EVLİLİK
6.şubat.2009
Evliliği emeklisini bekleyen bir çalışan gibi sürdürmekten ne zaman vaz geçeceksin? Beraberlik adına yaptığın her şeyi sana verilmiş bir görev gibi yerine getirmekten bıkmadın mı? Mutlu olmak ve mutlu etmek için ne zaman ciddi bir çaba sarf edeceksin? Diye düşünü yordu adam eşi hakkında.
Kendisini mutsuz hissediyordu. Eşinin onu hiç sevmediğini düşünüyordu. Yıllardır hep suçlanmaktan, eşi ve ailesi için yaptıklarının takdir edilmemesinden şikâyetçiydi. Bu durumun suçunun birazda kendi davranışlarından kaynaklana bileceğini kabul ediyordu ama o kadarda duyarsız ve anlayışsız biri olmadığını düşünüyordu.
Bazen bütün evlilikler aşağı yukarı böyledir diyordu. Beklide evlilik karısının algıladığını düşündüğü gibi bir görevdi. Kendisine biçilen bu rolün hakkını vermek için öyle insanüstü bir çaba göstermesi gerekmiyordu. Sadece sıradan bir performans göstermesi yeterli olabilirdi. Aslında evlendiği için hiç pişman değildi. Hayat çokta çekilmez ve kötü değildi. Belki diyordu beklentilerim çok fazla, o yüzden bu kadar mutsuz hissediyorum. Eşinden ayrı kaldığı zamanlar onu özlüyordu ve hatta onu seviyordu. Bazen kendini hanımının yerine koymaya çalışıyordu ama bunu asla beceremeyeceğini biliyordu. Daha fazla direnme diyordu kendi kendine, kabullen bu durumu. O zaman belki daha mutlu olmaya bilirsin ama daha az mutsuz olursun diye düşünüyordu.
Yirmi beş yıl böyle geçmemiş miydi? Daha geride ne kadar zamanları kalmıştı? Belki diyordu ben aşırı duygusal biriyim. Gülümsemeye çalıştı, birazda becerdi bunu. Hayat budur herhalde dedi. Bu değilse bile benimki bu. Olsun yalnız kalmaktan iyidir….
Hasan Sıtkı TUZKÖYLÜ