HAZANLA GELEN MUTLULUK
Günlerden Pazar, aylardan Kasım. Tam bir sonbahar havasıydı... Yapraklar birbiri ardı sıra dallara veda ederken, ağaçlar ve yer sarı, yeşil ve kızıla bürünmüş vaziyetteyken yürümeyi ne kadarda seviyordum... Sonbaharda yürüyüşü oldum olası çok seviyordum nedense... Ben dünya ve içindekileri tefekkür edercesine yol alıyorken... Birden bir ses belirdi yanımda... Öyle dalmıştım ki yanıma yaklaşan şahsın farkına varmamıştım bile...
Kibarca selam vererek bana:
-"Merhaba, nereye böyle yanlız basınıza... Hava bozdu, yağmur yağdı yağacak ve korkarım ıslanacaksınız"
_İlginiz için teşekkür ederim, ben evden çıkarken hava iyiydi... Şemsiye bile almadım yanıma, otobüsle geldim buraya ama bu saatlerde geri ne zaman otobüs kalkacak onu da bilmiyorum"...
O günlerden sonra buraya ilk gelişim değildi ama nedense otobüs geliş gidiş saatlerine hiç dikkat etmemiştim...
-"eğer yabancı oluşum sizin için bir sorun değilse gideceğiniz yere sizi bırakabilirim." dedi bana dönerek.
_"rica ederim, size zahmet olmazsa gelebilirim" dedim...
Bastıkça ses çıkaran yapraklarla döşeli olan ormanda sohbet ederek, araba parkinin olduğu yöne doğru ilerliyorduk...
Biz insanlar nasıl bir günde ruh halimiz değişebiliyorsa elbette havanında günde bir kaç kez değiştiği oluyordu... Az sonra sanki düğmeye basarcasına gökyüzü hüzünlü halini sevince değiştirdi, güneş bulutların ardından nazlanarak da olsa kendini göstermişti nihayet...
Arabaya ulaşmıştık bile, günesin ısısı camdan yakıyordu nerdeyse... Konuştukça sohbetimiz derinleşiyordu... Biraz içine kapanık olan ben, birbirimizi tanımıyor olsak da çabuk ısınır olmuştum samimi tavrına... Sanki çok öncelerden tanıyordum kendisini...
Laf lafı açmıştı ve okul yıllarından bahsetmeye başlamıştık birden... Nerde oturduğumuzu ve hangi okula gittiğimizi anlatmaya sıra gelmişti ki:
_"unuttum az önce kendimi tanıştırmayı, benim adim Erol... Ya sizin adiniz nedir sorabilirmiyim?"
Der demez sanki simsek çakmıştı bağrımda, okul yılları canlandı birden hayalimde... Ben öyle dalmıştım ki bana adimi yeniden sorduğunu geç fark ettim... Biraz heyecan ve şaşkınlık içerisinde, kalbimin atisini boğazımda hissediyordum... Çok fazla zaman geçmeden kendime gelir gelmez...
-"benim adim Aylin"
derken sesim titriyordu... Heyecandan nefes alışverişlerimin hızlandığını fark etmiş olacaktı ki iyi olup olmadığımı sorarken adimi unutmuştu bile... Ben oracıkta tutuklu kalmışçasına sustum epeyce...
_"neyiniz var, anlatında yardımcı olayım size"
diye bana yardımını teklif etti... Zaten ilk karsılaştığımızda beni ıslanmadan kurtarmıştı, yeterince yük olmuştum kendisine diye düşünüyorken ayni zamanda mazi ve bugün arasında gidip geldim bir müddet ve karşına geçip ona:
-"Erol, ben Aylin" dedim...
Onu da bir düşünce sarmışçasına yüz hattı değişmişti... Sevinse mi ağlasa mı yüz ifadeleriyle şaşkın olduğu her halinden belliydi... Bir müddet susup hayran hayran yüzüme baktı, bense lise yıllarında oldugu gibi utanıyordum yüzüne bakmaya yine...
Durduğumuz trafik lambasında lamba yeşil yanmıştı bile ama o daldığı için fark etmemişti ve birden sessizligi bir korna sesi bozdu... Sakin bir yol kenarına arabasını çekti ve kendine gelir gelmez bana dönerekten:
_"Aylin’im, sen misin?"
Diye sorarken hayretle karisik gülümsüyordu. Aradan onca yıl geçmesine rağmen Erol ayni Erol’du, halen yakışıklıydi... Ben neden onu tanıyamamıştım diyerek halen kendimi sorguluyordum... Biraz merak karisik sevincle konuşmaya başladım.
-"Erol, lise iki de taşındığınızdan bu yana senden hiç haber alamadım, neler yaptın anlatır mısın?"
Diye sordum kendisine... Hadi ben onu tanıyamadım, o beni neden tanımamıştı diye düşünüyorken tam :
_"hiç sorma Aylin, taşınma esnasında sorunlar yasadık, yerleşmemiz zaman aldı ve ben sana yazdığımda çok geç olmuştu... Telefon bağlantısında sorun oldu, sana yazdığım mektup adres yetersizliğinden sana ulaşamayınca bana geri geldi... Sonradan duydum ki bizim ardımızdan sizde tasınmışsınız ve böylece izini kaybetmiş oldum."
Evet, Erol ve Ailesi taşındıktan az sonra babamın tayini cıkmış ve bizde taşınmıştık... Yeni bir ev yeni bir okul derken alışmak zaman aldı ve en kötüsü Erol’dan da ayrı kalmıştım... Sevdiğim kişiden ayrılmam beni çok üzmüştü, hayatimin merkezi olan sevdamdan ayrı düşmüştüm ama kader iste... Sürekli çimden bir ses bana, ona yeniden kavuşacağımı söylüyordu ama O zaman ne zamandı... Günler ayları, aylar yılları kovaladı ve ben halen bekliyordum, kalbime ondan başkasını sevmeye müsaade etmeyeceğime ona söz vermiştim ve acaba Erol’da sözünde durmuşmuy du diye düsünürken:
_"Aylin seni çok aradım ama hiç bir zaman ümidimi yitirmedim, bir gün kavuşacağımızı biliyordum ama nerden bilirdim o günün bugün olduğunu."
Dile kolay, aradan 10 sene geçmişti... Sevdamız halen o günkü gibi taze olmasına rağmen birbirimizi tanıyamamıştık nedense... O an sanki dünya durmuş ve bizlerin haricinde kimseyi düşünmez olmuştuk... Erol birden bana:
_"hadi Aylin, acele bir isin yoksa birer kahve içerken, geçmiş günlerimizden konusalım"
evet, konuşulacak o kadar şey var diki, bir buluşmada biter miydi acaba onca yaşanmışlıklar dedim kendi kendime ama daha Erol’un evli olup olmadığını bile bilmiyordum ve çok geçmeden cesaretimi toplayıp sordum:
-"görüşmeyeli neler yaptın Erol, evlendindi ?" diye sorarken birazda kızarmıştım hani...
Ben onca taliplerime rağmen Erol’dan başkasını sevmemiştim, sevememiştim... Verdiğim sözde durmuştum, Erol’a cevap sırası gelmisti ki:
_"ah Aylin, senden başkasını sevebileceğimi nasıl düşünürsün sen, biz birbirimize söz vermemiş miydik?"
Evet, birbirimize söz verdiğimizde yine böyle bir sonbahar günüydü, ayni ormanda, kenarda bir cay bahçesinde oturup uzun sohbetten sonra birbirimizi ömür boyu seveceğimize dair söz vermiştik... Ağaçlar, kuşlar, gök ve yer şahitti verdiğimiz söze... Ondan olacaktaki evimden uzak olmasına rağmen ben ayni yere her sonbaharda gelirdim ve maziyi düşünür sevdamı yasardım hayalimde...
Ve kader yıllar sonra bizi ayni yerde yeniden kavuşturmuştu, hemde süpriz yaparak, çünkü birbirimizi deliler gibi sevmemize rağmen tanıyamamıştık nedense...
-"Erol, aradan 10 sene geçti ve benim sana olan sevgim azalmadı, seni artik 2.kez kaybetmek istemiyorum" der demez sanki ayni anda ayni şeyleri oda düsünüyormuş ki, bana:
_"sen sanıyormusun ki ben seni bırakacağım... Artik hasret bitti ve çoktan mutlu olmanın zamanı geldi, göreceksin ömür boyu mutlu olacağız seninle"
çok doğruydu sözleri... Biz birbirimizi çok sevdik ve askımız adına söz verdik birbirimize ve Rabbim sonunda kavuşturdu bizi... Erol beni evime bırakırken ailemle yeniden tanıştı ve gülümseyerek mutlu bir şekilde vedalaşıp ayrıldı... Hafta gecmemisti ki Erol bizi aradı ve hafta sonu ailesiyle geleceklerini söyledi. Heyecandan kalbim duracaktı sanki nihayet onca sabırla bekleyiş sona erecekti ve biz Erol ile mutlu bir sonla ayrılmamak üzere kavuşacaktık...
SON
’Bir sonbahar da başlayan ve yeniden bir sonbahar günü gelen mutluluk’
Sahinde Hülya Kahraman / 7.2.2009
YORUMLAR
evet güzelim..hikayen okundu..yorumlar okundu..gereken her neyse herkes bir katkıda bulunmuş..bana sadece kutlamak kalmış..bir de mutlu yaşam dilemeler ;)) yazı;yazdıkça kendini geliştiriyor nasılsa..
not.yazının resmini''fotokritik.com'' da siyah-beyaz olarak daha yeni görmüştüm..itiraf edeyim ki önce onun için açmıştım sayfanızı ;))
ananne tarafından 2/18/2009 12:44:40 AM zamanında düzenlenmiştir.
çok doğruydu sözleri... Biz birbirimizi çok sevdik ve askımız adına söz verdik birbirimize ve Rabbim sonunda kavuşturdu bizi... Erol beni evime bırakırken ailemle yeniden tanıştı ve gülümseyerek mutlu bir şekilde vedalaşıp ayrıldı... Hafta gecmemisti ki Erol bizi aradı ve hafta sonu ailesiyle geleceklerini söyledi. Heyecandan kalbim duracaktı sanki nihayet onca sabırla bekleyiş sona erecekti ve biz Erol ile mutlu bir sonla ayrılmamak üzere kavuşacaktık...
COK GÜZEL ANLAMLI INSALLAH DEVAMI GELIR KALEMINIZ DAIM OLSUN.....INSSSALLAH HEP MUTLU OLURSUNUZ .....SLM,LAR SAYGILAR
Hülya Hanım;
Hikayenizi ve yorumları okuyunca çok güzel bir adım atmış olduğunuzu tespit ettim bende.
Hazan aylarıı genelde hep hüzünle anılır.Şairlerimiz hüzünlü şiirlerini genelde hazan aylarında yazarlarmış.
Sen bunu bile mutluluğa dönüştürmüşsün kü bu da seni ve senin öyküye bakış açını farklı kılıyor.
Bende bir okuyucu olarak ilerisi için ümitliyim sizin öykücülüğünüzden ve devam edin diyorum bu işe.
Kutluyorum.
SAYGILARIMLA.
Sevgili Hülya, önce hikâyeyi ardından da yazılan tüm yorumları bir bir okudum. Benden önce okuyan tüm dostlar gerekli açıklamaları ve uyarıları yapmış size. İlk öykü denemesi olmasından dolayı bu tür eksiklikler çok fazla görülemez. Ve bende görmüyorum zaten.
Hikâye çok güzel. Özellikle de on yıl sonra sevdalıların bir tesadüf eseri karşılaşması yalnız filmlerde değil gerçek hayatta da olduğunu biliyoruz ve çok örneklerini de çevremizde gördük.
Siziz bu kadar güzel bir hikâyeyi bizim ile paylaşmış olmanızdan dolayı da kutluyorum.
Verilmek isteneni vermişsiniz zaten.
Yukarıda yapılan eleştirileri dikkate aldığınızda çok daha güzel çalışmalara imza atacağınızdan asla endişem yok bilmelisiniz. Hiç birimiz usta değiliz. Ve yapılan hatalarımız da zaman içinde yaza yaza en aza inecektir inanın bana
Sizi yürekten kutluyorum ve sevgilerimi gönderiyorum yüreğinize. Mutluluklarınızın daim olması dileği ile.
Sevgili Hülya yorum ve eleştiri istemişsin fikirlerime önem verdiğin teşekkürler önce...
öykünü zevkle okudum,arkadaşların yorumlarınıda okudum,öykünü okuyunca türk filmi tadında klasik bir öykü olmuş diye düşündüm birçok arkadaş ta böyle düşünmüş ama ilk öykü olarak ufak tefek eksikleri olabilir yazdıkça,okudukça ustalaşacağını düşünüyorum sıkıcı olmayan akıcı anlatımın ve en önemlisi cesaretin için seni kutluyorum ve devamını diliyorum... bekliyorum...
sevgiylekal...
GÜZEL BİR HİKAYE OKUDUM KUTLARIM SİZİ...
AKICI, SEVGİ DOLU BİR AŞK ÖVKÜSÜ.. İNANIN BEN DE ZEVK ALARAK TAKİP ETEİM BU GÜZEL BULUŞMAYI....
HİKAYE TEKNİĞİ AÇISINDAN DA GÜZEL...HİÇ BİR SORUN YOK... BANA GÖRE YAZARAIMIZI İYİ BİR GELECEK BEKLİYUOR....
YAZMAYA DEVAM ETMELİSİN, YENİ GÜZEL ESERLER ÜRETMELİSİN...
SILA, GURBET, AŞK, ÖZLEM ÜZERİNE YAZACAGINIZ ÇOK GÜZEL ŞEYLER OLMALI...
YAZAR KARDEŞİM SİZDEN BAŞARILI ESERLER BEKLİYORUZ.
YOZGAT TAN SELAM VE SAYGILAR
Önce çalışman için seni kutluyorum.ve şimdi bende gördüğüm hataları hemen dile getirmeyi istiyorum.
-"Merhaba, nereye böyle yanlız basınıza... Hava bozdu, yağmur yağdı yağacak ve korkarım ıslanacaksınız(diyerek hitab etti)ile tamamlanabilir.
Biz insanlar nasıl bir günde ,ruh halimiz değişebiliyorsa elbette,havanında günde bir kaç kez değiştiği de olabiliyordu.( noktalama işaretlerine dikkat etmelisiniz.çünkü virgül olmayan yerde bir solukta okursunuz ve anlamı bozulabilir cümlenin.şimdi bu hali ile virgül olan yerde yarım soluklanın ve devam edin.
Arabaya ulaşmıştık bile, günesin ısısı camdan yakıyordu nerdeyse... Konuştukça sohbetimiz derinleşiyordu... Biraz içine kapanık olan ben, birbirimizi tanımıyor olsak da çabuk ısınır olmuştum samimi tavrına... Sanki çok öncelerden tanıyordum kendisini...
Laf lafı açmıştı ve okul yıllarından bahsetmeye başlamıştık birden... Nerde oturduğumuzu ve hangi okula gittiğimizi anlatmaya sıra gelmişti ki: (burdan konudan konuya bağlantı yapılmadan çok hızlı bir geçiş olmuş.cümleler bitirilmemiş)
Der demez sanki simsek çakmıştı bağrımda,(‘aklımda’ olsa daha uygun olurdu.duygu bağlamındaki şeyler kalbe ; hatırlamak gibi şeyler akla hitaben belirtilir.
Heyecandan nefes alışverişlerimin hızlandığını fark etmiş olacaktı ki ;(anlatım devam ederken noktalı virgül konmalı.
Evet, Erol ve Ailesi taşındıktan az sonra babamın tayini cıkmış ve bizde taşınmıştı.(birkaç gün deseydin daha cümle otururdu.’’az sonra ‘’ ev taşımak o kadar kısa sürecek bir an olmadığı için cümle havada kalmış.
Sürekli çimden bir ses bana( imlakuralları hikayelerde çok önemlidir.mana değişe bilir.içimden demek istemişsiniz ama çim olmuş.bu ikisi farklı anlama gelir.
Dile kolay, aradan 10 sene geçmişti... Sevdamız halen o günkü gibi taze olmasına rağmen birbirimizi tanıyamamıştık nedense(bir önce ki yazılan cümle bir sonraki cümleye tezat düşmemeli.10 sene geçmiş ve tazeliğini kaybetmemişse onu 100 metreden tanıman gerekir
hadi Aylin, acele bir isin yoksa birer kahve içerken(içelim daha uygun olur.önce teklif edilmeli.
Genel olarak ele aldığımızda konunu içeriği bizim türk filmlerini andırıyor.ama klasik olanlarlar daima sevilir.hikaye anlatımında başlangıç ve sonuç kısmı tam olmamış,aceleye gelmiş gibi.
Cümleleri tamamlama konusunda da sıkıntı var gibi.
Yeni başlayan biri olduğun için bu bir deneme sayılır.deneme olarak güzel.ama zaman içinde daha çok hikaye ve roman okuyarak ve roman yazarlarının hayatlarını öğrenerek kendini geliştirebilirisin.
Sağlıcakla kal…
Güzel bir hikâye denemesi olmuş. Tasvirler güzel yapılmış. Kutluyorum. "yalnız, siz de taşınmışsınız, sanıyor musun" gözüme çarpan yazım hatâları. Klavyenizde " ı " tuşu olduğu hâlde niçin " ı " yerine " i " harfi kullandığınızı anlayamadım.
Tırnak içindeki cümleleri büyük harfle başlatın. Allah sizi enişteye bağışlasın, hoşçakalın, mutlu kalın.
Giriş bölümünden itibaren insanı kendine çeken bir öykü. Belki diğer arkadlarımın söylediği gibi ufak tefek hatalar olabilir. Ama bir ilk ve bu bir deneme olduğu için benim kanıma göre oldukça başarılı bir çalışma. Yazmaya devam edin arkadaşım. İnanın çok daha iyi yazılar gelecektir. Güçlü bir kalemsiniz. Bu belli ediyor. Bir de şiirlerinize güya şiir demeyin. Ben severek okuyorum. Hep şunu söylerim burada herkes bir emek veriyor güzeli bulmak için. Sizin güzel bir şansınız var çünkü dediğim gibi güçlü bir kalemsiniz. Devamını bekleriz
sevgimle......
-cok degerli edebiyat dostlarim...
*
-degerli zamaninizdan banada ayirip ilgilinizden dolayi
size cok minnettarim...
-sunu söylemeliyimki, kesinlikle kirilmak diye bir düsüncem olmadi ve olamazda, bilakis beni motive etti yorumlariniz...
____ bu öykü 'burda' kalsin, baska bir öyküde yeniden bulusuruz diliyorum_____________
_bilen biliyor ama bilmeyenlerin haberi olsun, diyer denemelerimdede yorumlarinizi bekliyorum...
_____________
-samimiyetinize yürekten tesekkür ediyorum, iyiki burdayim ve sizleri tanimak nasip oldu...
-Yaradana emanet olun... sevgiyle nice dostluklara hep beraber...
Arkadaşım. Güzel bir kurgu. Aynı türk filmlerinden bir sahne gibi. Fakat çok bildik bir sahne bu. ancak bana da anlat ve yaz böyle birşeyi deseler benim böyle bir yeteneğim var mı derim ki yok sanırım.
Gelelim bana yanlış gelen hususlara;
***İlk bölümde iki cümlede de sonbahar sevginiz tekrarlanmış gibi. birisi gereksiz.
***Yanınızda bir sesin belirdiğini belirtmiş ve müteakip cümlede yanıma yaklaşan diye bir tekrar daha var. Oradaki "yanıma" kelimesi fazlalık yapıyor ve anlamı karıştırıyor.
Sonrasında bakıyorum nedense anlatımınız çok düzeliyor ve girişte yaptığınız bu acemi hatalar uzunca bir bölümde yok.
***Arabaya ulaşmıştık bile demeden önce "Yürüyüşümüzün nasıl geçtiğini" cümlesini eklerseniz sanırım anlamda genişleme yaratacaktır. Anlamda daraltmaktan çok genişleme yapmak hikaye ve romanın özelliğidir.
*** Şimşek bağırda çakmaz hatırlama anımsana ile birlikte beyinde veya kafada çakar.
*** Asıl önemli nokta ise aradan sadece 10 yıl geçmesi ve büyük bir tutku ile sevmiş ve sevilmiş olan kişilerin birbirisini yüz yüze tanıyamamış olmasıdır. Bu biraz inandırıcı durmamış. Bu bölümün sesin işitilmesi ile dönülen yüzyüzelikteki bakışma ile anımsamanın olması doğru olacaktır. Ki insanlar bu kadar sevgi ile sesten bile ayırt edilebiliyor. Platonik aşklarda olur belki sizin bu yazdığınız. ***Giriş bölümünü bu şekilde ele alarak sadece bedensel değişimleri ekleyerek zenginleştirebilir ve okurken bende oluşan bu düşünceyi başkalarının da almamasını sağlayabilirsiniz.
Sadede gelirsek izlediğiniz bir film bile olsa bunu sahne sahne aktarabilmek çok zor bir durumdur ve yetenek ister. bende bu yetenek yok ancak sizde bunu görüyorum. Birkaç hususu eleştirmiş olmam sadece edebi bakış açımdandır. Sizi kesinlikle kırmasın ve bu yolda çalışmalarınızı bırakmayın. başaracaksınız mutlaka.
Selamlarımı gönderiyor saygılar sunuyorum.
canım gözümü kapadım ve her satır canlandı hayalimde..
4 defa okudum yazını gerçekten ilk öyküye göre harika...
edebiyatcı değilim ama okumayı çok seven biri olarak acizane ben çok beğendim...
önemli olan yazmak içinden geldiği gibi..
düzenlemeler her zaman yapılır...
ama sonda ki sonu sil ve devam et lütfen...
aşk hiç bitmemeli aradan yıllar geçse bile...
canım tebrikler...
yaz devamını olurmu :))
Sevgili ablacığım öykünde anlatım tarzı gerçekten çok güzel, sürükleyici, insan okurken sıkılmıyor, ilk başta bu çok önemli zaten... Bir okuyan olarak çok beğendim öykünü özellikle de mutlu sonunu... Dil bilgisi olarak bir kaç eksiklik var tabi ki; konuşma çizgilerini kullandığın yerde ayriyetten (") işaretine gerek yoktur... Ve biz şiirleri yazarken genelde, hislerle yazdığımız için ve bir mısradaki cümlenin devamı olduğunu bildirebilmek, yani bu hislerin devamı vardır dediğimizi belli etmek için üç nokta (...) kullanırız... Fakat bu öyküde nokta(.) kullanılması gereken çoğu yerde üç nokta(...) var. Bu dil bilgisi dışında anlatım ve konu çok başarılı, ben çok beğendim, bir hikayede en önemli unsurlardan birisi de anlatımdır, okuyanı sıkmamak için değişik ve akıcı bir dil kullanmalıdır yazar ve bu senin öykünde mevcut...
Kutluyorum ablacığım, devamını da kesinlikle bekliyoruz...
Sürekli kendine yazan biri olarak böyle bir öykü yazmayı hiç denemedim.Çünki diyalog kurmayı nasıl yaparım bunu pek bilmiyorum.Siz öykünüz de bunu bir nebze yakalamışsınız ve konu seçiminiz de çok ilgi çekici, insan gelişmeye açık bir varlık olduğundan zamanla çok daha iyiyi yakalayacağınızdan eminim.Bu ilk öykünüz bunun habercisi.Birde hayal dünyası çok önemli sizde çok geniş ve renkli gibi görünüyor.TEBRİKLER...
_sevgili edebiyat dostlari...
_degerli yorumunuz, elestirileriniz ve beni motive eden begenileriniz icin hepinize sonsuz tesekkür ediyorum...
____öykünün konusu planli degildi... sonbahari ve yürümeyi sevdigimden olacakki öyle basladi... gerisi kendiliginden geldi zaten ve sonuda hep ayrilikmi olmaliydi, bende mutlu sonla bitirmek istedim... bence iyi ettim, bu sevenlere bir cesaret olabailir düsüncesindeyim________
*
-bu benim ilk (ufak) öyküm oldu ve sanirim hem siteye yollamakla hemde öyküyü bitirmekle acele ettim ama olsun, nasip böyleymis... bir kac daha okusaydim düzeltmelerim olurdu eminim...
-aslinda ben detaylara genelde önem veririm, konusmayi ve yazmayi seviyorum... güya benim niyetim uzatmamaktan yanaydi, nedense öyküyü 2 veya 3 bölüme ayirmak aklima gelmedi...
- ikinci calismam bundan iyi olur umuyorum... ben iyi bir ögrenciyim ve yorumlarinizdan/elestirilerinizden ögrenecegim kesin... gerci ben kimimki ama hatalardan ögrenildigini biliyorum...
-bu sefer olmazsa bir dahakine, olmazsa daha sonrakine v.s. insallah... basarinin sabirla geldigi kesin, edison bile hic yilmamis ve sonunda basarmis...
*
-bana zaman ayirip sayfama ugradiginiz icin hepinize gönülden tesekkür ediyorum, iyiki varsiniz...
-biliyormusunuz, ben senelerdir 'güya' siir yaziyorum, hep roman yazmakta vardi hayalimde ama cesaret edememistim...
-kisa bir öyküylede olsa, bu cesareti burda EDEBiYATDEFTERiNDE sizlerle buldum... yani bir seyler basarabilirsem sayet, sizlerin vesilesiyledir...
-tekrardan yorumlariniz icin sizlere minnettarim, sevgiyle kalin....
Sevgili Hülya; Hikayeniz tema olarak güzel. Heyacan verici ve de hoş. Cesaretinizden dolayı seni kutluyorum.
Bir hikayeyi eleştirecek kadar bilgiye sahip değilim.Onun için konu üzerinde fazla duramayacağım. ancak;affınıza sığınarak, hikayede planlamanın eksik olduğunu sanıyorum. Giriş , gelişme ve sonuç bölümleri birbirine karışmış.Konuşma çizgileri zaman zaman yanlış kullanılmış.........
Meselâ;
Kibarca selam vererek bana:
----------------------------------------
-"Merhaba, nereye böyle yanlız basınıza... Hava bozdu, yağmur yağdı yağacak ve korkarım ıslanacaksınız"
-----------------------------------------------------------------
Altını çizdiğim cümle orada olmamalıydı.Zaten MERHABA daki konuşma çizgisi aynı görevi görüyor.
-----------------------------------------------------------
- Merhaba; Nereye böyle yalnız başınıza? olarak devam etmeliydi...... Yine tekrar ediyorum fazla bir bilgim olmamakla birlikte ilk etapta gördüğüm eksiklikler bunlar.
Sana tavsiyem biraz hikaye, öykü hatta kısa piyesler oku. Eksiklerini daha bariz şekilde göreceksin.
Seni tekrar cesaretin için kutluyorum. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim; Sende ki bu güçlü irade ve azim varken mutlaka başaracaksın. Hatta ilgilendiğin branşın yıldızı olacaksın..Sevgi ile kal..Mutlu ve inaçla kal...
hayal gücü biraz zorlanmış gibi...Öykülerin,hele yaşanmış olanların anlatımı daha zor olur...
siz son bölüme kadar ustalıkla götürmüşsünüz ancak on yıl sonra ilk kavuşma daha heyecanlı olmalıydı diye düşündüm...))))
özetlersek bütünüyle iyi bir çalışma...portreleri daha belirginleştirirseniz öykü daha sağlam olacak...
alkışlıyorum sizi dost...
sevgiler saygılar.
hikayenin konusu çok güzel seçilmiş...
aklımızı biryerlere götürdü birden.
kavak yelleri estirdi şöyle serinden.
on yıl sonra birbirlerini tanıyamamaları biraz ilginç olmuş.
tanıyabilmelilerdi.
yıllarca birbirlerini beklemiş aşıklar nasıl hatırlayamaz birbirlerini.?!
gerisi mükemmel uymuş.
tebrik ederim.eline gönlüne sağlık...
seri yap bence...
ıssızgemi tarafından 2/9/2009 1:10:35 PM zamanında düzenlenmiştir.
Öncelikle giriş bölümündeki bir hazan mevsiminde ki betimlemelerin güzeldi.
Bir resim çizer gibi yaşattınız.
Sonra yağmurlu bir hava ve yürürken yaprakların ayaklarının altında ezilişi ve seslerini güzelce dile getirmişsiniz.
Lise yıllarında ki arkadaşlık ve sevgi nin ardından 10 yıl sonra karşılaşmanız ve sevgi değeri açısım-ndan yaşananlar ve mutlu sona doğru adımlar....
Yaz daha da güzellikleri yakalayacağının ışığı var sizde....
Konular ama özenle seç der hocan.
Sevgilerimle....
Aufwidersein.....
ne demeli ki..hayal...gibi...
ne kadar geçek...
şayet gerçek bir öykü ise sözler tutulmak için verildiği güne dua olmuş...değilse
...sorun yok..pembe dizilere benzemiş bir hikaye gibi...
Dilerim öz sevenlerin sözü bu yazıda olduğu gibi bir gün yerine gelir..bu da ne kadar çok istediğimize bağlı ....
güzeldi...
mutlu olmak her sevenin hakkı...Sevgi ile yaşanan hayatlar da çok farklı ve başarılı......faydalı.....
..................................sevgimle......
konuşmaktan korkan aşka hasret çürür diye bir şiirimde yazmıştım ya bu onu çok güzel anlatan bir öykü olmuş..
hayatta korkakların işi değiş aşk .. cesaret gerektiriyor aşk , ve ki aşık olan insan hiçbirşeyi düşünmez... sevgi budur zaten ...
şimdi bunca şeyden sonra .. bu güzel eseri yazanada teşekkür ediyorum devamını bekliyorum