- 1658 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Nazlıma Mektup
NAZLIMA MEKTUP!...
Edalım, Nazlım, Sevdalım, Al Benim!
Çok Kıymetli can dostum, Kan kırmızım, Can kırmızım!..
Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyor muydun? Doğrusunu istersen bunu ben de bilmiyordum. Bir an senden ayrılınca dünyam başıma yıkıldı sanki!... Gözlerim karardı, başım döndü, midem bulandı, bir hal oldu bana! Anladım ki, ben sensiz yaşayamam! Sen benim can damarımsın!. Özüme öz, canıma can katmışsın! Meğer bu canı ben sana adamışım!
Kıymatlım, Edalım, Sevdalım! Seninle ilk tanıştığımız günleri hatırlıyor musun? Hani bu sevda Malazgirt’te başlamıştı. Sultan Alparslan Han atına binmiş sevdiği Anadolu’ya adım atarken güzel bir nutuk çekmişti askerlerine... Günlerden mübarek gün cumaydı!.."Ben şehit olursam beyaz elbisemle defnedersiniz!" demişti. Bu sözleri duyan kahraman askerlerimiz kurşun gibi dalıvermişti düşman saflarına!...
Hani Çanakkaleyi bir düşün yedi düvel saldırmıştı, kudurmuşcasına!..Oluk oluk kan akıyordu... Al mı al, kan kırmızısı, can kırmızısı, şehit Mehmetciklerin kutsal kanı kaplamıştı dört bir yanı!...O kan ki"Çanakkale Geçilmez!" destanını yazdıran; o kan ki Haçlı saldırılarını durduran; yine o kan ki Müslüman Türk’e Anadolu’yu vatan kılan!...
Birden Çanakkale dağlarında o al renkli bayrağım göründü. Şehit Mehmetçiklere gülercesine!. Gülüyordu, çünkü vatan için şehit düşenlerin makamının Cennet olduğunu biliyordu. O bayrak ki hiç inmedi buruçlarımdan; o bayrak ki hiç mahzun olmadı yurdum da; o bayrak ki Mehmetçiğin kanıyla birlikte doğdu vatan ufkundan!...
Çanakkale, Anafartalar, Conkbayırı, Dumlupınar ve Sakarya’da akan kanlar kurtarmıştı vatanı! Oluk oluk akan bu kutlu kan, al bayrağıma renk olmuştu. Sonra onun üzerine zaferlerin timsali ay doğdu. İşte o gece seninle tanıştık! Seninle buluştuk!. Sanki el ele, göz göze gelmiştik hani!... Bir yanda acı, bir yanda feryat, bir yanda mutluluk payı!.. Ne seviuncmizi tam yaşamıştık, ne de acımızı paylaşabilmiştik!...
Hatırlar mısın Ulubatlı Hasanı? İstanbul surlarına bu al bayrağı dikmek, onurla dalgalanışını görmek için şehit düşmüştü. Onun bedeninden akan kanlar da senin renginden almıştı rengini!. Ulubatlı Hasan’da sana sevdalıydı hani?..
Nice sevgililer, nice yiğitler, nice dostlar gelip geçti bu sevda uğruna hep:"Vatan- Millet-Sakarya!" diyenler kazandı bu hayatı!... Senin onurlu, edalı, nazlı süzülüşünün ardından binlerce Mehmetcik şerefle yürüdü... Allah’a şükür hiç başımız önümüze eğik düşmedi; daima alnımız açık, başımız dik yürüdük cennet Anadolu’ topraklarında!...
Edalım, Nazlım, Sevdalım, can dostum, kan kırmızım! Böyle günlerde tanışmıştık biz seninle... Böyle günlerde buluştuk hep!. O günler geldi yadıma. Bak işte yine ağlıyorum, yine kalbim çarpıyor, yine yerimde duramıyorum. İki damla göz yaşı katıyorum mektubuma!...Şehit Mehmetçiklerim geldi yadıma!
Nice günleri birlikte paylaşmadık mı? Nice mutlu günlere birlikte koşmadık mı? Nice şehitleri birlikte kucaklamadık mı? Hiç vefasız olduğuma şahit oldun mu? En kıymetli varlığım, bu canımı senin için adamadım mı? Hep birlikte ağlayıp, birlikte gülmedik mi?
Nazlım, Edalım, sadece acı günlerimizde birlikte olmadık seninle. Sevinçli, mutlu günlerde de , bayramlarda da, törenlerde de birlikte olduk. En çok ağladığım, duygulandığım gün seni şehit tabutunda gördüğüm andı!... Oysa ben hep seni göklerde dalgalanırken görüyor, bağımsız olduğumu haykırıyordum!.
Seni dostlarım görür gurur duyardı, seni düşmanlarımız görür, içini korku sarardı. Bir de baktı ki; Maraşlı Sütçü İmam, sen yoksun Maraş Kalesinde, birden beyni aktı, başı döndü; midesi bulandı:" Olamaz!" dedi. Anladı ki sen olmadan hürlük olmaz. Sen olmadan bağımsızım denmez. O Nazlımı Maraş kalesinde görünceye kadar ben esirim, dedi ve yiğit, onurlu bir mücadeleye girişti...
Mustafa Kemal’de sana hayrandı. O da senin sevgilin olmuştu. Alıp şanlı bayrağını vatan ufkunda dolaştı. Düşman İzmir’den denize dökülmedikçe bize ve sana gülmek haram olmuştu!. Pis hain düşmanın bile kirli elleri sana uzanmaya cesaret edemedi.Sana uzanan hain eller hep kırıldı anlayacağın. Sana kötü gözle bakan gözler kör edildi. Sana kafa tutan beyinsizlerin kafaları koparıldı bedenlerinden!...
Bir an seni unutuvermişim! İnsanlık hali biraz dalıp gitmişim!...İşte böyle bir günde sana hain bir el uzanmış?...Bu hal gururuma dokundu.Ağladım, sızlandım, birden uyandım. Dedem Fatih Mehmet Han karşıma geçti:" Emanetimize sahip ol! " diyordu. O an uykulu halimle dimdik ayağa kalktım...
Bu olaydan sonra senin resmini alıp tüm vatan burçlarına astım. Günlerce asılı kaldı resmin. Hasretini giderdim; Senden özür delidim; Şehitlerden özür diledim!...Bana asık suratla bakma öyle! Ben hayatta olduğum sürece senin boynun bükük kalmayacak! Allah için buna söz veriyorum!...
Sana şehit dedelerimden selam var, sana şehit yavrularımdan selam var, sana Mehmetçiklerden selam var, sana bütün Anadolu’dan selam var!... Hiç mahzun olma! "Tarihim, şerefim, şiiirim herşeyim. Yeryüzünde yer beğen ; nereye dikilmek istersen söyle seni oraya dikeyim!..."
Mektubum biraz gecikti, kusura bakma! Yine Hak yolundaydık canım! (Vatan, millet, Sakarya!) Elhamdüllah başka yolda olmadık. Allah bu yolda canımızı alsın!.. Birileri pek alınıyor bu sözlerden amma, yine de bizim için şeref: Vatan- Millet- Sakarya!...İnan gerisi hep angarya!.
Baki selamlar. Seni çok ama çok seven şehit Mehmetçiklerden sana selam!.. Bizler onların torunu: (Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin, Ali, Ayşe, Fatma, Hatice, Emine, Zehra!....) Ahmet SARGIN