- 2537 Okunma
- 33 Yorum
- 0 Beğeni
Biri Sen Biri Ben (!)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
bir omzu göklerde
bir omzu sürünür yerlerde
dağları tanrı yarattı ben tepeleri
eğreti durur da yine düşmez kepi
dilinde argo jargon mürekkebi
her akşam bir kıraathane peyleyip
nara atar racon keser küfreder
bıçkın ve savruktur kabadayı
omzunda abası
ne babası kalır milletin
ne anası
el ayak çekilince
iki bardak tavşan kanı çay kotarır çırak
gelip çöker
ustasının yanına
ve şöyle der
çayını yudumlarken
iki yigit bilirim ben bu memlekette
sadece ve sadece
biri sen
biri ben
peki çırak
çaycı olmayıp da
sentesi kaçık
bir şair olsaydı
şöyle derdi herhalde
ustasına
şiirini sunarken
iki şair tanırım ben bu âlemde
sadece ve sadece iki şair
biri sen
biri ben
geri kalanı
vesayir
Ne zaman derin bir uykuya dalsanız, battaniyenin püskülleri burnunuza dokunduğunda uykunuz bir anda kaçar ve makası bulup kesmek gelir içinizden mütecaviz püskülleri ve her ne zaman bir fatura bulsanız evinizin giriş holünde, hemen bir kâğıt kalem bulup hatırladığınız tüm borçlarla birlikte kayda alır ve aylık bütçeye başlarsınız ama bütçe çalışmanız belki de çoğu zaman bir hiciv şiiriyle noktalanır.
Elimde mevcut eski göz ağrısı şiirimi paylaşmak amacıyla girdiğim bu sitede birbirinden değerli dostlarla tanıştığımda, dostluklar ve şiir tutkusu tek ağrım oldu. Eğer mesleğimiz şoförlük olsaydı ve her akşam bir kahvede toplansaydık, bir yığın hatalı sollamalar ve çarpışmalar yer alırdı anılarımızda. Yine avcı olsaydık dünyada vurulmadık kuş kalmazdı. Tam aksine bizler şiir gönüllüleri olsak bile bu hatalı sollama çarpışma ve desteksiz atışlardan bazen kurtaramıyoruz kendimizi.
Maddi veya manevi açıdan rahatsız olduğumda nükteye başvururum. Nükteler hayatın sert koşullarını yumuşatır ve yaşamı çekilir hale getirir. Söz konusu salt şiir çalışması olduğunda ve tema yalnızlık gibi bir hüzünse yermelerden daha çok hüznü tatlandıran bir espriyi tercih ederim.
Bu günkü sohbetime çok anlama gelebilecek bir hiciv şiirimle başladım. Bu naçizane çalışmamın finalinde yer alan (biri sen biri ben) iki şair arasına kendimi asla koyamam. Eğer koysaydım bu çılgın bir düşünce olurdu. İnsanı insan yapan ritüel estetik duyguların insanı mükemmelliğe sürüklediğini ama insanın asla mükemmel bir varlık olamadığının bilincindeyim. Tanrı mükemmeldir ve asla şiir yazmaz, resim yapmaz, köşe yazıları yazmaz. Biz insanlar beşeri yanımızın eksikliklerini yazılarla kapatır, kasvetli karanlığımızı boyalarla boyar, bir kabadayı gibi nara atıp her sinirlendiğimizde küfür edemediğimizden veya buna yatkın ruhsal bir yapıya sahip olamadığımızdan mizahı seçeriz. Kaybettiğimiz kadını geri getirecek hiçbir kuvvet yoktur elimizde ve tutar bir hasret şiiri karalarız.
Bir yazı okunacak kadar olmalıdır diyor ve küçük bir anımla kapatmak istiyorum sohbetimi. Çünkü sizlerin de söyleyeceği çok şey vardır mutlaka.
İnsanlar kendini müzikle de anlatır. Üstelik müziğin dili tek ve evrenseldir. Resmin de öyle haksızlık yapmayalım.
1984 yılında Belçika Limburg madenlerinde 750-1500 metre yerin altında ve belediye otobüsü büyüklüğündeki kayaların altında ölüm dansı ustası başka bir deyişle, maden ustası olarak çalışırken, hafta sonları kitap okur, şiir yazar bazen de memleketten getirdiğim sazımla bir şeyler tıngırdatmaya çok hevesliydim.
Tuncelili bir arkadaşla tanışmıştık bir Türk Kafesinde adı Ali’ydi. Muhabbet esnasında bana saz çaldığını söylediğinde çok sevinmiştim. Ben de severim karşılıklı çalarız dedim. Beni arabasına bindirmiş ve soluğu doğru onun evinde almıştık.
Birer kahve içtikten sonra sedef işlemeli bağlamasını kucağıma verdi. Olmaz dedim ona iade ettim ve başladı çalmaya.
Aman tanrım dedim içimden, Zülfi livaleni’nin kendisi ile birlikte ekibi de gelse bu saundu yakalayamaz.
Muhteşem çalıyordu.
Sazını tekrar bana verdiğinde şöyle dediğimi asla unutamam.
Ali arkadaşım ben sana şaka söylemiştim. Ne anlarım ben sazdan cazdan. Eline sağlık sen gerçekten çok iyisin.
Ben bu defterde sevgili Rifati için bir ud şiiri yazmıştım ve finalinde demiştim ki Celali çalsa Rıfati söylese
Bir gün Rıfati bana bestesini gönderdi. Şimdi tüm arkadaşlarıma dinletiyorum. Öyle güzel çalıp söylüyor ki benim ud çalıyorum demem şaka olur onun yanında. Yine iddia ediyorum ki; piyasada ünlü birçok sanatçıyı havada karada sollar.
Rıfati dostum bir gün karşılaşırsak sakın udunu elime verme benim yazmam sadece şiir icabıydı.
Sen çal ve söyle!
Harikasın!
Sevgili dostlar sohbetimiz hepiniz içindi. Özel değildi.
Hepiniz harikasınız.
Bir gün şiir üzerine de konuşuruz.
Bugün yeteri kadar daldan dala konduk.
Sevgilerimle
C.Çalık
YORUMLAR
" Ben bu defterde sevgili Rifati için bir ud şiiri yazmıştım ve finalinde demiştim ki Celali çalsa Rıfati söylese
Bir gün Rıfati bana bestesini gönderdi. Şimdi tüm arkadaşlarıma dinletiyorum. Öyle güzel çalıp söylüyor ki benim ud çalıyorum demem şaka olur onun yanında. Yine iddia ediyorum ki; piyasada ünlü birçok sanatçıyı havada karada sollar.
Rıfati dostum bir gün karşılaşırsak sakın udunu elime verme benim yazmam sadece şiir icabıydı.
Sen çal ve söyle!
Harikasın! "
ne kadar içten paylaşım....geç de olsa okudum...
kutlarım güzel paylaşımınızı gönül güzelliklerinizi günün yazısını değerli dost..
sevgim saygım selamlarımla....
Ben bu defterde sevgili Rifati için bir ud şiiri yazmıştım ve finalinde demiştim ki Celali çalsa Rıfati söylese
Bir gün Rıfati bana bestesini gönderdi. Şimdi tüm arkadaşlarıma dinletiyorum. Öyle güzel çalıp söylüyor ki benim ud çalıyorum demem şaka olur onun yanında. Yine iddia ediyorum ki; piyasada ünlü birçok sanatçıyı havada karada sollar.
Rıfati dostum bir gün karşılaşırsak sakın udunu elime verme benim yazmam sadece şiir icabıydı.
Sen çal ve söyle!
Harikasın!
Sevgili dostlar sohbetimiz hepiniz içindi. Özel değildi.
Hepiniz harikasınız.
Bir gün şiir üzerine de konuşuruz.
Bugün yeteri kadar daldan dala konduk.
Sevgilerimle
NE APTALIM
nasıl bunu görüp
bu güzelliği tatmamışım
sevgili kadim dostum
...
Maddi veya manevi açıdan rahatsız olduğumda nükteye başvururum. Nükteler hayatın sert koşullarını yumuşatır ve yaşamı çekilir hale getirir. Söz konusu salt şiir çalışması olduğunda ve tema yalnızlık gibi bir hüzünse yermelerden daha çok hüznü tatlandıran bir espriyi tercih ederim.
*(hayata bakış açını bu yüzden seviyorum, ve her yazı her şiir insan kişliğini verir)
Celal Ağabeyim,
Öncelikle kaleminde ki ve yüreğinde ki düşüncelerini samimiyetinle bizlere aktardığın anektodunda, öylesi güzel paylaşmışsın ki yaşamın içindeki değerleri yalın bir şekilde içindekileride dökerek...
"Gönül ne kahve ister ne kahvehane gönül bir dost ister kahve bahane!" Sözüyle bağdaşıyor yazdıkların, insan yaptıkları ve yapabileceklerini paylaşırken hele ki bunun sanatla icra edilip yaşanıyorsa tadına doyulmaz.
Seninle sohbet adıma zaten ayrı keyif, yazılarını okumak ayrı...
Güne gelen yazına, yüreğine sevgilerimle...
Her daim esen ve mutlu kal ağabeyim
Tatlı, çeşitliliği bol, renkli bir yazı olmuş Dostum!
Şair yanın depreşmiş yine, köşe yazısına okuru hazırlamak/ısıtmak adına bir girizgah yapmadan önce hemen şiirle açılış yapmışsın, bu da senin yazarlık kimliğini ortaya koyuveriyor zaten; "Ben Şairim" diyor yazı biçimin!
Bu, minik bir teknik değerlendirme elbette!
Yazının, okuru yazı sonuna kadar sıkmadan getirebilmesini sağlayacak dilsel ve mantıksal örgüyü, hız ve serimi, dengeli geçişleri yaparken akıcılıktaki rahatlığı yazında yakalayabiliyorum; mesele bu!!!
Tümden Emeğine sağlık Can Dostum.
Dostçakal.
Müjdat Eraslan.
kırmadan, incitmeden küçük küçük nüktelerle ve önce kendinden başlayarak, kendini sorumlu kılarak ...
sanırım alan almıştır bu sohbetten kendisine bırakılan mirası...umarım ben de almışımdır bu değerli mirası kalemim adına...kalem dostlarım adına...
sohbetin de şiirlerin kadar verici üstad...seni çokca okumak gerek...çokca tanımak yazılarını, şiirlerini...
her kaleme aldığında insan pozitif birşeylerle dönüyor geriye...eğer algılamada güçlük çekmiyor, okumayı biliyorsa...
ne mutlu bana ki sizin gibi kayda değer,duruşunda ve kaleminde paylaşıma el vermiş, hem sevmiş hem sevindirmiş yüreklerle beraberim...
öğrenecek çok şeyimiz olduğunu bilerek ve devam ustad diyerek...
sevgilerimi bıraktım sayfaya...
unutma...sohbeti de birer fincan kahve ikramında yaptık gönül cezvemizde kıvamladığımız...
kutluyorum isabetli seçkiyi...
neyapayım be insanların hakkını başka türlü veremiyor ancak onları böyle överek hayranlığımı ifade ediyorum kardeşim şiirleri kadar yazın da çok güzel ,anlamlı ve ders verir nitelikte olduğunu gurula yazıyorum arkadaşlarıma da söylüyorum
sizin gibi arkadaşlara sahip olduğum için kendimi de şansı ve düzgün insan olarak görüyorum ne demişler bana arkadaşini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim bu senin yazının sonuna da doğrudan uygun düşer deyilmi sen çok özel olduğun için seni de özel ve güzel insanlar buluyor
sevgiler sunuyor başarılar diliyorum günün deyil gönüllerin insanısın kutluyorum
Sevgili Celal kardeşim çok mütevazi bir yazı eline sağlık
Ben sizin gibi madende çalışmadım ülkemde bir işle uğraştım ama inanın kitap okuma şansım çok azdı zamanım okumama yetmiyordu işimde mesai saatim yoktu şu saatte çıkıp şu saatde eve geleceğim diye bir kaide yoktu
Bazan aynı şehirde olduğum halde iki üçgün evime uğramazdım işime aşıktım bazan başladığım kitabı altı ayda tamamladığım oluyordu ve inanın birşey anlamazdım ve içimdeki istek görelirdi.
Ben çocuklarımı doğru dürüst sevemeden onlarla yeterince ilgilenemeden baktımki cocuklarım sakallandılar. Bunları anlatmamın nedeni geçmişimde zamanımın olmayışından ne şiir ne okuma gibi bir lüksümün olmadığını bilmeniz.
Bu siteyi ilk tanıdığımda belki beş altı ay devamlı yazılanları okumaya çalıştım.
Heyecanıma engel olamıyarak amotörce birşeyler karalamaya çalışıyorum.
Gördümki sitede düz şiirde yazan var hecede yazan var ne olduklarını bilemediğim tarzda yazanda var.Edebiyattan pek anlamam ama okuduklarımın değerini azda olsa anlıyorum çok güzel hece şiirleri,çok güzel düz şiirler var bunların yanında asla şiir denemiyecek kelime topluluğuda var ve bunları yazan insanlara şair,usta,üstad,hocam gibi kelimeler söylenip alçak gönülü olunmaya çalışılınıyor.Ben bu sitede şiir yazanlardan şair denecek olanları saysak çok fazla yok şair kelimesini hakedecek çok insan yok isim versem hece yazanlar yirmiyi bulmaz bir o kadarda düz yazan şair çıkar bu insanlar usta,şair,üstad,hocam gibi kelimeleri hak ediyor.Ama kendini şair zanneden o kadar kişi varki bu sitede şair demezsen küsüyor özelden arayıp kırgınlığını dile getiriyor ben şuna inanıyorumki şairliği hak etmiş insanlara ayıp oluyor Ben isim vermek istemiyorum ama düz şiirin ustalarından Celal Çalık'ı sayabiliriz. Mütevaziliğinizle'de örneksiniz . Bizler yorum yazdığımız şiirlerin hepsine çok güzel,harika,mükemmel gibi kelimeleri kullanarak bence sitede yazan gerçek şairlere haksızlık ediyoruz çünkü çoğu kendini bilmezler boy aynasına bakmak yerine dev aynasına bakıyorlar ve bakırken bir anda yirmi dört ayar altın olduklarını sanıyorlar.
Şahsım adına konuşuyorum ben sadece hevesimi kırmak için edebi değeri olmayan benim şiirlerim dediğim amotörce yazılardır.
Ben asla şairlerin yanında şair değilim sadece onlarla aynı havayı solumak istiyorum şairler gibi olmayı kim istemezki bende bazı arkadaşların şiirlerine yorum yazarken imrendiğimi dile getiriyorum.
Keşke şair olsamda çocuklarıma bir kültür hazinesi miras bıraksam belki ölümümden sonra meşhur oluruz.
( Bizim ülkemizde insanların değerleri öldükten sonra anlaşılıyorda)
Sizler yapdıklarınızla öğünmek yerine mütevazılığınızı gösterecek kadar büyük adamsınız
Helal olsun...
Kendilerini büyük düşünenlerede ders olsun.
Bütün Dostlarıma sevgiler selamlar...........
üç kez okudum üstad...her seferinde ayrı bir mesaj yakaladım...Tam köşe yazısı olmuş...
Mütavazi olmalıyız. Çünkü gelip geçiçiyiz ve unutulacağız. Hayat başkalarına muvaffakiyetlerimizi anlatmak için geçirilmeyecek kadar kısadır.
Carnegie
Dün pc min azizliğine uğradım, geç kaldım yorum yazmaya ama olsun paylaşımlarını daha fazla okumak için bahne lâzım bana:)...
T E B R İ K L E R...sevgimle...
Şiir de güzel
konu da
konum da.
Söyleyecek sözü ve ayanaya yüzü olan söylemelidir bildiklerini. Tıpkı bu sayfanın kalemi gibi.
Adam, arkadaşına seslenmiş.
"Ahmeet!"
"Hoop, nedir derdin!"
"Yok bir şey, akşam neylersin?"
"Bir halt eylemem!"
"O zaman gel bize de, rakımızı açıp biraz biribirimizi övelim!"
Yergiden uzak durup, övgüyle yatıp kalkanlar her zaman vardır. Belki de zayıflığın ve güvensizliğin doğurduğu bir ihtiyaçtır.
Kendine emek vermeden kendini beğenmek ise, sadece soytarılıktır.
Şimdiye kadar bu sayfada söylenen söz boşuna söylenmemiştir.
Vardır bir hikmeti.
Hele ki ilkeli bir kalem için...
Tebriklerimle sayın ağabeyim.
Saygılar..
Nükteler hayatın sert koşullarını yumuşatır ve yaşamı çekilir hale getirir.
Sevgili dostlar sohbetimiz hepiniz içindi.
Değerli dostum ;
sayfanda yazını okuyor değilde karşılıklı oturup sohbet ediyoruz sandım kendimi bir anda.Bu ne samimi ve sevgi dolu bir yürekle anlatım dı. Hayran kaldım,mest oldum.
Şiir sayfandan daha güzel olmuş.Çünkü burada hem şiirin var,hem yazın var,hem de sen varsın.
Eline sağlık.Bekleriz artık bundan sonra yenilerini.Sayende nice güzelliklere yelken açmak dileklerimle;
Kutluyorum.
SAYGILARIMLA.
bir omzu göklerde
bir omzu sürünür yerlerde
dağları tanrı yarattı ben tepeleri
eğreti durur da yine düşmez kepi
dilinde argo jargon mürekkebi
her akşam bir kıraathane peyleyip
nara atar racon keser küfreder
bıçkın ve savruktur kabadayı
omzunda abası
ne babası kalır milletin
ne anası
işte tam benm tarzım..brova gerçekten yüreğine sağlık..okurken çok keyif aldım,sıkılmadan okudum en önmlisi de bu galiba.
peki çırak
çaycı olmayıp da
sentesi kaçık
bir şair olsaydı
evet ya öyle olsaydı?sizin gibi şair olabildikten sora hiç problem değil gerçekten.harikasınız
Tevâzu gösteren insanlara hayrân olurum.Aslında olması gereken bu iken (fâniyiz) küçük dağları ben yarattım edâsında kendini olmuş görenler var ki; onlara sadece acıyorum.Burası bir site yazdıklarımızı paylaşıyoruz .Onca kitapları basılmışlar unutulur iken (ki onların yanında biz çırağız belki) sizleri kim unutmaz ki
Yazınız çok hoş sohbetti.Teşekkür ediyorum.
Sevgiyle...Şiirlerle kalın
Değerli üstadım, can dostum, sevgili kardanadam yazını bir solukta okudum ve şiirlerinden aldığım hazzı inan bu yazında da yakaladım… Ne güzel yazmışsın. Dostum sen doğuştan edebiyatçısın…
Yazının bir yerinde “Tanrı mükemmeldir ve asla şiir yazmaz, resim yapmaz, köşe yazıları yazmaz.” bende diyorum ki; Tanrı, senin gibi güzel şiirleri ve yazıları yazan hassas ve yetenekli insanları yaratmakla zaten yazılabilecek en güzel ve en kutsal şiiri yazmış olmuyor mu? İnsan bence şiirlerin hasıdır, eğer ki olgun, yani eski tabirle insan-ı kâmil bir insan ise.
Ud çalışım ve beste çalışmalarıma değinmişsin…
Amatörce bir uğraş edindik yuvarlanıp gidiyoruz işte… Bu çalışmalarımdan bir kürdîlihicazkârın sözlerini ilk defa buradan seninle ve site dostlarıyla paylaşayım istiyorum. Çalıp söylediğim ancak henüz tam anlamıyla bitirmediğim Sesli dosyasını o yarım haliyle sana göndereceğim görüşlerini beklerim.
Düyek Usulü;
Gönülde bir yara var
Kapanmaz dil yarası
Çare olmaz ilaçlar,
Çare kaşın karası.
Mutluluk vaat ederken
Hülyalı gözlerinle
Yare açtın gönlüme
Sitemkâr sözlerinle
İçimde bir sızı var
Bulunmaz ki çaresi
Çare olmaz ilaçlar
Çare yarin gamzesi
Değerli dostum elbette gönülden geçen şu dünya gözüyle bir gün bir araya gelip te “edebiyatdefterinoktakom” dostluğunu hakikate dönüştürsek ve çalıp söylesek iki kadehçik de işin tuzu biberi olsa... İnşallah olur.
Bende edebiyatdefteri sitesinde çok değerli dostların olduğunu gördüm.
Bu sitenin işi ciddiyetle devam ettirmesi insanı mutlu kılıyor ve inanın insanda bağımlılık yapıyor. Bir an önce siteye bir göz atayım diyor insan… bazen yönetimin dini duyguların ağır bastığı şiirleri seçmede biraz daha yanlı davrandıklarını düşünüyorum beklide yanılıyorumdur ama pekte önemli değil… sağ olsunlar bu kadar güzel ve ciddi olarak bir yönetim sergilemede bence çok başarılılar. Birbirimizi tanımamıza ve dostluklarımızın oluşmasına neden oldukları için yöneticileri de gönülden kutluyorum.
Bu siteye üye olmakla kazanmış olduğumuz dostluklar ne güzel bir kazanç.
Tüm dostlara sevgi, saygı ve selamlarımı sunuyorum.
rıfati
H.C. ŞENSEVER
evet....güzel bir buluşmaydı,teşekkürler önce ve tebrikler.kızımın bir şiirinde kırmadık kuşun kanadını........ağlatmadık analarını gibi tam anımsayamadım ama bir dizesi vardı.peki...bizler ne yaptık?yazdık,noktada olsa yazdık,kalem aldık elimize yüreğimizi kağıda damlattık,devamda edeceğiz.sevgisiz bir dünyada sevgi nakışı işlemek çabamız.ben şahsınızda tüm kalem tutan ,saz çalan, resim yapan her şeyi güzel kılan elleri saygıyla selamlıyorum.aynı zamanda sizide şiirle kalın,şiir tadında yaşayın.sevgi benden.
Güzel bir gezinti ve büyük keyif aldım yazıdan. ve dersler çıkardım, şiirdeki çırak dalkavuğundan. Elime ne saz değdi ne başka bir enstrüman, sevmem mi severim tabi en alasından. türküleri, şarkıları. ve şiirlerin okunuşunu yüreğe dokunanından. benim enstrümanlarım. kazma kürek, tırpan orak. kekiç destere ve ne büyük binalar diktim şehirlere, çöllere hiç ustayım demedim.Ameleyi küçük görmedim, yorulduğunu gördüğümde küreğini elinden aldım. bu deftere de çalışamamışlığım dolayısıyla girdim. karaladım karaladım, şiir diye astım. siz değerli dostlardan. halâ öğrenmekte olduğum için! çok çok bahtiyarım. iyi ki varsınız iyiki tanımışım sizleri.
Bak senin yazıyı bıraktım kendi halimi anlattım.
Çok güzeldi... dersler veren yazınız. Yürekten tebrik eder, sevgiler, saygılar sunarım.