- 610 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
S-Ayıklamalar / 4
yok...
Yok işte.. bende ben olacak kadar ben yok. Sende sen olacak kadar sen, onda o olacak kadar o...
geçmiş, gelecek, bugün..
ben, sen, o
biz, siz, onlar
’ sen ’ i seçiyorum bu kez.
’ sen ’ , bu kelimeyi yitirmiş olabilir miyim gerçekten artık, bazı bazı periyi hissediyor gibi oluyorum içimde, ama ya öteki anlar, bir buz dağı oluyor ateşin olması gereken yerde. Kendimden, yorgunluktan, akıştan ürküyorum, bu debiden gözlerimi alamıyorum ama ölesiye ürküyorum. Yapmam gerekenler damarlarımı kasıyor, olasılıklar kanımı keser gibi oluyor, belki hiç olmayacak kötü gelecek ihtimalleriyle kirletiyorum anımı ve ilk kaybolan ’ sen ’ oluyor.
Düşünmeyi engellemeye karar verebilirim, bazen başa çıkamayınca anlık da olsa geçiveriyor aklımdan. Çok katı olduğum bu konuda farklı davranmayı bir an olsun düşünmem bile beni korkutuyor, yoksa artık kendime de mi güvenmiyorum, ya da düşünmemeli mi bu kadar..
Taşımaya alıştığım yükler, onlardan mesudum artık, memnunum bir yerde, kimlik gibi, ses gibi, kalıcılar.. Ama yine de ismim yok biliyorum, uyruğum yok, hiçbir sabite dahil değilim, hiçbir hareketli kadar oynak da... Sahi uzak yalnız, sahil yok, burası bir kum denizi mi, bir buzul denizi mi, yokda buzul güneye mi indi, hala cevap veremiyorum.
Sıfatsız geçmişler gel-git ler şeklinde peşimde koşturuyor, birşeyi bekliyor insanlık ama neyi, acaba beklemeyi silsem mi, ayrımsayamıyorum.
Birileri birşeyler söylüyor kulağıma, kabarık kulaklarım, duymamak elde değil...
Git, gel, git, gel. Sonra gir hele bir içeri, hele bir gir, gez şöyle bir, bak, dur, işte karşıda duran şey defosu kendinden daha çok değerli olan bir nesne, şey.. Ama hacimle ağırlık bir değil ki, gidişle geliş eş değil, ve eş de, eşlik de kayıp zaten. Yalnız DNA kayıtları var avucumda, asırlardır yaşanıp duran, vijdan sızlatan, iç bulandıran suçlar var, o suçlar ki hep çağıran, kocaman sivri dişleri olan canavarlar gibi filmin sonunda seni öldürmeden bırakmayacak olan, ardını bırakmadan durmaksızın gelen ve bitmeyeceği ad gibi bilinen..
’ Suç yorulmaz ’ diyor içimden bir ses, dışımda bir sesizlik solukça bağırıyor, sesi sessizlemeyi öğrenmişim meğer..
Resim : René Magritte’s Not to Be Reproduced (La Reproduction Interdit), (1937)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.