- 1385 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜMLE YAŞAM ARASINDAKİ İNCE ÇİZGİ
Atatürk’ü babasından aldığı paraların yüzünde göre göre tanımış,annesini küçükken kaybetmiş çok zengin bir babanın tek evladıydı Murat.20 yaşındaydı.Ama tıpkı çocuk gibiydi.Şımarıklığı onu 20 yaşında değilde 12-13 yaşlarında gösterirdi.Ama arkadaşları sırf parası için onunla birlikte gezerlerdi.Liseyi zar zor bitirmiş üniversiteyede babası sayesinde torpille girmişti.Şimdi ikinci sınıftaydı.Akşam girdiği İstanbul’un meşhur barlarından sabah sarhoş halde çıktı.Babasının ona 18 yaşında aldığı porsche’ye binip babasının yanına gitmek üzere gaza bastı. Babasının şirketine geldiğinde ani bir frenle arabayı durdurdu.Kapıyı açıp döner kapıdan geçti.İçeri girdiğinde büyük holde onu gören çalışanlar yalakalık için selam verdi.Murat aldırmadan asansöre bindi.Babasının bulunduğu kata geldiğinde duran asansörden çıkıp uzun koridorda yürüdü.Babasının ofisi karşısındaydı şimdi.Kapının yanında duran tabelaya uzun uzun baktı."İDARE VE YÖNETİM"Tabelanın altında babasının adı yazıyordu."Osman UZUN"Murat kapının kolunu çevirdi.Açılan kapının aralığından babasının koltuğuna dikti yeşil gözlerini.
Osman bey,kapıda oğlu Muratı görünce makam koltuğundan kalkıp kapıya doğru bir adım attı.Murat mahcup gözlerle babsını süzüyordu.Osman bey oğlunun buray gelmesinin sebebini biliyordu.Buray sadece paraya ihtiyacı olduğunda gelirdi.Bunun dışında evde bile seyrek görüşürlerdi.Oğlu geceyi barlarda geçirdiği için fazla görüşemiyorlardı.Osman bey"lütfettiniz murat bey.hayırdır."diye alay geçer gibi sordu.Murat içeri girip kapıyı kapattı."Şey baba.Biraz paray ihtiyacım vardı da."Osman bey"Tahmin etmiştim.dün verdiğim para sana bir ay yeterdi.Nasıl bitirdin?"diye sordu.Murat"Baba, yapma.O para çok azdı."dedi.Osman bey oğlunun bu sözüne verecek cevap bulamadı.Gençti.Harcaması normaldi.Ama verdiği paralar bir aileye yetecek kadar fazlaydı.Dayanamdı.Sonuçta tek evladıydı.Masanın çekmecesine yönelip kilidini açtı.Çekmecenin gözüne elini uzattı.Elinde bir tomarla çıkarıp oğluna uzattı.Muratın simasına pis bir gülümseme yayıldı.Uzanan parayı alıp cebine koydu."Sağol baba."dedi ve devam etti."Akşam görüşürüz."
Osman bey,cevap vermedi.Murat dışarı çıkacakken babası"Hey evlat."diye seslendi.Murat arkasını dönüp babasına baktı."Çantanı burda mı bırakacaksın."diye sordu.Murat koltuğıun üzerindeki çantaya baktı.Dün buraya bıraktığını hatırladı.Çantayı alıp"Görüşürüz"dedi.
Kapıyı kapatıp uzun koridorun sonuna baktı.Başı ağrımaya başladı.Gözleri kararıyordu.İçkilerden olsa gerek diye düşündü.Binanın 34 katlı olduğunu söylemişti babası burayı kurduğunda.Aklına çatıya çıkmak geldi.asansöre binip son katın butonuna bastı.Yavaş yavaş yükselen asansör yaklaşık 10 dk sonra durdu.Murat asansörden indi.burdan sonrası merdivenle çıkılacaktı.Üşenmedi merdivenleri ikişer ikişer çıktı.Önünde bir kapı vardı şimdi.Heyecanla kapıyı açtı.Dışarı çıktığında yüzünü soğuk bir rüzgar yaladı.Murat korkuyla karışık heyecanla çatının sınırlarını belirleyen trabzana doğru yürüdü.Çantasının askısını omzuna yerleştirdi.Trabzana dayanıp aşağıya baktı.insanlar,arabalar,ağaçlar çok küçüktü.tıpkı karınca gibiydi.zemin katta bulunan güvenlik görevlileri kameraları kontrol ederken çatı katından aşağı sarkan muratı farkettiler.Hızla asansöre binip çatıya çıkmaya başladılar.Murat olanlardan habersiz aşağı bakıyordu.İnsanlara yukardan bakmak onu kibirlendiriyordu.Bugüne kadar hayatı toz pembe yaşamıştı.Yediği önünde yemediği arkasındaydı.Babasının paraları onu mutlu etmemeye başlamıştı.Başka bir şey istiyordu.Ama bir süredir düşündüğü şeyin ne olduğunu bir türlü bulamıyordu.20 yıldır kendi başına hiç birşey yapmamıştı.Okulunu bile babası sayesinde bitirmişti.Mutlu değildi artık.Hayat onun gözüne batıyordu.Oysa bir insanın sahip olmak istediği her şeyin sahibiydi.
Aklını çelen bu düşüncelerle hayale dalarken tutunduğu trabzanın kordonu yerinden çıktı.Murat dengesini kaybedip çatıdan aşağı düşmeye başladı.Tutunmak için elini uzattı ama tutunamadı.Birden omzunun geriye doğru çekildiğini hissetti.Çantasının askısı , trabzanın sağlam olan kordonuna takılmıştı.Murat korkuyla şükretmeye başladı."Allah’ım.Bana yardım et.N’olur!" diyordu.Murat’ın hayatı film şeridi gibi gözlerinin önünden geçiyordu şimdi.Bu şekilde ölmek aklının ucundan bile geçmezdi.Ama dünya hayatının gerçeğiydi bu.Tek istediği biraz daha yaşamaktı.Çantasının askısı kopmaya başladı.Elini çabuk tutmalıydı.Kordona elini uzattı.Yetişmiyordu.Kendini biraz daha zorlayarak demire tutunmayı başardı.Ama ağır olması sebebiyle kendini taşıyamıyordu.Çaresiz elini serbest bıraktı.Boşlukta asılı durduğu bu anlar onun son dakikalarıydı.aşağıya bakmaya korkuyordu.Gözlerinde süzülen damlalar aşağıya düşerken kayboluşlarını görebiliyordu.Aşağıdaki hareketliliği farketti.Kalabalık halk ona bakıyordu şimdi.İçine bir umut doğdu.İtfaiye onu kurtarabilirdi belki.Çok yüksekti ama buna rağmen umudunu yitirmedi.Kopan ip seslerini duyabiliyordu.Çantanın kordonunu baktı.Hızla elini uzattı tekra tutunmak için ama yetişemedi.Ağırlığı tartamayan çantanın askısı koptu.
Murat şimdi hızla düşüyordu.Yüzünü hızla çarpan havayı yarıp geçiyordu Murat.İnsanların yavaş yavaş büyüdüğünü farkediyordu.Yüzü yere dönük şekilde düşerken çok kötü oluyordu insan.Bunu canlı örneğiydi Murat.Artık herşeyin bittiğine kanaat getirdi.Küçükken dedesinin öğrettiği ama şimdi hatırlamakta güçlük çektiği insanların ölürken söylediği bir dua vardı.Ama unutmuştu.O korkuyla o durumdayken hiç birşeyi hatırlamıyordu.Gözlerini kapattı.Hala boşlukta uçarken hızla kaldırıma yüzüstü yapıştı.İnsanlar korkuyla yüzlerini çeviriyordu.suratı parçalanmıştı.Kırılmadık kemiği kalmamıştı.Muratın cansız ,iki büklüm bedeninden sızan kızıl kanlar kaldırım taşlarının arasından yola dökülüyordu.Murat birden gözlerini açtı.Ayağa kalkıp üstünü çırptı.Yukarı baktı.Okadar yükseklikten düşmesine rağmen burnu bile kanamamıştı.İlerideki kalabalığı farketti.Kalabalığa doğru yürüdü.İnsanların arasından geçip yerdeki cesede baktı.ama şaşkınlığını engelleyemedi.Bu kendisiydi.insanlara ben ölmedim bakın diyordu ama kimse onu duymuyordu.Yavaşa yavaş karardı her yer.Karanlıkta kaldığında herşeyi anlamaya başladı.sonra gözünü alan bir ışık çarptı gözüne. elleriyle engellemeye çalıştı.Karanlık yerini sıcak alevlere bıraktı.Her yer cehennem gibiydi.Yanan İnsanları görüyordu.Bunların rüya mı yoksa gerçek mi olduğunu bilmiyordu.birden yürümeye başladı.bunu istemiyordu.kendisini durduramıyordu.sanki bu ayaklar ona ait değildi.durduğu yer şimdi bir çukurun başıydı.çukurun içi alevlerle doluydu.sönmek bilmiyordu.konuşamıyordu da.sadece uyanmak istiyordu.kulakları tırmalayan bir ses duydu."Hakettiğin yer burası."diyordu.Murat "hayır burası değil.Ben kimseye kötülük yapmadım."diyordu.O ses devam etti."İyilik de yapmadın.İbadet etmedin.Dünya hayatına aldanıp müslümanın yapmayacağı şeyler yaptın."Murat korkunun getirdiği sessizlikle başını eğdi."Bir şans daha.Son kez.Bu sefer iyi birisi olacağım.İbadet edeceğim.N’olur!"dedi.Murat gözlerini kapattı.cehennem sıcağından terlemeye başlamıştı.Gözlerini kapattı.cayır cayır yanmayı bekliyordu.
Güvenlik görevlisi Murat’ın elini tutup çekti.Yere yatırıp bekledi.Telsizini çıkarıp"Onu çıkardım."dedi.Muratın yüzüne vurmaya başladı.Yavaş yavaş kendine gelen Murat karşısında güvenlik görevlisini görünce şaşırdı.Etrafa baktı.Bir çatı katındaydı.Herşeyi yavaş yavaş anlamaya başladı.Güvenlik görevlisine "sağol abi"dedi.doğrulup temiz bir nefes çekti hala doğtu düzgün çalışan ciğerlerine."Allaha şükürler olsun"dedi.Görevli şaşkın ifadelerle Muratı süzdü."İyimisiniz efendim."dedi.Murat tebessümle görevliye baktı.Ayağa kalkıp üstünü çırptı.Bir kabus görmüştü ve bitmişti.Onu akıllandırmaya yetmişti bu kabus.bir süredir düşündüğü şeyin bu olduğunu da bulmuştu;"Ölümle hayat arasındaki ince çzigi"Uzun minareden yankılanan sesi işitti."Allahu ekber!allahu ekber!"Okunan ezanı duyunca "benim camiye gitmem gerek .sende burda durma aşağı in"dedi görevliye.Murat kapıdan geçip merdivenlerde kaybolurken görevli hala şaşkın ona arkasında bakıyordu."Hayırdır inşallah.Bu çocuğa noldu böyle."diye kendi kendine sorarken Murat çoktan camiye girmişti bile.