- 1227 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İNSANLIK KALELERİ
Bir tebessümleriyle alan tüm yorgunluğumuzu, ömrümüzü ışıtan, nazlarının, edalarının, cilvelerinin cazibesi sıcak, öptükçe susuzluk çektiğimiz, baktıkça acıktığımız kadınlarımız... Saçlarının rayihası, efsunlu nefesleriyle büyülü vakitlere çıktığımız, yüzlerinde sabahın aydınlığıyla düşlerimizin aynası kadınlarımız… Kavgamızın içinde bir soluk, sevdaları ve hülyaları ezeli bir bahçe, temmuz sıcağındaki serin pınarlar…
Bakışlarında yaşadığımızı anlar, gözleriyle bakarız dünyaya. Yıldızlar daha parlak, mavi daha mavi, yeşil daha yeşil, mor bir başka olur onlarla. Mükemmel bir sofradır onlar. Gönlümüzce bir dünya kurarlar bize. Ömür neşeleriyle uzar, an gibi geçer zaman. Bir doyumsuz uçuşun pilotu onlar, yolcuları biz olup çıkarız. Hangi adla çağırsak duyarlar bizi. Tertemiz, beyaz, ılıktırlar. Mayalanmış bir sevda ekerler gönlümüze. Bahar toprağı gibi anaçtırlar. Uyanmak istemediğimiz bir rüya, içi sevda dolu bir yolculuktur ömür onlarla. Mutluluktan çiçek açar her yanımız. Her içtiğimiz aşk olur. Yıldızlar içimize doğar. Koynumuza aldığımızda hiçbir soğuk üşütmez bizi. Tek bir düşünce kalmaz zihnimizde kederden yana. Gecelerimize ışık düşer. Yer altı sularımız coşar. İçimizdeki kıvılcım büyür büyür bir ateş dağı olur çıkar. Sarmaşık olup sarmak isteriz, bağırlarına sokulmak, tüm boşluklarına sızmak, her mecralarını keşfetmek, şairin dediği üz re; “güneşli bir ormana dalar gibi dalmak, bir avcı iştihasıyla etini dişlemek” isteriz.
İsteriz elbet fakat bir o kadar da üzer, kadınlıklarından uzaklaştırırız. Ne sevgiyi aratan güzel kokuları, ne tanrısal güzelliklerinin anlamı kalır. Hiçbir erkeğe, kadına dair hayaller yaşatamaz baskın, hırçın ve kavgacı olurlar. Aslında bu durum onları içten içe kemirir. Güvenlerini yitirmişlerdir, çabaladıkça batar, her dedikoduya müdahil olurlar. Venüs yıldızının imrendiği aşk perisi gider, yerine tüm güzelliğinden arınmış, yaprakları solgun çiçekler kalır. Kendi mutsuzluğunu etrafına da bulaştıran, canımızın çekirdeğindeki diken olup çıkarlar. Şirinlik ve zarifliklerinden eser kalmaz. Cazibe merkezi olmaktan uzak, mutsuzluk yörüngesi olurlar. Yüzleri mahpushane duvarı gibi hüzünlü, gözleri kara ölümdür. Onlara baktığımızda hiçbir çiçek adı gelmez aklımıza. Ay ışığını, günbatımını, yıldızları unuturuz. Yüreğimizi titretmez, tenimizi ürpertmezler. Dudakları kiraz, tenleri kadife değildir artık. Hiçbir heves uyandırmaz, şiir yazdırmazlar. Tatlı bir sesleri de yoktur. Durgun ve bulanık bir suya bakar gibi bakarız onlara. Günden güne hicranla bunalır, kapkara zindan kesilir ömrümüz. İçimizde bir anlamsızlık bestesi kalır…
Çoğu zaman neden yaparız onlara bu fenalığı bilmeyiz. Hem aşklarıyla gelen baharları soldurur, hem de ıtırlı bahçeleri hayal ederiz. Hangi vazoya baksak onları görürüz. Yokluklarıyla zindanın boşluğu çöker ağır ağır üstümüze. Uykusuz gecelerde kokularını duyar, gözyaşlarımızı akıtırız içimize. Her edalarını ayrı hatırlar, kandil alevi gibi titreriz. “O” kimse olmaz da, herkes “O” olur hayatımızda. Hatıraları bir türlü kaybolmak bilmez, büyüttükçe büyütürler sevdamızı. Onlarsız ne esenliğimiz, ne umudumuz, ne mutluluğumuz kalır. Hiçbir sızı kalmaz canımıza işlemeyen, yaralı bir hayvan gibi soluruz. Neden incitmeden büyüyemeyiz kadınlarımızı biz? Onların yüreğindeki sevgi aslında insanlık sınırlarını korumaya çalışan birer kale gibidir; Gücünü yitirenlerin, korunmaya muhtaç olanların, acı çekenlerin merhametsizliğe, vicdansızlığa yenilenlerin kaleleridir bu yürekler. Doğumdan ölüme kadar, hayatın her alanında, her anında varlıklarını hissettiğimiz, bizi biz yapan, hayalimiz ve vebalimiz olan tüm kadınlara sesleniyorum; İnsanlık adına verdiğiniz mücadeleyi yürekten kutlarım.
Hüseyin Çelikten H/Ç / 8 Mart Dünya Kadınlar Günü anısına
YORUMLAR
Sayın kardeşim,yazınıza katılmakla beraber bazı yönlerinede katılmıyorum,neden derseniz;Biz kadınlar acaba kendi kendimize mi huysuzlaşıyoruz yada sevimsiz oluyoruz,bunun nedeni yüzde yüz erkeklerdir,erkeklerdir derken istisnaları ayırıyorum.
Bir kere sayın baylar,kadına öncelikle nazik davranın nazik davranın derkende önünde diz çökün demiyorum.Bir kadın önce nasıl idare edilir onu öğreniniz,dertleriyle yakından ilgileniniz,ona güven hissi veriniz,olur olmaz şeyler için tartışmayınız,önemli günlerde hediye almayıda ihmal etmeyiniz.
Evet bir kadını idare etmek bazı erkeklerimize öyle zor gelir ki bunu büyük bir problem haline bile getirirler.Kadınlardan ürkmeyin,kadınlar pek kabul etmeselerde genellikle idare edilmekten hoşlanırlar eşleri sevdikleri tarafından.Sırtlarını dayayabilecekleri bir çınar gibi görmek ister erkeklerini.Aslında bu konu çok uzun inşallah bir gün bu konuda uzunca bir yazı yazarım.Ama bu arada erkeklerimizede bizler anlayışlı davranacağız tabiki.Karşılıklı saygı ,sevgi ,güven ,özveri tüm beraberlikleri kalıcı ve sevimli kılacaktır.Kadınlarımızla ilgilenin onların ilgisiz kalması saksıdaki bir çiçeğin susuz kalması gibidir,kurtursunuz yoksa verdikleri dalları tomurcukları.Hepimize mutluluk dolu saygı sevgi dolu birliktelikler yuvalar dilerim,iki günlük dünya hepimiz güler yüzlü tatlı dilli olalım ne var ki çok mu zor.Bu dünya hiç birimize kalmayacak hayat çok kısa...
Saygılarımla
Bahar
bence siz ikisinin arasını bulun.iki arada bir derede kalmayın seven insan herşeyiyle sever sevdiğinde kusur aramaz.bir kadında kusur arayacagınıza onu kendinize aşık edip.sizin istediğiniz hale getirebilirsiniz bu kadar basit.kadınlar kendilerine aşık ettikleri erkekleri köle gibi her dediklerini yaptırır parmaklarında oynatırlar.istediklerini yaptırırlar onu yakışıklı başarılı bakımlı hale getirirler.başkalarının hoşlandıgı ama kendilerinden başkasını görmez hale getirirler.fena degildi.