- 625 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KIŞ SIKINTISI
Yerkürede bulunduğum yer güneşten uzaklaştıkça hava da kararmaya başlıyor. Güneş annemiz başka yerleri uyandırırken buraları da uykuya yatırıyor. Belki de bu yüzden ilk kez gri bir tül gibi üzerimize örtülmeye başlayan akşamı, bir cibinliğe benzetmeye çalışıyorum.
Her yer kar.
Biraz sonra gecenin karanlığıyla dağların beyazlığı birbirine karışacak ve koyu grilik her yere yayılacak.
Bulutlar dağların başındaki karlarla buluşarak derin bir sis oluşturmuş. Garip bir his ama bu beni ürpertmeye yetiyor.
Hayal gücümü biraz başıboş bıraksam ve karşı dağın belinde inatla kendini gösteren çam ağaçları olmasa, kendimden Klimanjaro’nun tepelerinde buz çiçekleri arayan yalnız bir adam yaratabilirim.
Alpler’de kaybolmuş bir avcı da olabilirim, Everst’te kar fırtınasına direnen bir dağcı da!..
Bu bana kalmış bir şey artık!
Seçeneklere bakar mısınız?
Nerede olursam olayım hep yalnızlık var.
İçimi için için kemiren bir hayvan var sanki göğsümün tam ortasında.
Belki de bu bendeki kış sıkıntısı.
Yoksa dün gecenin sarhoş cümlelerinden kalan artıklar mı bunlar!
Öfke, burukluk ve uzaklık ne zaman bende buluşsa istemediğim bir piç doğuyor benden.
Öylesi anlarda kırıcı ve sıkıcı kelimeleri bulmakta; acıtıcı ve yakıcı tümcelere serpiştirerek kullanmakta benim üstüme kimse yok!
Bu kötü hünerim beni de parçalamakta.
İki sözcüğü yalvar yakar bir araya getirerek bir şeyler yazmaya çalışan; en sert kelimeleri bile eğip bükerek onlardan güzel cümleler kurmaya çalışan biri, nasıl oluyor da birden her kelimesini bir taş gibi ağzındaki sapana koyarak fırlatıyor!
Yoksa herkesin göğsündekini bir kaya mı sanıyorum; bu yüzden mi o kayada ses getirmesi için taşlaştırıyorum sözcükleri!..
Bilemiyorum!
Off!..
Bir ekrana bakmak ve klavyede dolaşan parmaklarımın çıkardığı nazik sesler de beni çıldırtıyor.
Belki de kapatıp kaldırdığım daktiloya yeniden dönmeliyim. Onun tuşlarının çıkardığı ses beni her zaman mutlu etmiştir. Beyaz kâğıda uğrayan her harfin bıraktığı ses bir başka oluyor doğrusu! Hele şaryonun yatağında yürümesi; o yürürken onu izlemesi ayrı bir zevk!
Hava karardı.
“Ekmek, şarap ve sen!”
Keşke gelsen!
Be adam!
Boş ver saçmalamayı.
Anla işte, bu sendeki kış sıkıntısı.
Ö.N
YORUMLAR
''Öfke, burukluk ve uzaklık ne zaman bende buluşsa istemediğim bir piç doğuyor benden.
Öylesi anlarda kırıcı ve sıkıcı kelimeleri bulmakta; acıtıcı ve yakıcı tümcelere serpiştirerek kullanmakta benim üstüme kimse yok!
Bu kötü hünerim beni de parçalamakta.''
Sakin olun Ömer bey...Geçecektir elbet kış sıkıntısı da....