- 733 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SAKARYA’ NIN SESSİZ SESİ
Bir aks-i sedadır, Sakarya. Hayatın umulmaz bir anında yiten bir vatanın yitmediğinin sedasıdır. Çekilen tüm ezaya rağmen sevinilesi bir kader timsalidir. Ve her daim akıllara mıhlanan temaşanın gösterisidir.
Yıllar evvelidir, bu topraklarda mezalimin en şiddetlisine ve en acımasızına tanık olundu. 1921’ de etimizle, kanımızla şehadet getirdik; vatan için, yaşamak için ve dahi umudu yeşertebilmek için. Elde yok, avuçta yok. Tek teselli, Mustafa Kemal Paşa’ nın askeri üniformasını yeniden sırtına giymesiydi.
Polatlı’ ya kadar gelen düşman askerlerine bir tek O, ‘Dur! ‘ diyebilirdi ve O’ na inanan vatanseverler. Nitekim yayınlanan ‘Tekalif-i Milliye Emirleri ‘ ile vatan yekpare bir yumruk olmaya hazırlanıyordu: Şayet ayağına giyecek üç çorabı varsa ahalinin, birini askerine verdi; 100 dirhem unu varsa, 40 dirhemini askerine verdi. Yeter ki bu mezalim, bu haksız işgal son bulsundu. Varsın halk yemesin, içmesin. Lakin devleti ve milleti sağ olsundu. İşte böyle bir serzenişte yaşanıldı, ilk teyakkuz.
Tarihler 23 Ağustos’ u gösterdiğinde düşman taarruza kalktı. Lakin karşısında azmi her bir zerresine işleyen Türk askeri vardı. Yılmadı mezalime ve taarruza dayandı, 22 gün 22 gece. Sakarya Nehri, her gün kızıl akmaktaydı. Her akışında Türk askerine selam durdu, her damlasında ona dua etti.
O vakit, sanki göklerden bir zembil indi, düşmanın üzerine. Bulut oldu, yağmur oldu, sel oldu; her bir cephesine. Artık sathı terk eylemek ve hatta hattı terk eylemek düştü, düşman askerine. 12 Eylül gecesi Sakarya Nehri, son kez kızıl aktı. Son kez karardı bulutlar ve niyazımız gerçek oldu.
Artık babasız kalmayacaktı yuvalar, çocuklar. Ocaksız kalmayacaktı analar, kadınlar. Bundan gayrı gidip de dönemedi diye ağıt yakılmayacaktı, askere. Umut terk olmamıştı bu viran bağlarda ve ümit yitirilmemişti sonsuza dek.
Yaşanılan bunca cefanın sefası sürülecekti ve bir mirastı bu yaşanılan destan. İşte bu nedenledir ki her 13 Eylül’ de şehirde çeşitli etkinlikler düzenlenir. Mirasınız böyle bahşedildi, denilir. Unutmayalım ki bu topraklarda emanetine mirasına sahip çıkan nesiller yetiştikçe bu temsil hep izlenecek, Atamız’ a ve kahraman askerlerine minnetimiz hep payidar kalacaktır.
‘ O toprak, öyle bir nakışla işlenir ki vatan olur,
O nakış, öyle bir gayretle izlenir ki millet olur. ‘