- 543 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRK UYANIRSA
KAYNAKTAN DERYAYA
LEBİDERYA
TÜRK UYANIRSA....
Bir muhterem çıktı
"Kubbeden miğfer, minarede süngü" kuşandı...
"Bu böyle olmaz" diyenler oldu... Hukuku baştan başa taradılar. Bu sözlerde "Suç" aradılar. Kimbilir? Belki de aranan "Suç" değildi.
Belki de yeni bir mazlum aaranıyordu.
Bu millet tarih boyu hep mazlumun yanında olmuştu.
Bu gerçeği iyi bilenler. "Mazlum" bulacaklardı elbet. "Bir cümle için de ceza mı olurmuş" diye fısıltı gazetesi yayılacaktı. En büyük traja sahip gazete böylece "Bir mazluma" çalışacaktı.
Bu olaydan önce "Mürşidi Kamil (!)" "Mazlum" durumuna düşmüş "Hak ve eşitliği" tavan yaptığı yere suyun ötesine gitmişti.
Suyun ötesindekiler "Müslümanlar" çok seviyor olmalı ki; Mürşid-i Kamil (!) oraya gitti.
"Mazlum 2" bir yere gitmedi. Yüreği vatana hizmet aşkı ile yanıyordu (!). Bunun için ceza aldı. Yattı, çıktı. O istirahat halinde iken; suyun ötesinde olan "En Büyük Zat (!) boş durmadı. Mazlum 2 için projeler hazırladı.
Nihayet "Mazlum 2" mahpushaneden çıkınca suyun ötesine "Mazlum 1" ve mazlum 1’e müslüman olduğu için sahip çıkanları ziyarete gitti.
Nihayet İstanbul’da; Türkiye’nin yedi yıldızlı otel sahibi olarak bilinen Arapgir"li bir işadamının otelinde bir araya gelen memleketimizin yeni hizmet birliği; toplantılarında "Siyasete girme" kararı aldılar.
Kasımpaşa’dan ampul buldular. Parti kuruldu.
Mazlum 2 biteviye gayretkeşliği ile göz doldurdu.
Fenerler, lambalar, sırlar alemi, altıncı his dernek ve birlikleri hep bir gayret ettiler. Nihayet "vatana hizmet edenleri" başa getirdiler.
Emeği geçenlere müteşekkiriz.
İlk icraat "Van Gölü içinde bulunan "Ermeni Kilisesi" açıldı. Üç ibadethanin kapısı aynı avluya açıldı.
Hazreti Hamza’nın Makam-ı Kebir’i aşkına can verenlere "Kelle", Mehmetçiğe ve vatana kastedeenlere "Sayın" denildi.
İzmir İkiçeşmelik’de bulunan ve Yunan’lılar İzmir’ e çıkarma yaptıklarında silah deposu olarak kullanılandıları ve bu silahlarla "Türk kanı" döktüleri "Agora" restore edildi.
İzmir Kesre Özdere arasında bulunan ve Yunan mitolojik çağdan kalma olan "Fal bilim merrkezi" restore edildi.
Askerlik yapmamış olan iki güzide evlattan birine; bir iki ufak tefek gemiler alındı.
Dinlerarası diyaloglar kuruldu.
"Ben Muhammd’i (S.A.V.) peygamber, Kur’an-ı kitap kabul etmiyorum" diyen papa (lar) ülkemize geldiğinde; havalanında karşılandı.
"Domuz besiciliği teşvik kararnamesi" çıkartıldı. Domuz etine "Türk Gıda Kodeksine Uygunluk Belgesi" verildi.
Bu arada "Sayın" lar de "Kelle" almaya devam ediyordu. En zon "Mazlum 2" dayanamdı. "Yan gelip yatmasınlar" dedi.
İstanbul’da işçi dövüldü... Erzurum’da çitfçi kovuldu.
Garibimin birisinin de anası ağlamasın diye "Ananı da al götür" denildi.
İzler karışmış, gzöler uykudan kırışmış, dinler papanın gölgesinde buluşmuştu....
Ne güzel ama... Derin bir uyku....
Almanya’da derdini anlatmaya çaalışan bir gurbetçiye "Şu şovmen adam ne diyor hele bakın" denildi, haziriciye nazırına..
Fakat suyun ötesindekiler; hemen yanıbaşımızda "Müslüman kanı içmeye başladılar" buna ses eden oldu mu? Ben bilmiyorum. Bilen varsa üç adım öne çıksın...
Müslüman Mürşid-i Kamil’i muhafaza edip korumaya alan suyun öte yanındakiler..... Ynaıbaşımızda "Müslüman kani" içmeye başladılar....
Sadece Tumçbilek’de 80 ton yani günlük 240 ton kömür "Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu" depolarına yollandı.
Tabiki kömür fabrikası hayrına yaptı bu işi. Olsun böyle zamanlarda olacak hayır işleri. Fener patladı uzaklardan bir yerden. Ama ampul olduğu için fenerin patlaması etkilemedi bizleri.
Yola devam denerek hizmete devam edildi....
Sonunda her insanında bir sabır noktası olduğu gibi adam en sonunda; eline bir "Tevrat" aldı.. Kimmi? "Kubbelerden miğfer, minareden süngü" kuşananlar...
"Öldürmeyeceksin" dedi...
De...
Dinleyen olmadı...
Çünkü bebek kanı içenler "Suyun ötesindekilerden başka" kimsenin sesini duymuyordu...
Bundan evel cesaret ödülleri de almış... Olsun onlar da gerekli...
Nihayet "Siz öldürmeyi bilirsiniz" diye gürledi....
İyi de etti de;
De’sine bakalım...
Bu millet ne güzel uyuyordu... Magazinle, futbolla arada uynaıp tekrar uyuyordu...
Roberto Karlos’la ile Cenıfır Lopez’le.... Mehmet Akif’leri... Nene Hatun’ları sollamıştı...
Şehitlere "Kelle" sözünü duyan bile olmamıştı. Türk kanı içenlere "sayın" denmesi ile fazla alakadar olan olmamıştı...
İyi bir çıkış oldu da...
Ya bu millet dün benim ecdadım kimmiş? Deyip de;
Oğuz Kağan’ı, Bilge Kağan’ı, Dede Korkut’u, demir dağı eritip Ernegekon’dan çıkan demirciyi, Altay Dağlarını; Tanrı dağlarını, Hazreti Muhammd’i (S.A.V.), Hazreti Hatice’yi, Hazreti Aişe’yi, Hazreti Ebibekir’’i (K.S), Hazreti Ömer’i (R.A), Hareti Ali’yi (K.V.), Hazreti Ömer Hızfı, Ebu Hanife’yi, Buhari’yi, Saltuk Buğra’yı, Gündüz Alp’i, Ertuğrul’u, Hayme Ana’yı, Şeyh Edebali’yi, Osman Bey’i, Hazreti Fatih’i, Hazreti yavuz’u, Mevlana’yı, Hacı Bektaş’ı, Yunus’u, Hacı Bayram Veli’yi, Abdulkadir’i Geylani’yi, Sütçü İmam’ı, Somuncu Baba’yı, Mimar Sinan’ı, İbni Sina’yı, Kuşçu Ali’yi, Piri Reis’i, Barbaros’u, Sokullu Mehmet Paşa’yı, Aduldamit Hazretlerini, Şeyh Şamil’i, Nene Hatun’u, Şahin Bey’i, Cevat Rıfat Atilhan’ı, Cevat Çobanlı’yı, Mustafa Kemal’i, Mehmet Akif’i, Yakup Kadri’yi, Ziya Gökalp’i, Niyazi Yılıdırım’ı, Atsız Ata’yı, Mehmet Emin Yurdakul’u, Mustafa Necati’yi, Hayati Vasfi’yi, Agah Gamuhluoğlu’nu, Galip Erdem’i, Osman Yüksel’i, Necip Fazıl’ı, Ahmet Kabaklı’yı, Erol Güngör’ü......
Merak edip de bunlar kim?
Acaba ne başarmışlar ki;
Tarihteki Kahraman Türk olmuşlar?
Diye bir araştırıp da;
Öze dönüş başlarsa;
Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur... Gerçeğini bir farkederlerse... Bir uyanırlarsa....
Yaaaaa...
Hiç bunları hesaplayan var mı?
Bu millet ne güzel uymuştu...
Şimdi "İşte Türk Gibi Bir Duruş" hele bir de tarihteki TÜRK’’E bakayım....
Diyerek ...
Uyanırsa....
O zaman ne mi olur...
Türk uyanınca ne olacağını dünya biliyor.. Türk şimdilik uyuduğu için farkında değil....
Allah yar ve yardımcınız olsun....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.