- 653 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Acı ama gerçek bir tablo!!!
Sıcak bir gündü,çalıştığım gazetenin yoğunluğunu ve stresini geride bırakarak,yorgun vücudumu eve götürecek otobüse binmek için durağa yöneldim.Yazında gelişiyle İZMİR tüm güzelliğini mütavazi bir şekilde sergiliyordu.Caddeden lüks araçların cd çalarlarından çıkan son albümlerin hit parçaları ve açık egzos sesleri kulağı yırtarcasına yankılanıyordu.Kızlar tüm güzelliklerine şahitlik yapacak elbiseler giymiş, sahilde sevgililerini bekliyordu.Buraya kadar bunlar olağan olası yaşam biçimleriydi.Fazla değil durağa yürüyüşümde geçen zaman sadece beş dakikalık ensantaneydi.Artık duraktaydım ve durak tıklım tıklım doluydu.Durakta dikkatimi hemen bir anne ve bir çocuk çekti.Anne uzun boylu,gözlüklü ve güzelimsi bir havası olan bayandı.Burada benim dikatimi çeken bayanın güzelliği değil yüzündeki hüzündü!Kadının elinde siyah pazar torbaları vardı.Belliki kadın İşportacılık yaparak geçimini sağlıyordu.Uzun geçmeden kadının gözlerinin dolu dolu olduğunu ve ogün işinin pekde iyi gitmediğini anlayacağım torbalara ilişti.Torbalarda malzemeler eksilmemişcesine zorla istiflenmişti.Torbaları zorlukla kaldırıyordu bu anne.Anne ha ağlayacak ha bayılacaktı!Yorgun ve benzi bitkin yüzü beyazdı.O anda dokuz on yaşlarındaki oğlu Anne dedi birden,Dönerin tadı nasıldır?acaba dedi,Annesi ne bileyim oğlum yemedim ki
bende dedi,ve o an dolu gözleri çoktan taşmıştı.Çocuk yeniden annesinin elini tutarak ya anne ben çok acıktım sabahdan beri yiyeceğiz diyip kandırıyorsun artık eve gidelim dedi.O an gördüğüm korkunç acı tablodan olacak ki hemen durağın arkasındaki büfeye gözlerimi odakladım.Acaba dedim içimden çocuğa bu dönerden alıp birde yanına içecek alsam derken, kadının çehresinde ki gururlu tavrı anladığımdan olsa gerek o davranışımdan yanlış bir tepki anlaşılacak düşüncesiyle vazgeçtim.Ama o duraktada kalmadım,yürümeye ve gözyaşlarımı içime dökmeye başladım.Burdaki anlatmak istediğim benim hareketim ve tavrım değildi,biliyorum ki her bilinçli birey bu davarnışı yapardı.Beş dakikalık bir zaman süresince kaç farklı hayat izleyebilmiştim.Bende bir babaydım ve benimde bir oğlum vardı.Yaşamlarımızda yeri geldiğinde hepimiz tutarsız ve pervasız bir şekilde hem zaman hemde para harcıyoruz.Ya bu anlatılan iki karekter,bazen elimizi vicdanımıza koymamız gerekmiyor mu?Yaşam ağır ve mücadele etmek gerektiriyor.Bu mücadele’de bazıları bu annenin yapabildiğini yapmayı değilde,kolaydan kazanmayı seviyor.Ya da hepsinin biryerler de dayıları amcaları var.Bence, herzaman bize düşen birey olarak kendi hakkımızı yemek,başkalarının çocuklarının ekmeklerini ve haklarını değil......... Saygılarımla
Hakan ÖZTÜRK