Aramıza Girme
(Âşıkın Hâlleri...)
Muhib birgün fena şekilde rahatsızlanmıştır. Kalbi, Cânân`ın aşkı sebebi ile ağır bir hastalığa yakalanmış. Ve günler geçtikçe hastalık şiddetini iyiden iyiye artırmıştır. Muhib bu hastalığa sabretmesine sabretmiş ama iş artık öyle bir raddeye dayanmış ki, daha fazla dayanamayarak feryadlar içinde Cânân`ın evine doğru koşmaya başlamış. Evin önüne geldiğinde:
- Cânân... Cânân... Tahammülüm kalmadı. Bu hastalığımın şifası ancak sendedir. Sabırım tükendi, bana şifa ver, diye inlemiş. Muhib’i işiten Cânân balkona çıkmaya bile tenezzül etmeyerek, evinin penceresini açmış ve oradan seslenmiş:
- Ey Muhib! Var git evine. Evet doğru şifası bendedir. Ama bu şifayı sana verecek kadar aklımı kaybetmedim. Çünkü ben bir âşığım. Hem senin kalb ile ne gibi bir münasebetin olabilir. O bizimdir, biz de onunuz. Aramıza girme. Başına gelen şu musibete de sabret.
Ankara, Mayıs 2007