MELEKLER EVİ
Genç adam hayatının en zor iki gününü geçirmişti.Gözlerini taktığı gözlüklerle gizlemek istiyordu.Gözlerinden korkuyordu.Belki isyan edecek,haykıracak,mezar taşlarını kıracak diya ödü kopuyordu.İki gündür,bsşında beklediği annesinin mezarına bakıyordu.Bu nasıl olabilirdi? Annesi ölemezdi.Annesinin ölümünü bir türlü kabul edemiyordu.Oysa hayatta ilk gördüğü kişiydi o.Dokunduğu,ismini söylediği,kimi zaman başkalarının melek dediğiydi o.En zor günlerinde yanında olan tek kişiydi.’’ Peki şimdi nerdeydi? Hayatının en kötü,en acı gününde nerede? Toprağın iki metre altında mı? Hayır! Olamazdı.Hani o melekti? Hani o anneydi? Niçin onu oraya koydular? Çağırsa gelir mi? göz yaşlarım ona ulaşır mı? ’’ Diye düşündü.Bir ara isteksiz isteksiz gözündeki gözlüklerini çıkardı.Göz pınarlarında birikmiş olan damlaların akmasına izin vermeden sildi.İstemiyoru gözlerinden yaş akmasını.Bakışlarını saklıyordu taş ve topraktan.Geri döndü.Gitmeyi düşündü.Acısını şişe diplerindeki,yapmacık rüyalarla dindirmek istedi,yapamadı.Annesinin üzülmesini istemiyordu.Tekrar mezar taşına baktı.Taşın üstündeki yazıyı okudu.’’Topraktan geldik.Toprağa gidiyouz.’’ yazıyordu.Yazıdan hiç bir şey anlamadı.Yaptığı her şeye ters düşüyordu.Geçici hayallerin,mutlulukların,acıların,isteklerin ve arzuların verdiği yaşama isteğini anlayamıyordu.’’ Madem oraya gidiyoruz.Daha fazla beklemenin ne alemi var.Hadi ruhunu özgür bırak.Ne duruyorsun? Bak! Toprak seni çağırıyor.Boş ver herşeyi onlar geçici.Sana sadece kısa hazlar kazandırır.Durma yap!’’ Derken gözü denizle göğün bir olduğu yere takıldı.Tuhaf parlak bir ışık belirdi önce.Sonra annesini gördü.Ona bakıyordu.Gülümsüyordu.Annesinin mutlu olduğunu,hala onun yanında yanında olduğunu hissetti.Sonra annesine arada bir melek dendiğini hatırladı.Eğer annesi gerçekten melekse hiç bir zaman onu yalnız bırakmayacağını hep yanında olacağını anladı.Her şey anlam kazandı.Tekrar ufuğa baktı.Annesi hala ona bakıyordu.İşte o an annesinin ait olduğu yerde olduğunu fark etti.MELEKLER EVİNDE.