Bir Düş
Denizin mavisi o gün çıldırmıştı. Akıl almayacak şeyler yapıyordu. Bir maviden beklenmeyecek şeyler... Üstelik tek başına da değildi. İşin içine dalgaları, martıları, balıkları, denizanalarını, ahtapotları, denizyıldızlarını da katmıştı.
Hep beraberlerdi. Bu yolculukta birlikte hareket etmeye yemin etmişlerdi. Gökyüzünden inen yağmur damlaları da onlara eşlik etti. Tam bir cümbüştü yaşanan. Mavi ruhunda ne varsa ortaya seriyor, dans ediyor, sarhoşlar gibi, oradan oraya yalpalayarak ilerliyordu. Mavinin göbeğinde, bir ev vardı. Tabut şeklinde... Upuzun uzanan. Onun altında, irice bir anahtar yatıyordu boylu boyunca. Gerisinde beyaza bürünmüş bir kadın silueti duruyordu. Boynu bükük, hüzünlü, kasvetli...
Yağmur beyaz siluetli kadını ıslatıyordu bir tek. Bir tek ona değiyordu gökyüzünden iplik gibi süzülen yağmur damlaları. Kadın, varlığının sebebini arıyordu, bir göz yalnızlığında. Bakışlarının irice açılması bundandı. O yüzden boş boş bakıyordu bir şeyin olmadığı bir yere.
Mavi rüzgar hızıyla ilerlerken durdu. Tam da kadının omuzlarının hizasında. Ona, yaslanacak bir duvar olabilecekmiş gibi sokuldu. Kadın, nasıl da kırılgan, nahif. Kristal duyguların eşiğinde, parçalandı parçalanacak.
Bir el beliriyor, gri bulutların gerisinde. Gri bulutlar ayrılıyor birbirinden. Gökyüzünden bir el iniyor mavinin bulunduğu yöne. Elin içinde bir cenin var. Kadına uzatıyor. Kadın, o an dikkat kesiliyor. Denizyıldızları eteklerine konuyorlar kadının. Şimdi kadının etekleri denizyıldızı... Balıklar geliyor, kadının ellerine... Kadının elleri balık balık....
Mavi düşünüyor. Bu nasıl bir düş? Nasıl bir heyecan?
Kadın güzelleştikçe güzelleşiyor, siliniyor kederi, hüznü, avurtlarına çöken kasveti. Gidiyor kadının kırılgan, nazik yapısı. Kaya gibi sağlam şimdi. Uzanıyor elin içindeki cenine. Ve yerleştiriyor rahmine. Elleriyle seviyor sonra kasıklarını. Nasıl bir sevgi ki bu, denizleri sarıyor, mavileri sarıyor, denizyıldızları kıskançlıktan tel tel dökülüyor kadının eteklerinden. Mavi, ıstırap çeken balıklara sokuluyor. “Onun sevgisi, ne kadar kutsal görmüyor musunuz?” diyor mavi.
Gri gökyüzünden uzanan el çekiliyor ansızın. Koyu bir karanlık sarıyor etrafı. Göz gözü görmüyor. Bir tek kadının beyaz silueti parıldıyor karanlıkta. Diğerleri kayboluyor.