- 513 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GATA'dan Ses Kaydı
Ergenekon davası ilginç bir sürece girdi basından izleyebildiğimiz kadarıyla.
Geçenlerde medyaya yansıyan ses kayıtlarına göre, tutuklu bulunduğu hapishanede merdivenden düşerek beyin kanaması geçiren emekli paşa Şener Eruygur’un eşi, sevkedildiği Gata Haydarpaşa hastahenesinde görevli askeri doktor ile görüşüyor.BU görüşmeye göre yürüyemeyecek durumda olduğu bahsedilen paşanın, istenirse taburcu edilebileceği ya da taburcu edilirse tekrar gözaltına alınmasın diye yatışına devam kararı verilebileceğinden bahsediliyor.Adaleti aldatmak olarak da düşünülebilecek bu konuşmalar gerçekten de ergenekon süreci açısından çok önemli bir durumu ortaya çıkarıyor.Medyada ses kayıtları yanında desteklenen fotograflarda da Şenuygurun ayakta olduğu , yatağından uzaklaşabildiği görülüyor.Konuşma kaydının diğer bölümlerinde ise en son Hurşit Tolon için tahliye kararı veren 12. ağır ceza mahkemesi ile birlikte 14. ağır ceza mahkemesinin "bizden" olarak tarif edildiği dikkati çekiyor.İstanbul, Ankara, İzmir barolarının kendilerine destek için çalışmalarından bahsediliyor.Bizden, onlardan derken ne kastedildiği gerçi aşikar ama, iyimser bir tahmin ile bile yargı içinde belli bir tarafın çıkarlarını gözeten kesimlerin hala olabildiğine işaret ediyor ses kayıtları.
Bu noktada tahliye sürecini hatırlamakta fayda var.Avukatlar, zanlılar için sık sık tahliye taleplerinde bulunuyorlar.Tolon için de defalarca mahkemeler tahliye taleplerini geri çevirmiş daha öncesinde.12. mahkeme de daha önce tutukluluğa devam kararı vermiş. Her tahliye talebi, o anda nöbetçi mahkeme neresiyse orada karara bağlanıyor ve tek hakim karar veriyor.İtiraz olduğunda ise mahkeme heyeti toplanıyor ve, tahliye kararı veren üye dışında en az üç hakimle itirazı değerlendiriyor.Tolonun tahliyesi, tahliye talebini görüşen 12. mahkemenin hakiminin kararı ile gerçekleşiyor geçtiğimiz gün.
Ancak, bu sefer mahkeme tahliye gerekçesinde, daha önceki tahliyeyi red kararlarının aksine bu sefer, Tolon hakkındaki iddialarda bahsi geçen, gözaltı sırasında elde edilen belgelerin, zaten daha önce basında yayınlandığını bu yüzden delil olarak değerlendirlemeyeceğini, tahliyesine gerekçelendiriyor.
Biraz yakın geçmişe döndüğümüzde ise dikkat çeken tartışmalar ve bunların kaynaklarını, yansıtıcılarını gözlemekte fayda var.
Baro başkanları, özellikle İstanbul barosu başkanı hemen her önemli hadise sonrasında ergenekon sürecini yumuşatmaya gayret eden medya organlarının haber bültenlerine, açık oturumlarına katılarak, telefon dinlemelerinin delil kabul edilemeyeceğini, tutukluluğa neden olan kanıtların yetersiz olduğu konularını işliyorlar.Medyanın önemli bir bölümü de, dinleme kayıtlarının, tek başına delil olmadığı hususundaki bazı yargıtay kararlarından da esinlenerek ergenekon sürecindeki dinleme kayıtlarının delil olmaması gerektiği tezini işliyorlar yoğun olarak.Son tahliyelerden sonra da, "bakın işte, boşuboşuna değerli insanlar gözaltında kaldılar, sonra da yeterli delil olmadığı anlaşıldı" noktasında yayına başlayan köşe yazarları, mahkemenin neredeyse davayı sonlandırmasını, herkesi evlerine göndermelerini isteyecek sonucu çağrıştıran bir kampanyayı adeta gündeme taşıdılar.
Son Şener Eruygurun eşinin medyaya düşen ses kaydının doğruluğunu bilemiyoruz, ancak Saygı Öztürk ile yapılan roportaja göre Mukadder Eruygurun kaydı doğruladığı yazılıyor.
Şayet öyleyse gerçekten, bu ülkenin sıradan bir vatandaşı olarak dehşete düşmemek mümkün değil.
Telekulak, dinleme kayıtları delil olmaz kampanyaları, asker kökenli zanlıların , sivil zanlılardan farklı olarak sürekli Gata’ya sevkedilmeleri, kayıtta geçen konuşmalar doğruysa orada adaleti yanıltacak şekilde sağlık durumunun örtülmesi, mahkemeler için bizden sizden ayrımının yapılarak, ergenekon örgütlenmesinin hala çok önemli yerlerde uzantılarının olduğundan şüphelenilebilecek izlenimlerin doğması, önemli gelişmelerden.
Son olarak, sahte kimlikle yakalanan uzun süre kaçak olan tutuklu Levent Ersöz paşanın da sağlık nedenleriyle Gata’ya sevkedildiğini de hatırlayalım bu arada.
BU son ses kaydı, medyada ve bazı kurum ve kuruluşlardaki ergenekon sürecini sulandıracak çalışmaları bir anlamda açığa çıkardı. Kayıtlar doğru olsun olmasın bizim gibi sıradan insanların aklı en azından bu haberlerle birlikte karıştı ve acı acı şüpheler zihinlerimizden geçmeye başladı.
Şener Eruygur bilindiği gibi, ülkede terörün çok azaldığı dönemin sonunda görev yapmıştı Jandarma Komutanı olarak ve 2002 den itibaren terör tekrar tırmanmaya başlamıştı.
bazı darbe iddialarının da gündeme geldiği 2003-2004 yılları da dikkate alınırsa, emekli ya da muvazzaf bilemiyorum ama bir dönemde ülkenin en önemli kişileri asıl odaklanması gereken PKK terörünü ortadan kaldırma çabaları yerine, 2002 de seçimle iktidara gelen sivil iktidarı ortadan kaldırma planlarıyla meşgul müydüler acaba?
Darbe günlüklerinde yazılanlar doğruysa,emekli olduktan sonra belki de birdenbire bu faaliyetlere soyunduklarını, görevleri esnasında hiç bu işlerle ilişkileri olmadığını düşünmek istiyoruz elbette ki.
Dağlarda Mehmetçikler birer birer, ya da toplu olarak şehadet şerbetleri içerlerken, görevde demeyelim de emekli diyelim bazı üst düzey eski yöneticilerin, tecrübelerini başka maksatlar için kullandıklarını nasıl değerlendirmeliyiz?
Medyaya yansıyan benzer sayısız iddianın havada kalmasının, akıllarda şüphe kırıntısı bırakmayacak şekilde çürütülmemesinin, suça karışmış personel konusunda kamuoyunu tatmin edecek hassasiyette süratli davranılmamasının, yıllardır medyada yazılıp çizilen iddiaların, ancak ergenekon süreci zorladığında "lütfen" soruşturulmaya çalışılmasının
izahı olmalı herhalde?
Her şehit cenazesinde yüreği kavrulan, terörü lanetleyen, ülkesini, milletini ölümüne seven insanların akıllarına şüpheler düşürmeye kimin hakkı var?
Şüpheleri dağıtması gerekenler niye sessiz?
Niye isteksiz ve yavaş?
Niye?
YORUMLAR
Şener eruygurun eşi ses kaydını onayladı ve kabul etti.
Hâlâ çoğu kişinin kafasında şüphe var bu davayla ilgili hepimiz biliyoruz..
Ama şunu söylemek isterim ülkmiz böylesine büyük bir olayı ilk kez yaşıyor, savcılar tecrübesiz millet tecrübesiz bu çakallar tecrübeli..
Bazı kanallara bakıosun adamların hepsi melek bazılarına bakıosun kana susamış vatan satan hainler olarak lanse ediliyor...
Tek yapmamız gereken sonuna kadar savcılarımızı hükümetimizin yanında olmak desteklemek...
Kaleminiz daim olsun duyarlı yüreğiniz var olsun .