Yitiriliş
Dışarı çıktığımda hava henüz kararmıştı.Soğuk gittikçe etkisini arttırıyordu.Adımlarımı hızlandırıp,kendimi yalnızlığın eşliğinde gideceğim yerin uzun ve sessiz yollarına vurdum.Amacıma ulaştığımda ruhumu derin bir huzur kapladı.Kapıyı çaldım. Son bir umutla...İçeride hiç bir yaşam belirtisi yoktu.Biraz daha bekledikten sonra içimdeki umut yerini hayal kırıklığına bıraktı.
Günlerdir uyuyamıyordum.Gözlerim yorgunluğumun ağır yükünü taşımakta zorlanıyordu.Yürümye devem ettim.Uzakta belli belirsiz bir telefon kulübesi farkettiğimde,yağmur ıssız sokaklara şarkı söylemeye başlamıştı.Telefon kulübesinin dar kabinine girip,kapıyı yavaşça kapattım.Numaraları çevirdim ve beklemeye başladım.Karşı taraf yitirilişin hezimetine aldırmamış bir ses tonuyla ’’ Alo ’’ dedi.
Merhaba sonum.Bu seninle son konuşmamız.Sakın sana geri dön diya yalvaracağımı sanma;çünkü sensizlikle oluşan yaralarıma senin bile çare olamayacağını anladım.Ruhum ağır bir yenilgi alarak,esir düştü.Şimdi yalnızlığın siyah zindanlarında çürümeye mahkum.Kalbim bir zamanlar sıcak ve güneşli okyanuslarda yüzerken,görünmez kesinlikteki fırtınanın sinsi sessizliğe aldanıp. farkedemedi gelişini.Ayrılık dalgaları tarafından ezildi,boğuldu...Paramparçayım şu günler.Hatırlıyor musun? Bir zamanlar el ele tutuşup,güneşin doğuşunu seyrettiğimiz balkonumuzda şimdi siyah kuzgunlar var.İçim acıyor sonum.Yokluğun varlığının bağımlılığını dindirmiyor.Sen krizlerine giriyorum.Dayanamıyorum artık.Uzaklara ulaşmanın sevincini tatmaya çok az kaldı.Sakın kurtuldum diya sevinme;çünkü bu günden sonra ki her günün beni anarak geçireceksin.Pişmanlıktan kavrulup,vicdanından kaçacaksın.Hoşçakal sonum.Sensizlikten sonsuzluğa gidiyorum.Sana geride tek bir şey bırakıyorum.Ebediyetimin azgın nefretini...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.