KARMAŞA
Saat 6.30 sıkıntılı anlarımın tatsız yansımaları yanı başımda.İnce bir çizgi üzerindeyim.Saplantılı düşünceler etrafımı sarmış,kendi kendine konuşmanın ironik ve sarsak halinin keyfini çıkartıyorum.Canım sıkılıyor.Cevabını bilemediğimve asla soramadığım sorular var belleğimde.Nedensizlikler içinde yaşıyorum.Sonu bekleyip,yenidoğacak gün için sabahlıyorum.Karamsarlığı hissedebilmek hoşuma gidiyor.KArarsızlıklar içinde oldukça zamanın yorucu temposunu yakalayamıyor.Akrep yelkovanın peşinde öylece sürüp gidiyor.Kapım çalınıyor.Bakamayacak kadar duyarsızım.Ruhum acınası vücudumu terk etmiş,yeni anlıyorum.En iyisi camdan bakmaktır deyip,sararan perdeyi aralıyorum.Puslu havayı soluyan zavallı insanları görüyorum.Kimsenin yüzü gülmüyor.Kimse konuşmuyor.Her geçen gün biraz daha mı hayata küsüyoruz;yoksa biraz daha mı kendimizle barışıp,bencilleşiyoruz.Anlayamıyorum.Dejenere bir toplumun yitik kimlikleriyiz.Kaybolduğumuzun farkına bile varamıyoruz.Yalnız kalıyoruz.Yalnızlığımızı sevmeye başlıyoruz.ruhumuzla bütünleşmesine izin veriyoruz.Benliğimize uçsuz duvarlar duvarlar örüp,korkularımızdan kaçıyoruz.Yüzleşmeye cesaretimiz yok.Oysa ki bu dünyada bir zamanlar hayat vardı.Beni bağlayan duygular vardı,bir zamanlar!Aşk vardı.İnsanı sımsıkı saran,bambaşka biri yapan...Nefes almak zorlaşır.Sevgiyi tanımaya,tanımlamaya başlarsın.Yüzünde istemsiz bir gülümsemeyle tanışırsın,aynada.Bağırmak istersin.Hayatın sana merhametli davranıp,bir sanş verdiğini zannedersin.Uçmayı keşfedersin.Yer çekimine meydan okuyup,Newton’a okkalı bir küfür sallarsın.Paylaşmayı seçip,saçmalamayı denersin.Kendinden başkasını,kendiliksizce düşünmeyi öğrenirsin.Ruhunu bahar vurmuş,yemteşil çayırlara salarsın.Mutluluğa çağlayan ırmaklarda yıkanıp,mis kokulu çiçekleri kucaklarsın.Özlem duyarsın.Kor kalbini haylaz rüzgarlara bırakırsın.Oysa ki tatlı bir rüyanın son dakikalrını yaşayıp,uyanırsın.Sahip oldukların az önce kapıyı vurup,çıkmıştır.Yüzünde patlayan kapının sesini duyarsın.İçin yanar.Esaret sarar dört bir yanı.İsyan etmek istersin;fakat sesin çıkmaz.Susarsın.Çaresizlik seni çağırır.Evdeki duvarlara bakarsın,umudun tükendiği yerdesindir.Ruhun sürgündedir.Nereye gittiğini bilecek kadar yakın.Geri alamayacak kadar uzaktadır artık.Karanlık basar dünyana.Yemteşil çayırlar sararır.Irmaklar kurur.Yalnızlık kaplar bozulmuş bahçelerini.Uykusuzluk bekler soğuk yatağını.Sabahın sessiz çığlıkları kulaklarını tırmalar.Çevrene bakıp,hayatına,kendine,hissettiklerine acırsın.Bilirim.Dünmüş gibi aklımda!Çünkü.Düşündükçe içimdeki ateş parlıyor.Dişlerimi sıkıp,acısını duvarlardan çıkartıyorum.Canım yanıyor.Yine çılgın kahkahalara boğuluyorum.Yalnızlıkdolu evimde dolanıyorum zamanı oyalamaya çalırşırken.Birden gittiğinden beri dokunamadığım odaya dalıyorum.Resmini elime alıp,son bir kez bakıyorum.Tam karşımdasın.gülümsüyorsun...İki damla süzülüyor sonra yokolan gerçeklikten,kayıp bir hiçliğe doğru akıp, gidiyor.Kalbimin kırıntılrını topluyorum.Parçalanmış hayallerimin arasından.Bir ara başımı yukarı kaldırıyorum.Karşımda tanıdık soru işaretleri öylece duruyor.Koşuyorum.Karanlığıma sığınıp,saklanıyorum.Yardım çığlıkları atıyorum.Hatıralar geliyor odanın dört bir yanından.Pencerenin kolunu kavrayıp,soğuk rüzgara bırakıyorum onları.Sararmış perdelerin melodramını izlerken.Yas şiirinin son mısrası gibiyim.Acıklı,acınası,traji komik...Resmin elimde odayı terk edip,balkona çıkıyorum.Güneşi selamlıyorum.Hissiz bir merhaba ile.Son sigaramı ağzıma götürüp,son nefesi ciğerlerime dolduruyorum.Güneşin ağır ağır yükselişini izlerken,sıcaklığını içime işliyorum.Anlık huzurumun verdiği rahatlıkla yalnızlığı gönderiyorum uzaklara.Geri döneceğini bile bile.Ayaklarımı pervaza uzatıp,öylece oturuyorum.Tarif edemediğim hisler eski silik anıları canlandırıyor.Çocukluğuma dönüyorum.Eski evimizi görüyorum.Annemin sesini duyar gibiyim.komşu kızı Ayşe ile portakal ağaçlarıyla süslü büyük arka bahçemizde oynarken,bizi seyreden dedemin gözünde biriken yaşları anımsıyorum.O portakal ağaçlarının altında neşe içinde yenen yemekleri...O günlere dönebilmek için neler vermezdim ki.Aniden balkonuma gelen çirkin bir karga güzel düşlerimi elimden söküp alıyor.İçeri döndüğüm sırada gözüm sokak kapısına takılıyor sesini hala duyar gibiyim.Neden böyle bitti ki?Belkide suç bendeydi.Bencilce davranmış olabilrdim;ama bunun için beni kim suçlayabilir? Herkes yapmıyor mu? Daha çok sevmek yerine daha çok sevilmeyi istiyoruz.Yalnız kaldığımızda ise suç her zaman daha az sevenin olur.Kendimi güçsüz hissedip,kanepeye uzanıyorum.Sevdiğim tatlı bir sessizlik hakim eve çıt bile çıkmıyor.Yalnızlığımda beni mutlu eden tek şey.Beni ebn yapan sadece kendim olduğum o eşsiz anımda boşuna kendimi yargılamşım.Sanırım bu yalnızlığa alışabilirim derken kapım çalınıyor.Tanrım niçin böyle bir zamanda kapı çalar.Sinirli sinirli gidip,kapıyı açıyorum.Karşımdaki manzarayı tarif edebilmem münkün değil.
_ Merhaba.Yorgun görünüyorsun.
_ Yorgunum zaten.Ne oldu? Neden geri geldin?
_ Evden çıktığım anda seni sevdiğimi anladım.Sensizlik gerçekleri görmemi sağladı.
_ Sevindim.Sanırım bazı şeyleri yeniden konuşmalıyız.
_ Tamam.Konuşalım.Kahven kaldı mı?
_ Hayır evde konuşmak istemiyorum.Yürüyelim biraz.Bu saatlerde eminönü güzeldir.
_ Tamam
Galata köprüsünün altına geldiğimizde rahat konışabileceğim alanı buluyordum.
_ Sanırım burda konuşabiliriz.
_ Peki sevgilim seni dinliyorum.
_ Aşkın bittiği yerdeyiz.Ayrılığı görebiliyorum uzaktan alaylı gülümsemesiyle bize doğru gelirken.Beni emanet ettiğin yalnızlık tam arkamda puslu denizi seyrediyor.Yitirilenlerin fark edildiği,geri gelmeyeceğini anladığımız andayız.Ne olur bakma öyle sil gözündeki yaşları.Herşey çok daha zor olmasın.
_ Ama...
_ Sus lütfen sus.Ama ile başlayan her cümlen bana daha çok acı çektiriyor.Böyle olmak zorunda.İkimiz içinde en iyisi bu.
_ Neden? Neden böyle olmak zorunda? Bitmesi gerekmiyor.Her şeye yeniden başlayabiliriz.Tamam kavga ettiğimizde evi terk edip,gitmem gerekmiyordu;ama bir hata için aşkımızı bitirme.Söz aynı yanlışları bir daha yapmayacağım.Arkanı dönüp,Hiç bir şey olmamış gibi gidemezsin.Yaşananları silmek bu kadar kolay mı?
_ Yeter artık çok fazla uzatıyorsun.Yapılan şey yanlış değildi.Ayrılmamızın nedeni onlar değil.Biz bir cinayet işledik.Faili belli olan kusursuz bir cinayet.Her geçen gün aşkımızı biraz daha öldürdük.Uzaklaşma vakti geldi.Yeni bir hayata başlama zamanı şimdi.Geçmişle gelecek arasına sıkışmış bir ilişkiyi daha fazla yürütemem.
Dedikten sonra ayrılığı selamladım titrek, hissiz bir merhaba ile.Yalnızlığın peşinden ağır ağır uzaklaşıyorum yanından.Umursamaz bir tavır takınıp,dikkatle insanların yüzüne bakıyorum.Üzerimdeki ağır yükü paylaşabilecek birini arıyorum.
...
Gidişini izliyorum.Son bir defa geriye dönüp,bakamsı için yalvarıyorum Tanrı’ya.Cevaplayamadığım soruları soruyorum kendime defalarca.Güçsüzüm,yalnızım ve üşüyorum.Gözyaşlarımı rüzgarlara bagışlayıp,mazeretini bulamadığım terkedilişin kırdığı hayallerimin parçalanışını izliyorum uzun bir süre.Terk edilen olmanın ezikliğini taşıyan kalbimin yıkılan gururumun döküntüleri arasına sıkıştığını hissediyorum.Nefes almak her geçen saniye biraz daha zorlaşıyor.Her ayrılığın ardından sinsi gülümsemesiyle gelen yüzsüz yalnızlığı istemiyorum.
...
Yavaş yavaş parmaklarımın hissizleştiğini farkediyorum.İnsanlara baktıkça yirmi birinci yüzyılın robot çağı olacağını zannediyorum.Makina düzeninde işleyen ifadesiz varlıklar olacağız.Herkesin yüzünde soğuktan donan parmaklarım gibi aynı hissizlik.Gülmeyen donuk yüzleri gördükçe içimdeki acı utanca dönüşüyor.Çevremdeki herkes olayı çözmüş gibi duruyorlar.Sanki hiç bir şey onları etkilemeyecekmiş gibi bir havaları var.Tam sorunlarımı paylaşabilecek yeni birini bulmanın hevesiyle vedalaşmak üzereyken denize bakan birini görüyorum.Kıpırdamadan denize bakıp,içli içli aülıyor.O an neden onun yanına gittiğimi bilmiyorum;fakat ona doğru ilerlediğimi fark ettiğimde göz göze geliyoruz.’Merhaba’
...
Etrafımdaki herkes bana onu hatırlatıyor.İçimdeki hüzün rüzgarları siyah öfke dalgalarını kabartarak kalbime gönderiyor.Rüzgarla çoşan dalgalar acımasızca kalbimi döverken,çektiğim acı gözlerimden çevreye yayılıyor.Ben bana bunları yaşattığın için onunla tanıştığım güne lanetler yağdırırken,içimde öfke imkansızlığı zorlayan bir soykırım isteğine dönüşüyor.Engellemek için koşarak uzaklaşıyorum ordan.Meraklı insanların sorgulayan bakışları altında.
...
Esrarengiz kız bir süre daha beni süzdükten sonra suçlayıcı bir edayla denize dönüyor.Bense kızın zayıf ruh halinde kaynaklanan bütün erkekler aynısınız tribine uyuz oluyorum.
_ Sanırım dilimizi bilyorsunuz,ya da dilinizi yuttuğunuz için ağlıyorsunuz.Bilmiyorum ama bu bana cevap vermeme lüksünüz olduğu kanıtlamıyor.Ben sadece merhaba dedim çünkü.
Kısa süreliğine gözlerini denizden ayırıp,derin bir off çektikten sonra.
_ Merhaba.Şimdi toz ol.Yalnız kalmak istiyorum.
_ Yapma ama.Bu hayatta kimse yalnız kalmak istemez.Biz bir kaç gün takıldık.Hiç hoşuma gitmedi.Yalnızlık soğuktur.Konuşamaz.İçindeki acıyı azaltmaz.Yalnızlık can sıkıcıdır.Oysa senin konuşmaya ihtiyacın olduğu bir kilometre öteden belli.Hadi şimdi seni dinliyorum.
_ Sana konuşmak istemiyorum dedim.Kimsin ki sen ya?Durup,dururken hayatıma girmeni kim söyledi sana?Kendinde böyle bir hakkı nerden buldun? Tekrar söylüyorum bak.Defol git.Beni kendimle başbaşa bırak.
_ Pekala madem konuşmak istemiyorsun.O zaman ben konuşurum.Sen dinlersin.Bugün benim için çok zor bir gündü.Kız arkadaşımla ayrıldık.
_ Terk ettim.Desene sen şuna.
_ Tam olarak öyle denmez.Bütün suçu bana yükleme.Onun da payı var.Olayların böyle sonuçlanmasında.Bir türlü anlayamadığım bir şey var.Siz kadınlar neden ayrılığın bütün yükünü erkeklere bırakırsınız ki? Sanki hepiniz mükemmel aşıklarsınız.
_ Klasik erkek tipisin.Ayrıldıktan sonra yaptığınız tek şey gözünüze birini kestirip,hiç bir şey olmamış gibi her şeye yeniden başlamak.Ya geride bıraktığınız kişi...Onun neler hissettiğini hiç düşünüyor musunuz?
...
Daha fazla dayanamayacağımı hissettiren bacaklarım zorunlu olarak durmamı sağlıyor.Başımı arkaya çevirdiğimde gördüğüm yalnızlık hayal kırıklığımı arttırıyor.Artık yoruldum.Kaçmak istemiyorum.Kollarımı açıp,yalnızlığa sarılıyorum.Aşkla besleyip,özenle büyüttüğüm yalan değmemiş,harikalar diyarımın kapılarını zincirliyorum.Gündüzüm geceye.Kuşların şarkı söylediği ormanlarımın küle dönüşünün bu kadar kısa süreceğini asla bilemezdim.Galata köprüsünün korumalıklarına tutunup,gri denizi seyrederken.
...
_ Düşünmez olur muyum hiç? Eminim bir kaç gün sonra güneşin yeniden doğuşuna şahit olacaktır.İçini anlamsız bir his kaplayıp,mutluluğu dışarıda başka insanların gölgesinde arayacaktır.
_ Sana inanamıyorum ya.Hayatı bu kadar ciddiyetsiz görmeyi nasıl başarıyorsun? Kendini kandırdığını nasıl göremiyorsun? Hayat ucuz pembe diziler gibi değildir.Uyan artık! O diziler yayından kalkalı çok oldu.Hiç mi özlemedin? Hiç mi için yanmadı.Geçirdiğiniz güzel günler gözünde belirmedi mi?
_ Yapma o kadar duygusuz biri değilim.O kapıyı suratıma çarptıktan sonra neler yaşadım? Neler hissettim biliyor musun sen? Yürümüyordu işte.Başarısız bir ilişkiydi.Devam etseydi eminim daha kötü olurdu.Yoksa o benim için çok değerli.Bu dünyada üzmek istediğim son kişi o.
_ Ama üzdün hem de o kadar çok ki...
...
Tanrım gözyaşlarımı neden engelleyemiyorum.Bu kadar acıyı hakedecek ne yaptım ben? Sadece mutlu olmak istedim.Koşulsuz sevgi için çabaladığımda neden önüme ayrılık koydun.Mutlu olmak bu dünyada çok mu zor? Son bir umutla elimi çantama götürüp,telefonuma bakıyorum.Hiç bir şey yok.Galiba sadece kendimi kandırıyorum.Kendiliksizce sevdiğim kişi sadece kendini seviyormuş.Bende kendini bulamadığı için de düşünmeden terk edip,gitti.
...
_ O kadar üzüldüğünü sanmıyorum.Güçlü kızdır o.Bununlada baş edebilmeyi öğrenecektir.
_ Sen bu kızı gerçekten sevdin mi?
_ Bilmiyorum.Sanırım sevdim ya da sevdiğimi zannettim.Bildiğim tek tek bir şey var.O da evden gittiği gün kendimi ölecek gibi hissetmemdi.Ayrıca onun yanında huzurluydum;ama mutlu olamıyordum.Belkide aşkının derinliğinden etkilendiğim için sevdiğimi düşündüm.
_ Onun sevgisinden eminsin ama.
_ Elbette.Bu dünyada emin olduğum her şeyden çok.Sadece sevgisi bu kadar büyükken,beni anlamadan çıkıp, gitmesi çok kırıcı oldu.Zaten ilişkiyi bitirme nedenlerimden biri buydu.Devam ettiği her gün sevgisi biraz daha artacaktı.Şimdi mücadele etme şansı var.Hayatına kaldığı yerden devam edebilir.O da bunu anlayacaktır.
_ Onu bu kadar öenserken kendi duygukarını neden küçümsüyorsun? Bence sende onu seviyorsun;fakat sevginin seni zayıf kılacağını sandığın için kendine itiraf edemiyorsun.
_ Bana kendimi baskı altında hissettiriyorsun.Ne bu kadın dayanışması mı? Beni daha yeni tanımışken benim hakkımda nasıl bu kadar kolay yorum yapabiliyorsun? Anlayamıyorum.
_ Bunaları bilmek için seni tanımak gerekmiyor.Gözlerine bakmak yeterli.O umursamaz bencil tavırlarının altında hassas duygusal birinin yattığına eminim.
_ Beni kendinle karıştırma.Denizin karşısına geçip,ağlayan ben değilim.
_ Evet.Sende o cesaret yok.çünkü.sen tedavi edilmsi gereken ruh hastasının tekisin.Başkalrının duygularından besleniyorsun.Kendi hissettiklerini derin bir çukura gömmüş,kabullenemiyorsun.
_ Off...Yeter ya.Sıkıldım bu yargılayıcı tavrından.Ben gidiyorum.
_ Dur!özür dilerim.Sanırım biraz fazla ileri gittim.Kendimi sana affettirmek istitorum.Hadi gel sana bir kahve ısmarlayayım.
...
Üşüdüğümün farkına varıyorum;ama donarak ölmek için neler vermezdim.İçimdeki acı biraz olsun azalıyor böyle düşününce.Belki de bir yerlere otursam.Biraz sakinleşsem hiç fena olmayacak.Zaten beni bırakmayacağını biliyorum.Akşama kadar arayacak.Bensiz yapamayacağını anlayacak.O yüzden toparlanmalıyım.Sesim güçlü olmalı.Pişmanlığı en son hücresine kadar hissettirmeliyim ona.
...
_ Acaba ne yapıyordur şimdi?
_ Kim? Sevgilin mi? Çok üzgündür.Aramanı bekliyordur.Ara onu.Konuş.Böyle bir sevgiyi çöpe atma.Bir ruh ancak ve ancak sevildiği zaman özgür olabilir.Kendi duvarlarının içine hapsolma lütfen.
_ Bilmiyorum.Arasam mı acaba? Hem benimle konuşmaz ki.Telefonu yüzüme kapatır.
_ O zaman ben konuşurum.Telefonunu ver.
(o sırada garson masaya gelerek)
_ Buyrun ne alırdınız efendim?
_İki tane kahve lütfen.
_Özür dilerim.Anlayamadım.
_İki tane.Bunda anlaşılmayacak ne var ki?
_ Benimkisi sade olsun
_İkiside sade olsun.
_ Peki efendim.Hemen getiriyorum.
_ Çalıyor.
...
Üşüdüğüm için hızlı hızlı yürürken.Telefonum çalıyor.Heyecan içinde hemen ekrana bakıyorum.Aman Tanrım.Arayan o.İlk önce açmak istemiyorum;ama daha sonra dayanamayıp,açıyorum.
_ Efendim.
_ Merhaba.
_ Merhaba.
_Üzgün olduğunun farkındayım.Seni anlayabiliyorum.Kızgın olduğunuda biliyorum;fakat hiç bir şey için geç değil.Aşkın için hala konuşulacak bir şeyler olduğuna inanıyorsan.Bir saat sonra Gülhane parkının karşısındaki kafeye gel.
_ Tamam
_ Ne dedi?
_ Peki geleceğim dedi.
_ Ya keşke aramasaydın.Bizi görünce kız çok kötü olacak.
_ Merak etme sen.O gelmeden giderim ben.
_ Ama ben gitmeni istemiyorum.Kendimi sana çok yakın hissediyorum.Gözlerine baktığımda sanki aynada kendi gözlerime bakıyormuş gibi hissediyorum.
_ Ne güzel umarım bunları ona da söylersin.
_ Denerim.
Tanrım yıllardır aradığım kızı nasıl hiç beklemediğim bir günde karşıma çıkardın.Kader böyle bir şey olsa gerek.Üstelik ironik bir gün geçirirken.Kızı yaklaşık bir kaç saattir tanıyorum;ama yıllardır tanıyormuş gibiyim.Sanki beni benden aldı.Benim yerime başka bir ben koydu.Bu nasıl bir etkileşim böyle.
_ Bu gün benimle konuştuğun için çok teşekkür ederim.
_ Önemli değil.Ne zaman istersen.
Onunda benden hoşlandığına kalıbımı basarım.Oturduğumuzdan beri gözlerini benden alamadı.Zaten gelmeyeceğini ikimizde biliyoruz.Kim gelirki terk edildikten sonra.
...
Benimle yeniden konuşmak istediğini biliyordum.Hemen tuvalete gitmeliyim.Ağlamaktan makyajım berbat oldu.Onun karşısına böyle çıkamam.Zor bir gün geçiriyordu.Bende biraz fazla ilgi bekledim.Sıkıldı.Yalnız kalmak istedi.Onun için yaptı tüm bunları.Sonra oturup sakin kafayla biraz düşününce beni sevdiğini anladı.
...
_ Gözlerin çok güzel.İnsanı içine çeken,sonsuz okyanuslar gibi baş döndürücü, büyüleyici.(kız tam sözünü kesecekken)
Sakın sözümü kesme.Böyle bir şeyi daha önce hiç yaşamadım.O yüzden büyüsünü bozma.Sadece dinle.Ben daha önce hiç kimse için böyle şeyler hissetmedim.Aklımı başından aldın.
(Tam bu sırada kız kafeden içeri girer;fakat çocuk onu fark etmez.)
İşte orda oturuyor.Kiminle konuşuyor o? Böyle pür dikkat.Belkide bana söyleyeceklerini prova yapıyordur.
_ Senden çok hoşlanıyorum.Seni ilk gördüğüm günden beri kafamdan atamıyorum.
_ Neler söylüyorsun bakalım sen?
_ AAAA! Sen mi geldin?Açıklayabilirim lütfen dinle.
_Neyi açıklayacaksın ki.
_ Bak göründüğü gibi değil.Ben onu gördüğümde anladım.Herşeyi.Bu güne kadar yaşamadığımı anladım.
_ Kimi gördüğünde ne diyorsun sen?,
_ Şey... Bak tanıştırayım bu...
_ Sen deli misin? ne tanıştırması? orda kimse yok.
_ Nasıl yok.Bence sen iyi değilsin.Tam karşımda oturuyor işte.
_Asıl sen iyi değilsin.Orda kimse yok.Bana insnmıyorsan aynaya bak.
(Yavaşça döner ve aynaya bakar. kimsenin olmadığını görünce deşete düşer.)
_Kafayı yiyeceğimya az önce burdaydı.
(kızı kollarından tutar ve sarsar)Burdaydı diyorum sana burdaydı.Tanrım bana neler oluyor.Çıldırdım mı ben?
(Diye düşünürken aynaya tekrar bakar ve tuvalete koşar.Elini yüzünü yıkayıp,kafasını kadırıp karşısındaki aynaya bakar.Kaybolan kız tam karşısındadır.)
_ Eline geçen son fırsatıda kaybettin salak.Beni seviyormuş.Kimim ben?Bir düşün bakalım.Neden beni kimse göremiyor.
_ Bilmiyorum.Sen.Bilmiyorum.
_ O zaman sana yardım edeyim hasta pislik.Bana baktığında aynaya bakmış gibi oluyorsun.Değil mi?
_ Ne yani sen ben misin?
_ Aynen öyle salak.Ben senin sevdiğin yönünüm.Kendini o kadar çok seviyorsun ki.Bir süre sonra gözün kendinden başkasını görmedi.En sonunda başka biri gibi çıkarttın karşına.Ne yazıkki sen hastasın güzelim.Aklın sana oyunlar oynarken yavaş yavaş delirdin.O kadar yavaş delirdin ki.aklını yitirdiğiinin farkına bile varmadın.Çok yazık.
Boşluklar dolunca gerçekler insanın yüzüne tokat gibi çarpıyor.kendimi düşünmekten başka bir şey yapamaz hale geldim.Çok üzgünüm çok üzgünüm.
^’Hayat gitgide zorlaşırken.günümüz insanı hergeçen gün tutunduğu değerleri yozlaştırıyor.Paylaştığımız.Paylaştıkça güzelleştirdiğimiz duygular her defasında biraz daha yapaylaşıyor.Aşkların yerini yalnızlık.Gerçeklerin yerini yalanlar alıyor.Kimseye güvenmediğimiz için kendimize yakınlaşıyoruz.kendi kendimizekonuşup,kendimizle dertleşiyoruz.Mutluluğumuzu,aşkımızı,içimizde yaşamaya başlıyoruz.Bu da her birimizi mekanik,bitkisel arası insanlar haline getiriyor.Oysa dünya var olduğundan beri.Aşk her zaman vardı. Korkularımızı yenelim.Paylaşmak için geç değil.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.