- 2652 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ŞİİR DİNLETİLERİ NASIL OLMALI
Hepimizin bildiği ve kabul ettiği gibi şairler, şiir severler, bir bakıma gönüldaşlar, şiir ve şiir üzerine, hatta sözlü ve yazılı edebiyatın öteki alanlarındaki sinerjik paylaşımlarını “şiir dinletileri” etkinlikleriyle sağlamaktadırlar.
Kriteri tartışma yaratabilecek bir taban düzeyinin üstünde duygu ve düşüncelerin gizemli dünyasında yaratıcı performansı olan her şairin bir “sanatçı” olduğunu da vurgulamak gerekmektedir. Bu kapsamda şiir dinletilerinde ve her yerde, sosyal davranış ve sanat görgüsü kurallarınının en başarılı uygulayıcılarının şairler ve sanatçılar olması gerektiği de yadsınamaz bir özelliktir.
Çünkü şairler, duyulamayını duyan, görülemeyeni gören, başkalarının hisseder gibi olup da hissedemediğini yazdıklarıyla gönül öncülüğü yapan, söylenemeyen sözlerin söyleme ustası olan zarif insanlardır; zengin, renkli ruhların temsilcileridir.
Peki şiir dinletilerinde şiirini okumakta olan şairi dinlemeyerek birbirleriyle konuşup beklenen zarafeti neden gösteremiyoruz? Hatta sahnede şiir okunurken susmayanı protesto eden bazı kişilerin bile yerlerinde oturduklarında aynı kusuru neden işlemektedirler?
Şöyle yanıtlasak yanlış mı söylemiş oluruz: “Şairler genellikle yalnızca kendi şiirlerinin okunup dinlenilmesinden haz alıyorlar, çok şiir okuduğumuzdan olsa gerek (!) şiir dinlemesini pek sevmiyoruz.” Bu değerlendirmeyle sanıyoruz pek de yanlış bir yargıya varmış olmayız. Elbette ki kusuru olmayanları bu yargıdan ayıkladığımızı da hemen belirtelim.
Şimdi “pekâlâ” diye devam ederek başarılı ve verimli şiir dinletilerinin nasıl olması gerektiğini hep birlikte saptamaya çalışalım.
• Kültür merkezi ve konferans salonlarında sıralı oturma düzeninde yapılabilen dinletiler, dinleme dikkatini yoğunlaştıran, şiir okunurken konuşmayı doğal olarak denetleyen en sağlıklı mekanlar olsa da böyle yerlerde her zaman etkinlikte bulunma olanağı zor görünmektedir. Masa oturma düzeni olan kafe ve bar gibi yerleri de velinimetimiz olarak kabullenmemiz gerekir. Çünkü ülkemizde sanatsal işlevlerin sürdürüldüğü salon sayısı çok azdır. Ticari yerlerde yapılan dinletilerde katılımcılar mekan sahibinin tahsisine karşılık maliyetlere katkı açısından aldıkları ikramın bedelini giderken ödemeyi unutmamalıdır. Bir çay içilse bile ortalama belirlenen bedeli nazlanmadan ödemeleri gerekmektedir. Ödenmeyen, unutulan hesapların dinletiyi organize eden kişelerin cebinden çıktığı her katılımcı tarafından bilinmelidir. Masada iki çay içip “kalanlar ne de olsa” öderler diye çekip gitmek büyük nezaketsizliktir.
• Şiir dinletisi mekanına şiir dinlemek amacıyla gelmeyen ve mekan sahibince ayrı bir bölüme alınan sürekli müşterilere şiir dinlemeleri için baskı yapmak ayrı bir sorun yaratmakta, o müşterilerin kaçırtılması sonrasında pek harcama yapmayan şairlerden hoşnut kalmayan iş yeri sahibi bir süre sonra programı iptal etmekte, dinleti yerleri de bu yüzden sık sık değişmektedir. Bu konu can sıkıcı olmasına rağmen dinletilerden keyif duyanlar biraz cömert davranmak zorundadırlar.
• Şiir dinletisine sonradan katılan kişiler sahnede ya da platformda şiir okuyan kişinin şiiri bitene dek yer bulmak için oturan kişilerin içine dalıp dikkat dağıtmamalı, şiir bittikten sonra kendine yer bulmalıdır.
• Yine sonradan gelen katılımcılar boş yer varsa gözlerle selamlaşarak konuşmadan hemen oturarak, önceden gelenlerle şiir okunurken tokalaşma, öpüşme hal hatır sorma gibi davranışlarda bulunmaması gerekir. Bu tür davranışlar iyi niyetle yapılmasına rağmen şiir dinleme adabında özensizlik olarak ortaya çıkmakta adaptasyonu bozmakta ve ortalığı karınca yuvasına çevirmektedir.. Yeni gelen ve gelmiş olan kişiler şiir okunurken gözleri ve kalbiyle selamlaşmalı anında şiire adapte olmalıdır. Sonradan gelen kişiler “züccaciye fili” gibi ortalığı dağıtmadan, sağlanmış olan nizamı bozmadan dinletiye nazikçe dahil olmalıdırlar..
• “Şiir dinletisi” şöyle bir görüneyim de gideyim, geçiyordum uğradım” türünden nikah törenine ya da berber dükkanı sohbetine katılır gibi gelip gidilecek basit bir etkinlik değildir. Çok özel nedenler dışında, insan beyninin algılama, adapte ve doygunluğa erişme süresi olan kırkbeş dakika zaman ayıramayacak kişiler dinletilere uygun zamanları olduğunda katılmaları gerekmektedir. Fevkalede olaylar dışında onbeş yirmi dakika dinletiye katılmak katkıdan çok rahatsız etmek anlamına gelmektedir.
• Makul zaman paylaşımından sonra şiir okunurken ya da sahnede konuşmacı varken çekip gitmenin büyük saygısızlık olduğunu sanıyoruz kabul etmeyecek kişi yoktur. Bu tavır şairlere hiç ama hiç yakışmayan bir kabalıktır.
• Tartışmalı olsa da şiir okurken, konuşurken ellerin cebe sokulması bedensel dil açısından rahatlık verse bile zarif olmayan bir tutumdur. Ancak her elini cebine sokan kişinin de zarif olmadığını söylemek de doğru değildir.
• Yine olağanüstü bir durumda ayrılmak zorunda kalan kişiler şiir okuyan şairin önünden poposunu dönerek uluorta çekip gitmemelidir. Mümkün olduğunca tedirginlik oluşturmadan ayrılmalıdır. Şiirin okunduğu, şairin bulunduğu sahne ya da platform bir mozole kutsallığını taşımaktadır. Tokalaşma, vedalaşma bu aşamada da gereksizdir ve yine göz ve kalp ile sessizce hoşçakal bakışlarıyla gürültüsüz patırtısız veda edilmelidir.. Çünkü şiir dinletisi bir ayindir, bir terapi sürecidir, şiire ibadettir.
• Dinletilerde çok uzun şiirlerin doygunluk aşamasından sonra dinlenilmediğini de hepimiz bilmekteyiz. Sazıyla sözüyle katkıda bulunanların eserleri de periyodik yoğunlukla değil, şiirler arasına serpiştirilmelilidir.
• Şiir okumada güzel sesler makbul olmasına rağmen ille de güzel ses zorunluğu bulunmamaktadır, içten ve candan okumaya çalışarak paylaşmak yeterlidir.
• Dinleti aşamasında kısa ve öz konuşurak çeşitli edebî anekdotlarda bulunmak, güncel sanatsal olayları değinmek, onur konukları çağırmak renkliliği artıran öğelerdir.
• Ve en önemlisi merhum şair Hüseyin Yurdabak’ın söylediği ve değerli büyüğümüz şair İsmet Bora Binatlı’nın sık sık hatırlattığı gibi “şiir okunurken susmalı, susmayanı asmalı” ilkesini kayıtsız şartsız uygulamalı, şiir okunurken biz konuşmasak bile yanımızda bizimle konuşmaya çalışan kişileri öfkeli bir bakışla susturmalıyız.
Şiir dinletilerinde hiç bir şair ve sanatçı ruhlu kardeşimin itiraz etmeyeceği bu nezaket ve sanatsal görgü kurallarınıh istemeden ihlal edildiğini düşünmek istiyoruz.
Ne yazık ki sanatsal görgü kurallarını uygulayamadığımız için dinletilerde ve çeşitli etkinliklerde görmek istediğimiz değerli büyük sanatçılarımızdan istifade edemiyoruz.
YORUMLAR
Sevgili Ramazan, yine toplumsal bir yaramıza parmak basmışsın, gerçekten birlikte katılma şansı bulduğumuz toplantılarda senin ne kadar dikkatli ve saygılı bir dinleyici olduğunu bilenlerdenim.
Emeğe saygı adına her şiiri, her konuşmayı can kulağıyla dinlediğini görerek ben de senin zarif ve nazik yaklaşımlarından çok şeyler öğrenmiş oldum.
Kutluyorum düşüncelerini aktaran yüreğini, selam ve sevgiler Ankara'ya.
Sitenin düzenlediği hiç bir etkinliğe katılamadım maalesef ama başka şiir dinletilerine katılmıştım,hele hele bir tanesi oldukça etkin isimlerin katıldığı bir organizasyondu bildik bir çok şair vardı ve oldukça rahatsız olmuştum bir o kadar da mahcup,değerli şairlere yapılan saygısızlıkları kendim yapmış gibi,üstelik bu olumsuzlukları yaşatanlar kendilerine şair demekteydiler.
Sn:Ozanilonun"kimilerinin burnu kaf dağından inmiyor"söylemine de katılmakla birlikte bir kaç kelimeyle de düşüncelerimi söylemek istiyorum.Onların burunlarının inmediği kaf dağının rakımı da burunlarının rakımına denktir herhal. Şiir yolunda yol alan şairler ve şiirin yolunu kullanmaya çalışan şaircikler.
"Ne yazık ki sanatsal görgü kurallarını uygulayamadığımız için dinletilerde ve çeşitli etkinliklerde görmek istediğimiz değerli büyük sanatçılarımızdan istifade edemiyoruz.".........la bitirmek istedim.Teşekkürler ve saygılar...
Eş:)Hülya tarafından 2/7/2009 11:57:24 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bu kapsamda şiir dinletilerinde ve her yerde, sosyal davranış ve sanat görgüsü kurallarınının en başarılı uygulayıcılarının şairler ve sanatçılar olması gerektiği de yadsınamaz bir özelliktir.
Tartışmalı olsa da şiir okurken, konuşurken ellerin cebe sokulması bedensel dil açısından rahatlık verse bile zarif olmayan bir tutumdur.
Ve tabi daha başka uçuk hareketlerde zuhur ediyor malûm şiir etkinliklerinde! Kimilerinin burnuda hiç inmiyor kaf dağından! Oraya toplanmış bütün insanları küçümseyen, kendini matah birşey sananlarıda görüyoruz çoğu zaman.
Gönlüne ve âsil tavrına selâm olsun can dostum.
Gönülden kutluyorum.
Kalbî muhabbetimle.
Her maddesi kendi içinde zengin düşünceler barındırıyordu sevgili TOPOĞLU....
Bazılarımız (Filiz ve Ben...) dinletilerde sessiz kalmayı başaramasak da söz veriyorum öyle bir şansım yeniden olursa dinletinin en uslu en duyarlı dinleyicisi olacağım....
Anlamlı değerli bir yazıydı...
TEBRİKLER....