- 598 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Veda
-Zeynep ölseydi ne olurdu?
Onu bir daha göremeyeceksem ölmüş oluyordu işte...
Upuzun, hiç sonu yokmuş gibi duran, ince bir yol. Eski ve yaşlı bir araba. Yakışıklı bir şoför.
İzlediği ve okuduğu şeylerden benim kadar etkilenip üzerine bir de günlerce onu düşünen, sonunu değiştiren, baştan yazan, oturup ağlayan, kahramanlardan önce mutlu olan bir yaratılmış daha tanımadım. Bugün izlediğim filmde, yakışıklı şoför bunları söylerken içimi ne kadar acıttığını nereden bilsin. Arabasını kullarken yaptığı iç hesaplaşmalar ancak bir izleyiciyi bu kadar hüzne boğabilirdi; ve ben sağ olayım, o boş kontenjanı doldurdum.
Tarifini güzel Türkçemin şahsıma adadığı kelimelerle bile yapamayacağım/söylediğim şarkılara sığdıramayacağım/ağlarken bile boşaltamayacağım bir hüznün içinden geçiyorum. Dört bir yandan saldıran şartlar savunmasızlığımın ırzına geçiyor. Silahsız birine saldırmaya utanmıyorlar hiç; ah tabii ya, 21. yy, savaş etiğini boykot ediyor. Ah sizler, boykot ettiğiniz diğerleri kadar, yıllardır hacı bir adamın aile şirketinin ürünü olduğunu sandığınız zavallı bir sabun kadar saygı duymadınız çocukluğuma. Hep anlatmaya çalıştım, biraz dedim, bir parça şefkat; Pavlov bile köpeklerine daha samimiydi. İtiraf edeyim, bütün bunları yapan katran karası, gece karası, zift karası, en kara bildiğiniz ne varsa ondan daha fazla kara bir yalnızlığın eseri. Dibime kadar yalnızım. Parasızım. Üstüne üstlük 21. yy’a yakışmayacak bir gururun sahibeliğini yapıyorum. Ona yataklık ettiğim için toplum beni yalnızlığıma mahkum ediyor. Topluma kızmıyorum, artık babama da... Zira büyümeye dair ne varsa, bana bu hâl öğretiyor. Yine de bazen, hatta çokça mani olamıyorum Winnie’yi sevmelerime.
-Issız yerlerde, evde kimse yokken, bir dosta güvenmek çok güzel bir şey.
Bilirim, harika bir şey.
Ama yetmez.
Bazı şeyler için iyi olmanın yetmemesi gibi.
Bunu okuduğunda bana kızma. Sen bunu okurken ben çok uzaklarda.... ile devam eden satırlara maruz bırakmak istemezdim seni. Birçok şeye daha maruz bırakmak istemezdim ya, neyse. Şimdi memlekette saat gece yarısını 24 geçiyor. Sen bir dilek tut, kendince bir hayat dile; ben kendime koyulayım. Bilmiyorsun ama, bu gece diğerlerinden daha fazla korkuyorum. Ama bunu yapabilirim; yastıksız da uyuyabilirim.
Işıkla.
YORUMLAR
uzun karmaşık bir film sonrası yaşanılanları hissettirdiniz.kesinlikle her okuyanda farklı duygular uyandıracak her insanın kendi boş kontenjanlarını görebileceği,,, farklı geçişleri olan ama bütünün de de armoniyi yakalamış .. kutlarım...kara hele katran ve zift karası.. kesinlikle olmalı idi..
bunu okuduğunda bana kızma. Sen bunu okurken ben çok uzaklarda.... ile devam eden satırlara maruz bırakmak istemezdim seni. Birçok şeye daha maruz bırakmak istemezdim ya, neyse.
bundan sonra bırakmama dileğiyle
saygılar
yine de umutların vardır(gitmek varsa...)
umutların kaderin olsun...
dibine kadar yalnızlık...
yastıksız uyumak...
kurdun kuşun bileceği hal değil bu halsizlik.
içimi acıttın be...............