz yer mühimdir. Söylenecek sözlerimiz vardır elbet. Ve “her doğrunun her yerde söylenmediğini” bilenlerdeniz. Bazı şeyler zaman ve mekâna göre kıymet ifade eder. Her yaşın, her devrin kendine has özellikleri vardır. Bu özelliklere vakıf değilseniz sözünüzün bir kıymeti olmaz. Muhatabı tanımak, nasıl davranacağımızı nasıl konuşacağımızı ve neleri söyleyeceğimizi kolaylaştırır.
Evet, harfsiz ve kelimesiz konuşmak mümkündür. Aynı hislere sahip insanların hiç konuşmadan bir arada bulunması bile bir çeşit konuşmadır. Susmak bazen tasdik ve ikrar bazen itirazdır. Sükût her zaman ikrardan gelmez bazen de itirazdan gelir. Çünkü cevabı verilemeyen öyle şeyler vardır ki, söylesen bir dert, söylemesen başka dert. İnsanı “iki arada bir derede” kaldığı anlardır bu anlar. Çünkü tecrübe ile sabittir ki asırlar boyu aynı tür hadiselerle karşılaşmış insanoğlu bazen susup bazen müdahale ettiği halde neticede bir değişiklik olmamıştır.
Ama susmanın yeri başkadır yine. Kimse söylemediği bir şeyden dolayı zarar görmez. Belki bunu istinası vardır. “ Söylenen sözün mahkûmu, söylenmeyenin hâkimi” olmak sözü belki bunun içindir. Sükût vakarı artırır. Kimse ne düşündüğünü bilemez. Şair İsa Yar’ın bir şiirinde “ sükûtum ihtişamımdır” mısraı buna misaldir.
Sükût esrarlı bir kelime… Neredeyse kullanmayan şair ve yazar kalmamış. Şarkılarda ve türkülerde de yer almıştır. “Gönülden gönüle yol gizli gizli” cümlesi, yazıldığından ve söylendiğinden daha fazlasını anlatmaktadır.
Biz sözü daha uzatmadan üstadın mısralarıyla bitirelim yazımızı.
Ölecek miyim, tam da söyleyecek çağımda,
Söylenmedik cümlenin hasreti dudağımda...
YORUMLAR
Hani dilinin ucuna gelirde yutkunur insan… Ve susmayı tercih eder… Çünkü sözün bittiği yer vardır bazen. Ne desen, ne söylesen nafile. Bir kere hüküm verilir ve sen çaresiz kalırsın orta yerde. Hatta söylenecek her söz aleyhine bile dönebilir. Haklılık payın düşünülmez. Çaresizlik içinde susmayı tercih edersin. Bu bir korkaklık ve çekingenlik değildir aslında. Zamana bırakma ve tehir etmektir.
Ahhh işte çok güzel bir yazı dedim.Bir edebiyat sitesinde olması gereken cinsten bir yazı dedim.
Ama katılmıyorum gerçekler dillendirilmeli kesinlikle.Yanlışlar görüldüğü yerde vurulmalı alnından.
Yalnız kalabilirim cevremdeki sahte dostları kaybedebilirim.
Yalnış karşısında susmak bana ar gelir.
Tam puan.
sevgiler.