- 1560 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
keyif an'ı ölümü isterim..
Soğuk gelir ölümü düşünmek insana,
hatta çoğu zaman düşünmekten bile çekinir. çok fazla düşünürse de aklını yitirecekmiş gibi gelir.
bir biri ardına sıralar soruları, aklında okadar soru işareti vardır ki cümlelere bir nokta koyamaz soru işareti koymaktan.
acaba nerde nasıl öleceğim dersin önce,
sonra bu soru bir sonraki sorudan daha hafif gelir sana ve ardımda kalanlar ne yapacak peki bensiz dersin,
sonra yine ardında kalanları bir an için boşverip, ben küçücük mezarda ne yapacağım dersin.
nasıl sığacağım oraya, dar gelmezmi, üşümezmiyim o mezarda...
bugün bunları düşündüm,
kendi psikolojimi kendim ölçtüm, üstelik beş para ödemedim.
mezarı falan düşünmedimde, ölüm anı nı düşündüm, kendime ölümden bir pay biçiverdim bencilce.
hiç kimsenin ölüm anına şahit olmadım.
ama küçüklüğümden beri anlatılan ve filmlerden izlediklerim şöyle işliyordu:
bebek olarak dünyaya geliniyor ve sana yüce yaradanın tarafından nefes alıp verme becerisi veriliyor.
sonra, yaşamın boyunca girip/çıktığın her alanda, her yerde ve hatta uykunda nefes alıp veriyorsun.
sonra gün geliyor ölüm anın kapını tıklıyor, önce derin bir nefes alıp "hık" diyorsun
sonra, tüm aldığın nefes borçlarını geri ödercesine "hoh" deyip aldığın son nefesi aynen geriye iade ediyorsun
ve bunun bir dahası olmuyor. bukadar işte, öldün gittin...
ben benim ne istediğimi analize ettim bugün;
ofisimde oturmuşum, hani iş falanda yok boş zamanı değerlendirmek istercesine düşüncemi ve duygularımı yordum.
hatta, ölümüm e dair biraz bencillikler yaptım.
mezarın enini boyunu boşverdim, düşünmedim bile ne yaparım oracıkta diye...
ama illede ölmem gerekiyorsa ki gerekiyor,
ölümün kapımı bir keyif anımda tıklamasını isterim...
mesela bir yunus gösterirsinde tıklasa fena olmaz.
bir keresinde cebimdeki son parayla yunus gösterisine bilet almıştım,
işte yine öyle olabilir. cebimdeki son parayla yunus gösteri bileti alsam
ve yunusların o tebessümlü yüzünü izlerken tıklasa kapımı ölüm...
yada ne bilim mesela uzaktan kumandalı arabayla oynarken, su tabancasıyla balkondan su skarken,
o çok sevdiğim tom ve jerry yi elimde bir tabak mısır eşliğinde izlerken...
hiç biri olmasa, çok sevidiğim uyku anında da olabilir.
**
Ama öyle filmlerde gördüğüm gibi, ağızdan burundan kan gelerek olmasın.
beni kan tutar ve sevmem kan kokusunu.
**şimdi burada bir fon duyulsa fena olmaz, mesela Ömer Faruk Tekbilek "I love you-Enstrumantel" olabilir.
benim ölümden korkum yok, yani benim ölümü ensemde hissettiğim anlarım oldu, bazen on dakikanın ucundaydı...
bazen se altı saatlik ameliyatların ucunda...
ve zaten sanırım ben biraz uyanık çıktım,
parça parça gidiyorum öteki tarafa. bir böbrek ve bir dalak eksildi vücudumdan,
geri kalan tüm organlar sabırzızlık yapıp benden önce gitmezse şayet
onlara keyif anı ölümüyle, muhteşem bir gidiş yaşatmak isterim şahsen.
ah ne muhteşem olurdu,
bir yunus gösterisinde ölmek
illede ölmem gerekiyorsa ki gerekiyor
ölümün kapımı bir keyif halinde tıklamasını isterim.
cumali efe
12 şubat-2009
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.