ŞEKER TADINDA HAYAT
ŞEKER TADINDA HAYAT
İnleyen hastane içerisindeki çığlıklarla birlikte bir salise durmuştu yaşam. Odadan duyulan çığlık sesleri birazdan sevinç dolu gözyaşlarına dönüşmek için beklemekteydi. Herkesin gözü duvardaki ameliyat odasının üstündeki saate çevrilmişti. Yuvarlak şeklinde, kalın çerçeveli saat sabahın saat 03.40’ını gösteriyordu. Daha o zamanlardan belliymiş yerinde durmaz inatçı halım aslında .
Annemin kucağına verildiğimde herkes hayretle bana bakarken ben açılmayan gözlerimle çığlık çığlığa ağlayışlarım en büyük hatıradır aileme .
Sivri kafalı çirkin bir bebek yüzü insanları hayrete düşürürken kundak içinde sınırlanan özgürlüğüm için şimdiden daha ağlamaya başlamıştım. Sivri kafam seneler içerisinde görünüş olarak düzelmişti belki ama sivri zekalığım hiç azalmadı, giderek arttı.
Yıllar ne kadar çabuk, ne kadar yıpratıcı ve ne kadar eğlenceli geçmişti aslında ama nedense insanoğlu hep bir adım geriye baktığında güzelliğini ve neşesini görebilmektedir hayatın. Şimdi yirmi dört yaşımdayım ve zaman içimde çocuk olma özlemini hala taşıyorum.
Hayatın içindeki gülen gözleri yakaladığımız o ender zamanlarda yaşamı sevmeyi öğrenmek en büyük dersim olmuştur.
Hep çılgın,hep çatlak hep duygusuz kız olmuştum seneler içerisinde. Kendimi öyle tanıtmıştım ve öyle tanınmıştım. Ortaya çıkaramadığım duygusallığım hep bir yerde keşfedilmeyi beklese de karşıma çıkan duygu yoksunu erkekler beni köreltmeye devam etmişti .
Ergenlik dönemine kadar hep karanlık hep anımsanmaz gelmişti hayatım bana. Oysa ne çok şeyler yapmış ne çok maceralar atlatmıştım.
Kilyos sahilinde kumların içinde oynarken daha abimin peşinden denize nazır ağladığım zamanlar üstünden çok sular akmıştı. Artık hep başka erkekler için denize karşı ağlar olmuştum.
Küçükken yapılan çamurdan adamlar yerine karizmatik erkekler yaratmıştım aklımda. Ama her yağmur yağışında katı yağ misali birden eriyip gitmişlerdi. Oynamak için metalden yapılma yapay oyuncaklara muhtaç kalmıştım şimdi.
18 yaşına kadar biçimsiz ,zayıf vücudumla , giyinişim ve yaşamımla , kendini farklı sanan ama Türkiye nüfusu içindeki insanlardan hiç bir farkı olmayan sıradan bir kızdım . Tek bir farkım vardı diğer insanlardan o da dilimin ağırlığı.
Kazanılan üniversite sınavıyla birlikte yeni ufuklar yeni yaşamlar beni beklerken tek bir amaç için kaçmıştım koca İstanbul’umdan. İçimdeki kendimi bulmak ve içimde olmayanları hayatımdan çıkarmak hissi. Güzel günlerin başlangıcıydı aslında bu. Yerleşilen yeni bir şehir, yeni bir ev , yeni çevre ve yeni bir kimlik. Gerçeklikten uzak bu sanal dünyada yaşam hiç bitmedi.
GERÇEKCESİNE...
YORUMLAR
Bir nostalji turuna çıkmak geldi içimden. Tüm yazılar bölümüne tıklayıp, ilk eklenen yazının ne olduğununun merakı ile onu bulmaya karar verdim. ve sıra bu yazıya geldi.
Geç farkedilmiş bir yazı benim tarafımdan. Kimi yerinde güldüm, kimi yerinde hafiften koptum, kimi yerinde ise yüzümü bir ciddiyet kapladı.
Diyorum ya, geç farkedilmiş bir yazı... Lazım arada nostalji demek ki.
Tebrik ederim.
ınsaallah o unıversıte bıze de nasp olur hıkayen guzel yuregıne saglık
cok güzelllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll begendımmmmmmmmmmmmmmmmmmm