- 804 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
hırsız,ayakkabı,hayat
hırsız,ayakkabı,hayat
--------------------------------------------------------------------------------
kapısının anahtar aralığından olup biteni izlemeye çalışıyordu.Cesareti yoktu,müdahale edemezdi yaşananlara,çok korkmuştu.Kalp çarpıntılarının sesi kulağında çınlıyordu adeta,elleriyle kalbine bastırdı sıkı sıkı tuttu,çünkü kalbinin sesini dışardakilerde duyabilir, onada zarar verebilirlerdi.düşüncelerin esiriydi şu an
ama bir yandan da düşünmek istemiyordu,çünkü düşünmek onun konsantrasyonunu bozuyordu.Şu an izlediği bir olay vardı ve ona konsantre olmalıydı,rolüne konsantre olan oyuncu misali
bir an bir gölgenin kapıya yaklaştığını hissetti,yoksa seyirci rolünden çıkıp oyunun içine mi girecekti,belkide başrol oyuncusu olarak
bir an irkildi,olağanca sessizliğiyle hazırol vaziyetini aldı.bir iki kapı gıcırtısı ve delicesine atan bir kalp odaya hakimdi şu an
kapının kolunu bir el tuttu.gerçi daha sesi gelmedi fakat görüntü kayboldu
günlük güneşlik hava geceye hapsoldu.sanki sinemadaki filmin bitmesi gibi yada bir annenin ufak kızına yada oğluna hadi artık uyu diyip ışıklarını kapatması gibi
işte sesde gelmeye başladı.müthiş bir çeviklikle kapının arkasına geçti,olağanca sessizliğini koruyarak
ağzını kapattı,elleriyle iyice örttü üstünü dudaklarının,tek bir nefes bile çıkmamalıydı boşuna,belki son nefesleriydi,idareli kullanmalıydı...
yırtık bir ayakkabı gördü önce,çöpe atılacak kadar eski
düşündü benim ayakkabılarım yeni ve en pahalısından ...
sonra diğer ayak,gövde ve baş, işte insan tamamlanmıştı.elinde bir fener vardı gövdenin,karanlıktan korktuğu için aslında sevinmişti.karanlık onun ebedi düşmanı gibiydi.belki onun sonunu getirecek kişi yani katili ise şu an en gerekli kişi...
Allah kahretsin uyuşan ayağına hakim olamadı,sessizliği delip geçti bir ses
ve gövde ona doğru dönmeye başladı.o an düşündü,hayatından geçenleri düşündü ,sonra hak verdi,hayatım bir anda bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti diyenlere...
sus işareti yaptı gövde,sakın ses çıkarma dedi
zaten konuşacak hali yoktu,kelimelerin hepsi sanki bir hapishaneye tıkılmış ve müebbet hapse mahkum olmuşlardı...
kapıyı kapattı gövde ve ışığı açtı
üstünde yırtık bir kazak vardı,sert bakışlıydı,kaşları her daim çatıktı.acaba hiç gülmüşmüdür diye düşündü
ama onun aslında aklına takılan yırtık kazak ve delik ayakkabıydı,kendi hayatlarına hiç benzemiyordu...
gövde
- sana zarar vermeyeceğim dedi.sakın bağırayım deme,ben burdan çıkıp gideceğim ve sende beni unutacaksın tamam mı dedi
cevap verecek hali yoktu,zaten bütün kelimelerde hapisteydi.başını salladı sadece,titrek bakışlarıyla...
gövde dediğini yaptı,yavaş adımlarla dışarı çıktı,arkadaşlarıyla konuşup evden çıkmaya başladılar,ama kapıyı açık unutmuştu gövde
artık izleyiciden çok oyunun içindeydi yada artık kapı aralığından seyretmeyecekti bu filmi
şimdi herşey daha netti,korku içindeki annesini gördü ilkönce,duvara sinmiş cenin halini almış annesini,o kudretli otoriter anne ne hale gelmişti.Yanına gitmek istedi ama gövdeler telaşlanıp ona birşey yapabilirlerdi.sakinliğini korumalıydı.zaten gövdelerde çıkıp gitmek üzereydiler
evet tamam işte biri gitti,onunda delik bir ayakkabısı vardı aynı diğerinin gibi
evet işte 2.side gitti,onunda delik bir ayakkabısı vardı aynı 1.si gibi
evet işte sonuncusuda gitti,onunda delik bir ayakkabısı vardı,aynı 2.si gibi
o geceden hatırladığı buydu hale nin
üç çift delik ayakkabı...
hangi hayatta yaşıyordu,insanlar arası bu farklılıkların sebebi ne?
ben neden yeni ayakkabılar giyerken,neden onlar delik ayakkabılara mahkumlar,ben sımsıcak odamda uyurken,onlar gecenin bu soğuğunda başkasının,benim sımsıcak evimde ne aramaktalar
düşünüyordu hale,bu soruların bir cevabı olmalıydı
zaten soru varsa ortada,cevaplar bulunurdu her zaman,bunu babası söylemişti ona...
başlığında hayat kelimesi bulunan bütün kitapları açmaya başladı
bu hayat neydi,öğrenmeliydi bir şekilde
yok hayır bu kitaplarda çözülecek bir mesele değil annesine sormalıydı
-anne hayat nedir?
- nerden çıktı kızım şimdi bu soru
hale nin annesi necla hanım,otoriter evine ve çevresine hakim bir bayandı.otoriter olmasından olacak ki çocuğu hariç kimseye güldüğünü yada şefkat gösterdiğini gören olmamıştır,kocasıda dahil
necla hanım fizik olarak da güzel bir bayandı.omuzlarına gelen saçları vardı.gözleri renkliydi,bakımlıydı...
-nerden çıktığının ne önemi var,ben sadece soruma cevap istiyorum
-kimin hayatı hale?
-senin,benim,bizim,onun,bunun,şunun herkesin farklı bir hayatımı var anne,hiçbir ortak noktamız yok mu?
-var olmaz olur mu,ama benim işim başımdan aşkın sonra konuşalım
çare yoktu kitaplardan başka
önüne ilk gelen kitabı karıştırdı.ilk sayfasında şöyle yazıyordu.hayatta en önemli şeyler, zaman,mekan ve olaydır.eğer bunlarda doğru tecihlerde bulunabilirsek
belki kazandığımız şeyler,kaybettiklerimizden daha fazla olabilir
birde dipnot yazmıştı yazar
hayatta sahip olamadığın hiçbirşeyi kaybedemezsin
bir başka kitabi daha açtı hale,onun ilk sayfasında ise şöyle diyordu
hayatta herkes için ama herkes için aşağı yukarı aynı şeyler yazılır
mesele bu yazılan senoryoda noktalama işaretlerini değiştirmektir
virgülleri oynatabilmektir,bir kelime kaydırabilmektir
oku baban gibi,eşşek olma
oku,baban gibi eşşek olma misali...
ve her değişik kitapta farklı hayat yorumları
hale düşündü ve anladı,tariflere sıkıştırılan birşey hayat olamaz
çünkü hayat süreklidir ve değişkendir...
bir hırsızlık vakası,kimbilir düşünmesi engellenecek,otomatiğe bağlanacak bir hayatı,sorgulanabilir bir hayata kavuşturdu
hale son açtığı kitabin başında uykuya dalmıştı...
YORUMLAR
kapıyı kapattı gövde ve ışığı açtı
üstünde yırtık bir kazak vardı,sert bakışlıydı,kaşları her daim çatıktı.acaba hiç gülmüşmüdür diye düşündü
ama onun aslında aklına takılan yırtık kazak ve delik ayakkabıydı,kendi hayatlarına hiç benzemiyordu...
''''acaba hiç gülmüş müdür''' cümlen bazılarına '''' o şartlarda nasıl böyle düşünebilinir abartmış ''' gelebilir..
Olayları zaten birebir hepimiz yaşıyoruz..
Önemli olan olaylarda ki iç dünyamız ne diyor.
İşte öykülerden beklediğim bu benim..
Hayatlarda ki farka gelince... Yaşadığımız sistemin bize dayattığından başka bir şey değildir.
Acı olan bunun kader diye yutturulması ve bizimde sorgulamadan kabullenmiş olmamızdır.
Öykündeki Hayatlar arasındaki farklılıkları sosyal konumuna göre bakmayı bilirsen daha kolay ve gerçekçi çözersin..
Arslan Tuğrul ÖZER