- 2123 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TRAFİK PİYESİ --CANAVARSIZ BİR TRAFİK OLSUN ALLAH'IM
CANAVARSIZ BİR TRAFİK OLSUN
(iki kez sahnelenmiştir)
(Dört kişinin omuzları üzerinde bir tabut ve arkada da yeterince kalabalık vardır. Tabutun seyirciden yana olan kısmına “Rahmetli Sollarken Öldü” dövizi yapıştırılacaktır. Perde açılırken cenaze omuzlardan musalla taşı konumundaki masa üzerine yavaşça indirilir. Bu arada sahnenin bir kapısından gurbetçi rolündeki kişi sahneye girer. Başında fötr şapka, elinde çanta vardır.
Gurbetçi İdris, Karadenizli bir vatandaşımız rolündedir.(Karadeniz şivesi ile sahnelenmesi daha güzel oluyor diye düşünüyorum.uygulamasını yaptım) Sahneye girdiği anda , derin derin nefes soluyarak havayı teneffüs eder gibi yapar. Sahnedeki cenaze biraz uzaktaki sokak konumundadır ve sahnedeki, cenazeden habersiz davranır.)
GURBETÇİ İDRİS :Vatanımın dağına, taşına, kurduna, kuşuna kurban olayım, ne çok özlemişim vatanımı daa.
(Tam bu sırada sahneye kemençe eşliğinde fon müziği verilecek veya Trabzonspor marşı olabilir. İdris müzik eşliğinde yavaş yavaş horon teper (oynar) ve müzik kesilir, akabinde)
GURBETÇİ İDRİS : Kemençenin sesini duyun, duyun uuy anam, sanki yeniden doğdum, sesine kurban olayım. Adam bir hoş oluyor. Hem kemençe hem de Trabzonspor nasıl da birbirlerine yakışıyor da.
(İzleyicilere dönüp, hafifçe öne eğilerek)
Şu güzel yüzlü insanlara bakın hele, beş bin yıllık Anadolu, ay yıldızlı bayrak kokuyorlar. Bakışlarında mertlik, yiğitlik; duruşlarında asalet var. Türkiye’min dağı, taşı, ovası kokuyorlar. Gözlerinde vatan, bayrak sevgisi ışıltıları görüyorum. Şimdi kemençe çalsa kalkıp horon tepecek gibi duruyorlar. (Elini selam verir şekle getirerek) Yoksa siz Trabzon’un Sürmene’sinden misiniz da?
(Sahnede cenazeden dolayı toplanmış insanlara dönerek, kendi kendine konuşur)
GURBETÇİ İDRİS : Şu insanlar buraya neden toplanmışlar, düğün mü vardır, Yoksa cenazemi ? Hayırdır inşallah. Hele şu insanlara sorayım bakayım.
GURBETÇİ İDRİS : İyi günler ula uşaklar.
VATANDAŞ: İyi günler, iyi günler, ula İdris sen misin? Hoş geldin da.
İDRİS: Hoş bulduk, hoş bulduk ula, benimdir da.
VATANDAŞ: Ne zaman geldin İdris?
İDRİS: Ula şimdi geldim, şimdi. Halimden belli olmuyor mu?
VATANDAŞ: Ne var halinde İdris?
İDRİS: (Elindeki çantayı göstererek ) Elimdeki gurbetçi bavulunu görmüyor musun?
VATANDAŞ: Ula İdris, hiç de gülesim yoktu.
İDRİS: Gülecek ne var ki?
VATANDAŞ: El çantaları ne zaman bavul oldu?
İDRİS: Amaaan ne zıkkımsa işte ! Ben sevincimden ne söylediğimi biliyor muyum. (Kalabalığı göstererek) Ula şu kalabalık neden toplanmış?
VATANDAŞ: Ula İdris, hızlı Temel’in oğlu, Trafik Canavarı Dursun öldü de, onu yolcu ediyoruz.
İDRİS: (Daha önceden tanıyormuş gibi) Ohh Ohh, daha yeni mi öldü? Çoktan ölmesi lazımdı.
VATANDAŞ: Doğru söylüyorsun İdris, aramızda kalsın (kulağına hafifçe eğilerek), millet kurtuldu.
İDRİS: Nasıl oldu, inşallah başkalarına zarar vermemiştir?
VATANDAŞ: Sarhoş imiş, kanında 500 promil alkol varmış.
İDRİS: Yuh beee, varil ile rakı mı içmiş?
VATANDAŞ: Hiç sorma, doktor da öyle demiş.
İDRİS: Ne demiş?
VATANDAŞ: “Senin vücudunda hiç kan yok mu be arkadaş? Damarların tıka basa alkol dolmuş” diye.
İDRİS: Deme yahu, eee !
VATANDAŞ: Sollama yasağı olan bir mevkide 15 aracı sollarken…
İDRİS: Allah Allah ! Bir değil, iki değil, 15 araç öyle mi?
VATANDAŞ: Evet, evet; ama sollayamamış.
İDRİS: Ya ne yapmış?
VATANDAŞ: (İki elini açıp, cenazeyi göstererek) Aha, ha buraya solladı.
İDRİS: Çok da güzel olmuş, şimdi namazını mı kılıyorsunuz?
VATANDAŞ: He İdris, he.
İDRİS: Ula trafik canavarının namazı kılınıyor mu?
VATANDAŞ: Ne yapalım İdris, adettendir, adet yerini bulsun diyoruz; ama bir sıkıntımız var.
İDRİS: Haçan o sıkıntınız nedir da, ne sıkıntınız var?
VATANDAŞ: Şunun namazını kılacağız da, hoca bulamıyoruz.
İDRİS: Hoca kıtlığı mı var?
VATANDAŞ: Yok, yok.
İDRİS: Öyleyse sebep nedir ki?
VATANDAŞ: Hoca diyormuş ki insana sevgisi,saygısı olmayan,sarhoş araç süren trafik canavarlarının namazını kıldırmam diyormuş
İDRİS: Oh oh ! Ağzına sağlık, ne güzel söylemiş de, şimdi haçan ne yapacaksınız?
VATANDAŞ: (Elini İdris’in omzuna koyarak) Ula İdris, sen akıllı adamsındır. Zamanında hocalık işlerinden çakardın, gel sen hoca ol da şu trafik canavarını yolcu edelim de kurtulalım .
İDRİS: (Kafasını öne arkaya sallayarak) Tabii, tabii, benim anlamadığım iş var mıdır ? sizi kırmak olur mu? Bir abdest alayım da geleyim da. (Sahneden çıkar, hoca kıyafeti giyerek sahneye geri döner)
CEMAATTEN BİR KİŞİ: (Hocayı görünce) Uyyy, hocamız da geldi!
HOCA: Heyecanlanmayın cemaat ! Heyecanlanmayın...
CEMEAATTAN BİR KİŞİ: Haydi hoca efendi, şu canavarı yolcu edelim de kurtulalım.
HOCA : Acele etmeyin, acele etmeyin.
CEMEAATTAN BİR KİŞİ: Yaylada, bağda, bahçede bir dünya işimiz var. Adamın ölüsü de dirisi de dert.
HOCA: (Koşar gibi yaparak) Sabredin cemaat, aha geldim, kurtulacaksınız. (Tabuta yaklaşır, sağa sola bakınır, tabuta tak tak vurarak) Ula ölmüş müdür bu, bir yanlışlık olmasın?
CEMAATTAN BİR KİŞİ : Ölüdür, ölüdür hoca efendi, garantisi var. Kurtar bizi, yetti canımıza artık.
HOCA: Ula bu trafik canavarlarının ne yapacakları belli olmaz. Ölü numarası yapmasın...
CEMAATTAN BİR KİŞİ: Ne yaparsa yapsın hoca efendi, mezarı hazır. İmamın kayığına binmiş bir kere, inmek olur mu? Bu işin dönüşü yok.
HOCA: Ya canlı ise...
CEMAATTAN BİR KİŞİ: Faydası yok hoca efendi, faydası yok; olmazsa diri diri gömeriz.
HOCA: Yani ölüdür öyle mi?
CEMAAT BİRLİKTE: Doğrudur hoca efendi, doğrudur.
HOCA: Peki peki, sinirlenmeyin.
HOCA: (Ellerini önde bağlayarak) Ey burada bulunan cemaat, Şu musalla taşında yatan kardeşimizi nasıl bilirsiniz?
CEMAAT: İyi biliriz, iyi biliriz.
HOCA: Sağlığında ne iş yapardı?
CEMAAT: Trafik canavarıydı, trafik canavarı.
HOCA: Allah Allah, nerden biliyorsunuz?
CEMAAT: Kavşaklarda sollardı.
Yaya geçitlerinde sollardı.
Virajlarda sollardı, sollardı da sollardı.
(Cemaettekiler de ellerini sağa sola sallayacaklar)
HOCA: Aman Allah’ım, aman Allah’ım, başka neler yapardı?
CEMAAT: Havalı korna çalardı…
Kendince hava atardı…
Kaza yapınca kaçardı…
HOCA: Ne kötü davranış, ne kötü davranış.
CEMAATTEN BİR KİŞİ: Hoca Efendi, doğru söylüyorsun da, bunun gibi niceleri var, yetti canımıza artık, bu canavarlardan nasıl korunalım da?
HOCA: Akıllı olalım, trafik kurallarına önce kendimiz uyalım, sonra da uymayanları uyaralım. Hata edenleri, trafik kurallarına uymayanları daima uyaralım. Bu bir insanlık görevidir, kendi sorumluluklarımızı asla unutmayalım. “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.” demeyelim. Trafiğin olmazsa olmazları olan sevgi, saygı, hoşgörü ve paylaşmayı asla ihmal etmeyelim. Bu unsurları hayatımızın bir parçası sayarak hareket edelim. İşte o zaman çözüm olur. Şimdi sayacağım kuralları asla ihlal etmeyin. Eğer kuralları ihlal ederseniz, çareyi hiçbir yerde aramayın. İlk önce kurallara uyalım, sonra da Allah’tan yardım isteyelim. Haydi hep beraber dua ederek amin diyelim cemaat. (deyip ellerini dua eder şekle getirecek ve)
Kavşaklarda sollayan,
Yaya geçitlerinde durmayan,
Sarhoş olup hız yapan,
Canavar sürücülerden koru Allah’ım.
CEMAAT: Amiiin.
HOCA: Tepe üstlerinde, dönemeçlerde
Köprü üstlerinde, tünellerde
İşaretle yasaklanmış yerlerde
Sollayan sürücülerden koru Allah’ım.
CEMAAT: Amiiin.
HOCA: Caddelerde hız yapanlardan
Havalı korna çalanlardan
Trafikte hava atanlardan
Sorumsuz sürücülerden koru Allah’ım.
CEMAAT: Amiiin.
HOCA - Rast gele park edenlerden
Yol ortasından gidenlerden
Saygı nedir bilmeyenlerden
Duyarsız sürücülerden koru Allah’ım
CEMAAT – Amiiin
HOCA -Yayaları hiçe sayanlardan
Bayan görünce gaza basanlardan
Uyarılara uymayanlardan
Saygıya aklı ermeyen sürücülerden koru Allah’ım
CEMAAT - Amiin
(Hep birlikte seyirciye dönerek )
CEMAAT: Bu vatanın bekçileriyiz , (Kendi okulumuzun adını kullanabilirsinz)
İsteriz ki duyulsun sesimiz,
Gece gündüz tek dileğimiz,
CANAVARSIZ BİR TRAFİK OLSUN ALLAH’IM.
Çiğnemezsek kuralı,
Ne ölü olur, ne de yaralı.
PERDE KAPANIR