Safiye'ye Mektuplar -31 / SÜVEYDA ( Gizli günah 2)
Neydi kalbimdeki kara nokta
Gizli günah gizli ayıp SÜVEYDA
Meydandayım, anıtın tam önünde. Peşimdeki kalabalık vazgeçti. Şimdi herkes kendi halinde, umursamıyorlar beni. Bir kaç kuruş tutuşturup elime götürebilecekler istedikleri yere. Bunun bilincindeler. O yüzünden umursamıyorlar işte. Ceplerinde para var. Canları çektiği anda kiralayabilme güçleri var bu enkaz bedeni. Büyük bir özgüven sağlıyor bu onlara.
Yanımda bir polis aracı. Tıklasam camına alsam megafonu elime diyorum. Bir anlık bir düşünce, dağıtırıyorum. Haykırsam diyorum kime ne? Öylesine dolu ki beyinleri ve tıkalı kulakları. Zaten çoğu müzik dinliyor, adımlarıyla eşlik ederek.
Evime gidiyorum. Otobüs beklememiş, yürüyerek. Apartman görevlisi ve komşulardan sıyrılıp kapımı kapatıyorum. Ağla ağla ağla...
Çok ağladım. Saçlarım düştü avuçlarıma, tırnak aralarımda deri parçalarım.
Ve bir dua isyanla;
Lütfen kurtar beni. Çaresizdim, utanıyorum, pişmanım. Battım, kurtar beni. Temizle tenimden Ahmetleri, Alileri, Cemilleri... Elimden tut. Ayrılma yanımdan. İlk düşüş anında yoktun. Neredeydin? Çektim cezamı, kucağıma sardım başımı. Merhamet et. Dayanamıyorum. Ölümse hayırlı olan öldür beni. Kanım akmayacak.
Hıçkırıklarım, gözyaşlarım...
Kurtulamıyordum. Çırpındıkça daha da batmak ve yanmak. Birini atıyorum başımdan, hoopppp başka biri öte yandan. Hadi defolun hepiniz, gidin başımdan.
Kiralanan ben ve misafir olduğum bir yatak. Görevim mutlu kılmak. Çoğu zaman ağlayarak. Çarşaflar kirli, alacalı renkli, bilmem kaçıncı el. Tepemde bir adam, ben ağır gövdeler altında... Hiç bir anımda unutmadım yaradanı. Kurtar ne olur kurtar.
Sizinde mideniz bulandı mı?
Üzerime abandılar. Direndim, yoruldum, yıldım. Yabancı eller dolaştı bedenimde, vücudumun en kuytularında. Saçlarımı okşadı. Tanımadığım bilmediğim nefesler, kalp atışları hissettim midem bulandı. İstedim ki ilahi bir güç falan gelsinde bir hamle ile söküp atayım tenimdeki bu yabancı teni. Olmadı yapamadım.
Kararlıydım bitecekti bu yok oluş savruluş. Günlerce eve kapattım kendimi. Telefonları duymadım kapıyı açmadım. Ben ve Allah. Ağladım, sabahlara kadar. Yıkandım hergün, saatlerce. Derim aşındı, ellerim ve ayak parmaklarım buruştu. Sıcak su, çok sıcak. Mikrop dayanamazdı, dayanamadı. Her akan damla adını bilmediğim meçhul bir adam. Niyet ettim temizlenmek adına. Abdest alıp vurdum başımı hakka. Bedenim temizdi işte. Gülsuyu döktüm ellerime. Sıra içimde nihayet.
Oturdum seccademin üzerine, ayaklarımı hissetmez oldum. Islandı seccadem, gözyaşlarım. Yalvardım;
Ne olur bir vesile, bir ışık... Beni hayırlı insanlarla karşılaştır, senin yolunda arkadaşlık edeceğim insanların arasına kat beni. Ben giremem onların meclisine. Utanırım kabul görmem. Seni anlatsınlar bana. Rüyalarımın hikmetine kavuştur beni. Ne olur bir vesile. Yüzüm yok elimi açmaya huzuruna durmaya. Ama affet. Unuttum kendimi bu emanet kaybetti benliğini. Pişmanım hem de çok. Affet.
Sabah ezanı çınladı kulağımda, durdum yine huzuruna. Bu ne arsızlık değil mi?
Dakikalarca ağladım. Uyudum. Sevinçle uyandım. Gördüğüm o rüya affedilişimin bir işaretimi yoksa. Ya da devam et, sabret. Işık sonunda elbet.
Urfa da balıklı gölde bu Süveyda. Gizli günah yüreğinde arsızca. Gidip bir subaşına dua ediyorum. Balıklar var içeride. Hz.İbrahim in hikâyesi canlanıyor zihnimde. Ateşli odunlar balık olmuşlar, kurtulmuş Hz.İbrahim.
Şükür olsun. Aynı merhameti nasip et bana.
Yine bir kayboluştaydı bu kadın. Bu kez Allah aşkı ve ona yakın olma arzusu. Kuran ı Kerim in mealini okudum, okudukça pişmanlığım kat kat arttı. Yanık etimin kokusu burnumda. Utanıyorum ya başkaları da duyarsa.
Sonra birgün bir vesile. Ah şu tehlikeli makine, nasıl kurtardın beni. Selam dedim bir amcaya. Baba sıcaklığında, kızım.
Anlattım anlattıkça ağladım. Yol gösterin dedim. Elini uzattı. Anlattı yine ağladım. Verdiği ayetler, dualar, öğütler.
Vicdan azabı, yangınlardan daha betermiş.
Nasılda ferahlattı içimi. Nasılda en umulmadık anda düze çıkardı beni. Teşekkür etsem az gelir. Bu dünyamı ve ahiretimi borçluyum ona. İkinci doğuşuma vesile bu güzel yürekli Allah dostu amca. Günlerce konuştum onunla. Ben anlattım o dinledi. Benimle birlikte kederlendi. Adıma ettiği dualar kulaklarıma geldi.
- hadi bir silkelen, hadi bir toparlan. Allah affedici yürekten inan.
Sonra küçük bir delilik hikâyesi. Kendini arayış ve buluş serüveni.
Peki sonra...
Anlatmalıyım belki...
--Tarih:20 Aralık 2008 Cumartesi 10:36:59
:RE:merhaba
Hayırlı günler hocam.
Bu sabah bir rüya gördüm ve aslında kendi zihnimde biraz yorumladım ama sizin yorumlarınıza da ihtiyacım var.
Benim okuttuğum, kardeşim yerine koyduğum, 20 yaşında bir delikanlı var. Yıllardır onun her türlü ihtiyacını karşılıyorum. O da beni mutlu etti. Şu anda üniversitede okuyor.
Dün akşam beni aradı, abla diyerek.
Biraz sohbet ettik. Dün bir arkadaşına gitmiş. Ev kalabalıkmış; bir kaç saat sohbet etmiş, diğer genç arkadaşlarıyla. Hepsi yeni tanıdığı kişilermiş.
Bu ziyareti ve insanları anlattı, bana.
Dedi ki;
-İnsanların tek derdi kızlar, erkekler ve iyi bir iş. Peki ya ahiret. Kimsenin ilgilendiği yok bunlarla. Çok kötü bir sohbetin, muhabbetin içinde buldum kendimi. Benim oturduğum ev diğer öğrenci evlerinden farklı biliyorsun abla ve daha huzurlu. Dün bunu bir kere daha anladım. Sohbetlere çok katılmadım ama huzursuz oldum, yinede. Balkonda yaklaşık 400 şişe bira vardı. Hepsini içmişler. Biraz anlatmak istedim onlara Müslümanlığı, dini ama aynı etkiyi bulamadım. Allah hidayet versin, affetsin. Dedi
Hocam bu genç benim kardeşim gibidir. Öyle efendi, öyle düzgün bir insan ki. Allah’ını kitabını bilen, ibadetlerini eksiksiz yapmaya çalışan ve düşüncesi gibi yaşayan biri. Elindekini arkadaşlarıyla bölüşen, çoğu zaman cebinde kuruş olmasa bile ihtiyacı olana veren bir genç. O benim canım kardeşim gibi.
Ama bu sabah bir rüya gördüm. Ailem ile yaşadığımız evdeymişiz. Eve iki genç kız ve bir erkek geliyor, misafir olarak. Hepsi genç. Bu kardeşim dediğim delikanlı da o evde. Misafir geldi diye onu arıyorum. Odanın kapısını açıyorum, bakıyorum namaz kılıyor. Secdede görüyorum onu. Ben kapıyı açınca, secdede başını kaldırmadan gözüyle bana bakıyor. Misafir geldi, diyorum. O namazına devam ediyor. Kapıyı kapatırken diyorum ki içimden, neden böyle kılıyor namazı, usulüne uygun değil diyorum. Kıbleyi sırtına almış, yani ters yöne doğru namaz kılıyordu. Ve tam hatırlamasam da rüyamda hissettiğim şu; diyorum ki, neden başörtü takmamış, sanki kıyafeti de uygun değil namaz kılmaya. Sonra mutfağa geçiyorum ama o bir an önce bitirsin namazını diye, telaştayım. Misafir geldi diye. Mutfakta siyah zeytin var. Bir kabın içinde, zeytini yıkıyorum. Güya bu delikanlıya verecekmişim, yesin diye. Kabın içindeki zeytinleri yıkadım ve lavoba tıkandı, bir anda. Gider borusuna dokundum, açılsın diye. Birden lavobanın altından, etrafından sular fışkırdı. Her yeri batırdım diye üzülüyorum ve biraz da çekiniyorum, rüyamda. Sonra fışkıran sular duruyor. Ve lavobanın deliğine bir bez ile pompalama yapıyorum. Delikteki kir ile birlikte su akıp gidiyor.
Hocam bu rüyanın hikmeti nedir, acaba. Sanırım bu delikanlının bir hali malum oldu bana. Ama hangi hali. Dün girdiği ortamdan hoşnut değildi. Acaba bu benim aracılığım ile ona bir uyarı mıydı, Allah tarafından.
Kızım safiye,
Hayırlı geceler. Önce şunu belirtmeliyim. Seninle gurur duydum. Bir öğrenci okutmak ne büyük bir erdem. Sana söylemedim ama senin içine girdiğin bataktan nasıl çıkıp, bana ulaştığını, hangi sevabının sonucu olduğunu şiddetle merak etmiş, yaptığın dualara vermiştim. Ama merakımda haklıymışım, duadan öte büyük bir hayır da yapmışsın. Bence bugünkü mutluluğunda o kardeşine yaptığın kutsal katkı var. Tabii ki dualarının da etkili olduğu muhakkak ama Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz ayeti mucibince, davranışlarımız, iyi düşüncelerimiz, iyiliği emredip kötülükten sakındırmalarımız olmasa güzel duaları yapmak için yol açılmaz. Allah kendisine yapılan samimi duaları, kulunu affetmek üzere kendisi ilham eder. Demek istediğim, bir insan dua edecek kadar hakk’a yaklaştıysa bilsin ki duayı yaptıran Allah kabul edecektir. O yüzden reddolunan dua yoktur. İhtiyaca göre yetersiz dua vardır. Kişinin istediği durum, çok dua etmeyi gerektirir ama kişi birkaç kez edince oluverecek sanır. İş öyle değil ki. Herşey ölçüyledir. Bir kere söylenince olacak var, bin kere söylenmesi gereken var.
Bunu şu şekilde anlatayım. Dua ederek Allah’ın izniyle beklediğimiz işi yapacak meleklerin yaratılmasına sebep oluruz. Onlar da işimizi görürler. Eğer işimiz, bir gramlık bir iş ise bir iki dua ile olur. Ya bin gram, bin kiloluk bir iş gördüreceksek, ona göre çok meleğin işe girişmesi için çok zikir gerekir. Teşbihle anlatmaya çalışıyorum. Denilir ki teşbihte hata olmaz, hatasız teşbih olmaz. Beni anladığını zannediyorum. Allah maksadımızı aşan yanılgılardan korusun, seni.
Bu nedenle köklü değişiklikler isteyenler, güzel tertiplenmiş dualarını, en az 21 gün düzenli yapmalılar. Hatta o işin çok güçlü tecellisini istiyorlarsa 41 gün okumalıdırlar. Bak sen düzenli duanın nasıl insanı kararsızlıklarından, alışkanlıklarından söküp kopardığını ve tam tersi istikamette tecellilerle sakıncalı hallerden çıkardığını yaşayarak gördün. Esra da öyle. Diğer arkadaşların da. Dua müminin silahıdır, demiş efendimiz. Ama bir atışta her av avlanmaz, değil mi?
Duanın ihtiyaca göre belli hareketlerle birlikte yapılması gerekir. Buna literatürde efal ilmi denir. Hangi duayı, hangi hareketle yapmamız gerektiğini bildiren ilim. Efal ilmi. Hani el açıp dua etmek. Duadan sonra yüzümüze sürmek gibi.
Mesela; yağmur duası yapılırken eller aşağıya, toprağa yöneltilir. Namazda tekbir kulakta, sol el sağ el ile bağlıdır. Namazın bütün kuralları, duanın kesin kabulü için olmazsa olmaz kurallardır. Tespih ille de sağ elle çekilir. Sol elle asla tespih çekilmez. Hatta tespihi, sağ elden sol ele vermek yasaktır. Aksine bulunduğu yerden sol el ile alıp, sağ ele aktarmak sonra duaya başlamak gerekir. Yürümek efal olduğundan, içinde Allah ismi celali olan ayet ve tertiplerin okunması yasaktır, yürürken asla okunmaz.
İnsan vücudu bütün evreni temsil eden bir ilahi kimyadır. Her organımız bir şeyi temsil eder. Sağımız Allah’ın cemal sıfatlarını, sol yanımız celal sıfatlarını temsil eder. Sol elle yiyen ateş yer. İleride mutlaka negatiflerle karşılaşır. Bunu çok iyi, en iyi bilen peygamberimiz, sol el ile yemek yemeyi, yazı yazmayı menetmiştir. Dışarı çıkarken besmele çekin, önce sağ ayağınızla yürümeye başlayın demiştir. Tuvalete ve hamama sol ayakla girin, sağ ayakla çıkın buyurmuş, camiye girerken sağla girin solla çıkın demiştir. Benzer çok ayrıntı var. Bukadarı şimdilik yeter.
Buradan nereye varmak istiyorum. Duanın hareketle, fiille desteklenmesi gerekir. Derler ki kim ne dua ederse etsin, kabulü için gerekli şeylerin dışında küçükte olsa biraz sadaka versin. Cömertliğini fiilen ortaya koysun ki, Allah için, o da dua edene cömert davransın. Allah’ın merhamet sıfatlarını tahrik etmeli, yani. Senin o kardeşine yaptığın güzellik, kurtuluşunun sebebidir.
Rüyalarına gelince. O delikanlı, gittiği evden kötü etkilenmiş. Huyunda değişikliğe sebep olacak kadar kötü etkilenmiş. Öyledir, yetersiz suyla büyük pislikler temizlenemediği gibi, su kirlenir. Çok azı etkiler. O gurubu etkileyeyim derken kendisi kirlenmiş. Söyle ona
‘’ Estağfirullah, esteğfirullah, estağfirullah, el azimün el kerim… Subhanallahü ve bi hamdihi, subhanallahül azıym esteğfirullh.’’
Tespihini her namazdan sonra dokuz defa okuyarak en az 21 gün geçirsin. Sen de onun için bu tespihi yap. Çünkü onun hareketlerindeki değişiklikten sen de etkileneceksin. Umarım hayırla sonuçlanır.
O,oğlumun şikâyeti çağın sorunu. Önümüzdeki yıllarda değişecek.
Gözlerinden öpüyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.