- 880 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
YALNIZ GÖMÜLENLER
Güzel bir atasözümüz,’ölenin arkasından kötü konuşulmaz ‘ der.Çünkü o , günahıyla, sevabıyla bu fani alemi terk etmiştir artık.Kendisini savunacak durumda da değildir.Hakkında ne söylenirse söylensin,ne ithamlarda bulunulursa bulunulsun,hepsi cevapsız kalacaktır..Çünkü o ebediyen suskunluğa gömülmüştür artık.
Dahası ;inançlarımıza göre,o artık ilahi mahkemenin huzuruna dönmüştür.Eninde sonunda,hepimizin hesaba çekileceği,o büyük mahkemenin yolunu tutmuştur.Bundan sonraki asıl yargılama ve mahkemeler orada yapılacaktır.Son kararlar orada verilecektir.O zaman burada,ölen kişiler hakkında daha fazla konuşmaya gerek var mı ?
Kurtuluş Savaşı sonrası, cumhuriyet kurulurken, ülkeden ayrılan insanların sayıları, ne de çokmuş! Yaşanan onca ihtilaller,darbeler, gönüllerde nice fırtınalar koparmış.
Victor Hugo ; ‘yanardağ, taşları fırlatır, ihtilallerde insanları’ der. Evet. Her ihtilal, onbinlerce insanı, öz yurdundan yuvasından alır, götürür, yok eder.
Burada onların haklı, ya da haksız olduklarını tartışmayacağım. Elbette onlar, yaşadıkları devrin kurallarını, yasalarını zorlamış insanlardır. Zaman zaman düzenle ters düşmüşlerdir. Ama netice de onlarda bu toprakların çocuklarıdır. Burada doğdu, burada büyüdüler. Bu toprakların ekmeğini yedi, suyunu içtiler. Sonuçta buraya aittiler. Şarkıları, türküleri, şiirleri, sözleri hep bu topraklara dairdi.
O yüzden hep özlediler memleketlerini, sevdiler, sevildiler. Ayrı kaldıkları yıllarda.
Sonra devirler değişti. Yasalar değiştirildi. O günlerde suç teşkil eden düşünce ve davranışların birçoğu, bugün suç olmaktan çıkarıldı. Birçoğunun suçları affedildi. Söz ve eylemleri; bugün ölümcül ceza gerektiren suçlar olmaktan çıkarıldı. Ülkemizde inanç ve ifade özgürlüğünün önündeki engeller birer birer kaldırıldı. Kişi hak ve hürriyetlerinin sınırları genişletildi.
Ama artık onlar bir daha geri dönemeyecekler. Çünkü bu dünyayı çoktan terk etmişlerdi bile. Kimi kader mahkûmu, kimi şair, yazar, düşünce adamı, terörist.
Türk Toplumu, bağışlayıcıdır. Başta da söylediğimiz gibi, inançları gereği, ölülerin arkasından konuşmaz. Ve zamanla, bu insanların suçlu olup olmadığına da bakmadan onları affeder, bağrına basar. Bir evlat gibi, bir oğul gibi.
Nazım Hikmet ‘in vatandaşlıktan çıkarıldığı,1951 tarihli bakanlar kurulu kararı iptal edildi. Yeniden Türk Vatandaşı oldu. Yakın bir gelecekte de belki; o çok özlediği, ‘Anadolu ‘da bir köy mezarlığına ‘gömülecek.
Peki; ya liseli kız arkadaşına Nazım’ın şiirlerini yazdığı için, okuldan atılan; sorgu odalarında ifadeleri alınan Attila İlhan’ın hakkını, kayıplarını nasıl ödeyeceğiz? O ‘da çoktan ebediyete intikal etti bile.
Bunlar gibi daha niceleri var. Dün söyledikleri ve eylemleri, yasalara göre suç teşkil edip, bugün etmeyenler. Ya da işledikleri suçlardan ötürü, hüküm giyip, yurt dışına kaçanlar? Suçlarının bedelini, memleket hasretiyle ödeyenler.
Gün geldi, istiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy bile canından aziz bildiği vatanından ayrılmak durumunda kaldı. Mısır ‘a gitti ve ölümüne kadar orada kaldı.
Zülfü Livaneli, Ahmet Kaya, Cem Karaca ve daha niceleri.12 eylül 1980 darbesinden sonra, yurt dışına kaçanların sayısının yüz bini aştığı ifade ediliyor. Adeta bir sürgün ve baskı dönemi oldu o dönem.
Ve Türkiye bugün sürgünlerini geri çağırıyor.çocuklarını geri istiyor.Kayıplarını telafi etmenin arayışında belki..Suçlu yada suçsuz.Ölenlerle ilgili kararı tarihe bırakarak Artık bu ülkenin çocukları , bir daha acılar çekmesin. Yetim kalmasın. Yalnız ölmesin. Ve yalnız gömülmesinler diye.
Kim bilir bu barış çağrı ve gayretleri, yıllardır özlediğimiz huzur ve güven ortamını da yeniden geri getirebilir.Neden olmasın?Değil mi ki umut varlıktan iyidir,çoğu zaman.
YORUMLAR
Yazınızı ilgiyle okudum.
Bireylerde, toplumlarda bilmediği şeyi talepedemez.
Bizim toplumumuz ki genelde doğu kültürüyle yoğrulmuş
toplumlar buna en güzel örnekdir.
Tarihimizde ve doğu halklarının tarhinde, hep halka verilmiştir.
Halk talep etmemiştir. Cumhuriyete geçişimiz ve sonrasıda böyle olmuştur.
Acı olan bügünde halk istediği için değil Avrupa Birliği başta olmak üzere başkaları istediği için haklar verilmektedir.
Bununda kıymeti bugüne kadar bilinmediğinden darbelerle budanmıştır halkda, haklarda..
Türkiye toplum olarak ne zaman istemeyi bilir.
liderlerin yada kendini yönetenlerin değil, gerçek gücün kendisi olduğunu anlar işte o zaman halk gerçek halk, özgürlükler geri gitmemecesine özgürlük olur.
Asıl o zaman hoşgörüyü gör......
Güzel bir yürekten güzel bir dilek.
İnsanları suçsuz gibi göstermek yerine, "ne olursa olsun yine gel" demek daha doğru galiba...
Şu anda yapılan işlem, geçmişte yapılan tüm yanlışları doğru gibi göstermek.
O zaman biz dersimizi nasıl alacağız.
Bazı kişiler düşüncelerini eyleme dökmüş, bu yüzden de benim ülkem zarar görmüşse görmezden gelip, kimseyi kahraman ilan edemeyiz.
Tarih içinde olan biteni çok iyi tahlil etmeliyiz.
çocuklarımız da bir dönem bizim yüzümüzden bedel ödemek zorunda kalırlarsa, bizi de kahraman ilan etmesinler.
Hata insanlar içindir ama etrafına zararın dokunmuşsa bir bedeli vardır. Hiç bir şey yapılmasa bile kamu vicdanı harekete geçer.
Saygılar.