- 769 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
EY ULU ÇINAR!..
Ali amca tek katlı evinin küçük penceresinden gözlerini çok uzaklara daldığını belli eden derin bakışlarla sokağının tam ortasında, asırlara meydan okuyan ulu çınara hüzünle bakıyordu. Belli ki çok yakında bir hiç uğruna insanoğlunun tükenmez hırslarına yenik düşecek kesilecekti..
Ali amca,yarım asırı çok gerilerde bırakmış, neredeyse doksan yaşına basacak olan yaşlı,yıpranmış vücuduyla fakat,zihni hala dipdiri olan, mahallenin çok sevilen, sayılan, bilgin bir amcasıydı. onu tanıyan,derdi olan herkes ondan bilgi alır, onun yaşadığı tarihlerde ki meşakkatli savaş zamanlarını, yoksulluklarını, yılmadan mücadelelerini dinleyerek hüzünlenirler, bundan kimisi ders alır, kimisi de; amaan.. banane der umursamazdı.
’ Hava çok sıcak, yazın tam ortası..Bir yaprak dahi oynamazken sokağın ortasında ki yaşlı çınar inatla serinliğini karşılık beklemeksizin sunmaya devam ediyor..
Ağacın çevresi geniş bir meydan. Altında birkaç sandalye ve masa etrafında sokak sakinleri serinliğin tadını çıkararak mutlu bir çehreyle birbirleriyle heyecanlı sohbetlerini sürdürmekteler. belli ki sokaklarının daha da aktif olup ticari amaçta, gelir elde edip kazançlarını arttırmak için söyleşmekteler.
Küçük yaramaz Ahmet yeni alınan bisikletini sürerek hemen yaşlı çınarın altına getirip dayıyor. Bu ağacı öyle çok seviyor ki hemen hemen tüm gününü bu ağaçla evin arasında geçiriyor..
Bisikleti çok özel..İki yıldır babasına yalvara yakara sonunda aldırıyor. Sürebileceği tek alan, bu çınarın çevresi ve gölgesi..Komşularının çocuklarıyla hergün burada yarış eder,akşam olduğunda üstü başı toz pislik içinde evine döndüğünde annesi;
-Oğlum bu ne halin! Bıktım artık seni temizlemekten!..
Ahmet başı öne eğik, elinde bisikleti,süklüm püklüm;
-Anneciğim, koca çınarın altında arkadaşlarımla oynuyordum, bisikletimden düşünce böyle oldum..
-Sizin bu ağacınızdan bıktım artık! Belediyeye şikayet edip kestirteceğim! Nedir bu çektiğimiz! çocuklar onun etrafında, büyükler onun altında, düğünler bayramlar onun çevresinde, yeter artık!..Biraz huzur, biraz sessizlik istiyorum,bu ne yaa!..
Ayşe hanım çok sinirli, evinin kalabalığından fazlasıyla yorulmuş, seslere karşı aşırı hassas birisidir. Çalışma hayatı aşırı gürültülü ortamda geçmiş emekli bir evhanımıdır. bu sebepten artık hiçbir sesi kaldıramaz asabi biri olmuştur. Bu nedenle de dayanma gücü kalmamıştır. Tabi ki küçük Ahmet’e verdiği tepki de sadece bu nedenledir.
Ertesi gün hiçbir işe bakmadan başkanı bulur.Belli ki sinirinden sabaha kadar hiç uyumamıştır..
-Sayın başkanım, bir şikayette bulunmak istiyorum!?..
-Buyrun sizi dinliyorum hanımefendi..
-Başkanım bizler çınar sokakta oturmaktayız.( elinde birkaç imza dilekçesini göstererek..) sokağımızın ortasında çok eski bir çınar var. Gelene gidene durak, eğlencelere merkez, çocukların sokak gürültülerine mesken.. Artık kaldıramıyoruz! Biraz sessizlik huzur istiyoruz, bu ağacı lütfen kestirin!..
Belediye başkanı zaten böyle bir talebi beklemektedir. Birden gözleri parlayarak:
-Doğru söylüyorsunuz Ayşe Hanım. Zaten biz de bir şikayetin gelip sebep olmasını diliyorduk çünkü; o büyük çınarı kesip, geniş meydana sahip olan Çınar Sokak’ta büyük bir iş merkezi inşa edip, birçok esnaf ve işletmecinin bir arada ve kapalı alanda toplu ticaret yapmasını diliyorduk. Öyleyse hemen işlemlere başlayıp faaliyetlerimizi sürdürelim. Size çok teşekkür ederiz Ayşe Hanım, sizin gibi duyarlılar sayesinde ilimiz güzelleşip zenginleşecek..
Ayşe Hanım oradan ayrılırken mutlu bir tebessümle başkanla konuştuklarını yeniden hafızasından geçiriyor. Dileği gerçekleştiğinden öyle mutlu ki, içinden haykırıyor:
-Artık sessizliğe kavuşacağız, kapalı bir iş merkezi oluyor’!.. Derken birden duraklıyor!?..
-Olamaaaz! Ben ne yaptım!..
İş işten geçmiştir artık. Asırlara meydan okuyan, sokak halkının mutluluğuna mutluluk katan, gölgesinde nice yoldan geçenleri serinletip, yağmurlarda bir sığınak olan, çocuklara gülücükleri eksik ettirmeyen o ulu çınar, bir anlık hırs uğruna yokedilecekti!.. Hem de; aynı sokakta kimbilir nice zamanlar yol yorgunluğunu üstünden atmak için, hızla çınara koşup, gövdesine sırtını dayayarak dinlenen ve bir süreleğine de olsa serinleyen vefasız Ayşe Hanım sayesinde yokedilecekti!..
Olay hemen sokak sakinlerine intikal etti. Hepsi hüzünlü, hepsi perişandı. Öyle öfkelenmişlerdi ki. Ayşe hanım değil sokağa, pencereye dahi çıkamaz olmuştu..
Ali amca üzgün, gözleri dolu dolu..Yine küçük penceresinden tam karşısında bulunan ulu çınara bakıyor düşünüyor:
-Ey sevgili dostum ulu çınar..Seninle çok şeyler paylaştık. Çok savaşlar gördük. Ne sen yıkıldın, ne de ben bu evden çıktım. Birbirimize hep gülümserdik. Nice zamanlar oldu ki, dev gövden ve gölgelerinde beni ölümlerden kurtardın..Oysa ben şu an elim kolum bağlı, sana vefa borcumu dahi ödemekten acizim. Senin gibi ben de çok yaşlandım. Senin değil gölgene gelmek, sadece uzaktan bakmakla yetiniyorum. Öyle yorgun, öyle güçsüzüm ki..
Ali amcanın gözlerinde ki yaşlar artık durmak bilmiyordu. Öyle kahırlanmıştı ki.. Tam o sırada korkunç gürültüler sokağı çınlattı..
-O da ne?..Olamaz!..
Belediyenin birkaç işçisi yıkım amacıyla, ellerinde ağaç kesim aletleriyle ve dev motorlarıyla ulu çınarın etrafını sarmışlar. Motor sesleri sokak halkının gürültülerine karışmış. Hiç beklemeden başladılar kesmsye..
Ulu çınar son birkez, sanki Ali amcaya kendi diliyle birşeyler fısıldıyor. Gövdesi yaşlı, yaprakları hışırtılar içinde hıçkırırken birkez daha ve son kez, büyük bir rüzgârla çevresinde ki kalabalığı serinletip dev gövdesi Ali amcaya yan yatarak hızla yıkılıyor ve der gibi;
-Elveda Ali Amca, ben bu dünyadan göç ettim. Belki benden sonra sokak halkım daha mutlu olur, yeni nesil maddenin kölesi olarak kimbilir, daha nice yaşar, sizleri hep sevdim dostlarım, hoşçakalın, mutlu olun...
O esnada yıkılan çınarın karşısında ki evden kulakları tırmalayan acı bir çığlık sesi yükselir..Bu ses Ayşe Hanım’ın sesidir;
-Koşuuun! Yetişiiin! Ali Amcamız öldüüü!..
Herkesin aklından aynı cevap geçer;
-Asırlara meydan okuyan ULU ÇINAR’IN acısına, asırlık Ali Amca’nın yaşlı kalbi daha fazla dayanamadı..Üstelik ilk onu gören Ayşe Hanım oldu!?..
Artık mutlu musun Ayşe Hanım!?...