- 757 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hayat Kampüsü - 3
Kaan sabah uyandığında telefonun da sadece bir mesaj vardı ve o mesaj da Tayfun`dandı: “Abi ben Kocaeli otobüsündeyim haberin olsun, Müge ile Kocaeli`ye gidiyoruz, tatil dönüşü görüşürüz, kendine iyi bak.”
Bu durum Kaan`ın epey ağırına gitti. Dün geceden zaten az da olsa kızgındı Tayfun`a ama şimdi sinirleri iyice bozulmuştu. Saatine baktı, onbirdi. Ben de saat üçteki trenle İzmir`e giderim diye düşündü ve yavaş yavaş bavulunu hazırlamaya başladı.
Bavulunu hazırladıktan sonra bilgisayarının başına geçti. Messenger`ını açtı arkadaşlarına geleceğini haber vermek için. Açtığı anda İzmir`deki arkadaşlarından biri olan Melis yazdı:
- Merhaba Kaan, ne yapıyorsun?
- Teşekkür ederim iyiyim, bavulumu hazırladım şimdi, saat üçteki trenle İzmir`e geleceğim, sen ne yapıyorsun?
- İyiyim, sağol. Ben de sana ne zaman geleceksin diye soracaktım.
- Hayırdır, bir problem mi var?
- Hayır sadece seninle konuşmak istiyorum o kadar, özledim seni.
- Bayadır mesaj falan atmıyorsun ama, unutulduğumu sanmıştım.
- Haklısın mesaj atamadım, ama ailemle sorunlarım vardı, onların üstesinden gelmeye daha yeni başladım. Ama şunu unutma ki sürekli aklımdaydın. Ve bugün İzmir`e geliyorsan, yarın görüşmemiz mümkün mü acaba?
- Tamam, olur. Ben sana haber veririm yarın o zaman. Şimdi çıkmam gerekiyor, kendine iyi bak.
- Tamam, hayırlı yolculuklar, sen de kendine iyi bak.
Valizini alıp çıktı. Bir kaç yere borcu vardı gitmeden önce borcu olan yerlere uğramak istedi. Hepsine tatil dönüşü ödeme yapacağını söyledi. Hemen hemen bütün esnaf onun ne kadar iyi biri olduğunu ve durumunun zor olduğunu biliyordu. Bu yüzden ona karşı her zaman ellerinden gelen desteği veriyorlardı.
Yolda bir kaç arkadaşıyla karşılaştı, onlarla da vedalaştıktan sonra istasyona geçti, biletini aldı ve beklemeye başladı. Tren gelince de tekrar biletini kontrol etti ve koltuğuna oturdu. Bir önceki geceden uykusuz olduğu için tren hareket ettiği anda uyuya kalmıştı.
Gözlerini açtığında Menemen`deydi tren. Yani İzmir Ulukent istasyonuna yaklaşık on dakika kalmıştı. Ve kalkıp valizini koyduğu yerden indirdi. Kapıya doğru yürüdü ve beklemeye başladı. Tren durunca indi, kendisini Basmane`ye götürecek otobüslerden birine bindi.
Basmane`de indiğinde arkadaşlarından Mehmet Ali ve Faik`i gördü. Sarıldılar birbirlerine ve metroyla Üçyol`a gittiler. Yolda dertleştiler, Kaan Balıkesir`deki ortamını, neler yaptığını anlattı onlara. Üçyol`da tekrar sarılarak vedalaştılar ve evlerine dağıldılar.
Ertesi gün, öğlen saat onikide duş aldıktan sonra Melis`i aradı:
- Merhaba Melis. Ne yapıyorsun?
- Sağol Kaan`cım, evdeyim oturuyorum, sen ne yapıyorsun?
- Ben de evdeyim. Görüşecek miyiz bugün?
- Olur, görüşelim.
- Tam iki saat sonra YKM`nin önünde buluşalım o zaman. Uygun mu senin için?
- Evet uygun.
- Tamam, iki saat sonra görüşürüz o halde.
- Tamam, görüşürüz.
Mutfağa geçip yiyecek birşeyler hazırladı kendine. Yemeğini yerken annesi geldi:
- Günaydın paşam, afiyet olsun.
- Sağol annecim. Anneannem nasıl?
- Çok şükür iyi, her gün daha iyi oluyor.
- Çok sevindim, ben de uğrucam akşam onun yanına.
- Evet, o da seni çağırıyor.
- Tamam gideceğim, ama birazdan Melis`le görüşeceğim.
- Hayırdır? Eski konularımı açacaksınız yine?
- Bilmiyorum anne, ama sanırım öyle olacak.
- Sen ne düşünüyorsun?
- Bilmiyorum gerçekten, bir konuşalım bakalım, belki başlarız yine.
- Sen bilirsin oğlum.
Kahvaltısını yaptıktan sonra annesini öpüp evden çıktı. Caddeye çıktığında metro yerine yürüyerek Konak`a ineyim diye düşündü. İzmir`in havasını özlemişti zaten.
Onbeş dakika yürüdükten sonra, buluşacakları saatten on dakika önce YKM`nin önündeydi. Bir sigara yakıp beklemeye başladı. Beş dakika sonra Melis geldi. O sadece elini sıkıp öpecekti Melis`i, ama Melis onu görür görmez boynuna sarılmıştı. Kaan şaşırmıştı ama o da sarıldı.
Sahil tarafına doğru yürümeye başladılar. Yürürken Kaan da bir yandan Balıkesir`i anlatıyordu Melis`e. Sahile geldiklerinde, denize yakın banklardan birine oturdular. İlk konuşmaya başlayan Melis oldu:
- Özlemişim Kaan seni, hem de çok özlemişim.
- Ben de seni özledim Melis. Ama beni epey arayıp sormayınca sen, açıkçası senden ümidimi kesmeye başlamıştım, daha doğrusu beni unuttuğunu düşünmüştüm.
- Hayır, sakın öyle düşünme. Seni nasıl unutabilirim? O gün internette konuştuğumuzda pek anlatamadım, ama ilemle ciddi sorunlar yaşadım.
- Anladım. Ama üstesinden gelmiş olman çok güzel. Şimdi nasılsın peki?
- Artık daha iyiyim, çoğu şeyi atlattım.
- Buna çok sevindim.
- Peki ben Kaan? Beni gördüğüne sevindin mi?
- Evet, Balıkesir`deyken sürekli aklımdaydın. İzmir`e geldiğimde seninle görüşmeyi istiyordum içten içe. Zamanında yaşadıklarımız, bir anda büyük bir tartışmayla biten ilişkimiz. Bunların hepsi sürekli gözümün önüne geldi bu süre boyunca.
- Aynı şeyler benim içinde geçerli. Ve senden sonra kimse olmadı. Hep seni bekledim Kaan.
- Evet, benim içinde senden kimse olmadı, bimiyorum ama, sen olmazsan başka hiç kimse olmayacak gibi hissediyorum kendimi.
- Peki beni hala seviyor musun?
- Ahhh! Evet, işte bu soru... Evet Melis, hala seviyorum seni.
- Ben de seni seviyorum Kaan, hala seviyorum, hem de ilk gün ki gibi.
Sarıldılar birbirlerine. Kaan`ın yüzü gülüyordu, Melis`in ise gözünden birkaç damla yaş aktı. Bir süre daha bankta oturup konuştuktan sonra banktan el ele kalktılar ve sahilde yürüdüler uzun süre. Birbirlerine sahip olamadan geçirdikleri günlerin acısını çıkardılar adeta.
Akşam eve geldiğinde annesine Melis`le tekrar başladığını söyledi. “Sevindim oğlum, hayırlısı.” dedi annesi. “Ben ananemlere gidiyorum, bir isteğin var mı?” dedi annesine. Bir isteği olmadığını söyleyince anahtarlarını alıp evden çıktı tekrar.
Bir ertesi gün öğlen saat üç gibi telefonu çaldı. Arayan Tayfun`du. İlk önce açmasam mı acaba diye düşündü ama açtı:
-Efendim.
-Ne yapıyorsun Kaan?
-Ooo! Aklınıza gelebildik mi Tayfun bey?
-Abi ne desen haklısın ya. Sabah Müge`de Kocaeli`ye dönüyordu, ben de onunla gideyim dedim. Yanına uğrayamadım kusura bakma.
-Ya oğlum daha bir gün oldu kızla ilişkiye başlayalı, hemen unuttun bizi ya.
-Abi biliyorsun ama o kızı ne kadar çok istediğimi.
-Tamam kardeşim tamam. Balıkesir`e dönünce uzun uzun konuşuruz bunları. Annenler nasıl?
-İyiler sağol, sizinkiler nasıl?
-Onlar da iyiler.
-Tamam kardeşim, öptüm hepsinin ellerinden. Kendine iyi bak, görüşürüz.
-Sağol, görüşürüz.
Kendi kendine “Sanki ilk kez bir kızla çıkıyor adam ya!” dedi ve salona geçip televizyon izlemeye başladı.
Tayfun ve Kaan, bir haftalık vize tatilinden sonra Balıkesir`e döndü. Akşam saat sekizde Tayfun Kaan`ın evine gitti. Kaan kapıyı açtı ve Tayfun`u içeri buyur etti. “Sen salona geç, ben geliyorum.” dedi ve mutfağa geçti Kaan. Beş dakika sonra elinde iki bardak çay ile salona geldi. Birini Tayfun`a verdi ve birer sigara yaktılar. Konuşmaya Kaan başladı:
- Eee, nasıl geçti tatilin?
- Nasıl olsun abi işte, bütün tatiller gibi, aile ziyaretleri falan, biraz da arkadaşlarla takıldım.
- Başka bir değişiklik yok muydu diğer tatillerden?
- Müge`yle de takıldım tabii birkaç gün.
- Sadece birkaç gün mü?
- Tamam tamam, epey takıldık.
- Hayırdır oğlum ya, sen böyle değildin öncelerden, aşık mı oldun yoksa? Baksana, beni bile unuttun yani.
- Abi öyle deme ya, seni unuttuğum falan yok. Bu kızda beni etkileyen birşeyler var. Bağlandım epey.
- Anladım. Ama o gün yaptığını çok içerledim ben, en azından gelip bir vedalaşsaydın.
- Haklısın, özür dilerim. Affedecek misin peki beni?
- Affedilecek birşey yok ki bunda kardeşim. Yani bir kız hayatını bu kadar değiştirmesin senin. Yoksa benim açından çok sorun yok.
- Sağol kardeşim. Senin nasıl geçti tatil?
- Melis`le yeniden bir ilişkiye başladım.
- Ne?
- Evet, başladım.
- Abi üniversitede okuyorsun, etrafında bir sürü kız var ve sen İzmir`den Melis`le mi başladın tekrar?
- Evet oğlum ne var bunda?
- Ya tamam zamanında birşeyler yaşadın o kızla ama ben tekrar başlamazsın diye düşünüyordum.
- Belli etmiyordum ama aklımdaydı o hep Tayfun.
- Anladım abi. Hayırlısı olsun o zaman.
- Sağol kardeşim.
Bir süre daha tatilde neler yaptıklarından bahsettiler birbirlerine. Kaan, Tayfun`a karşı olan kırgınlığını unutmuştu bile. “Film izleyelim mi?” diye sordu Tayfun`a. Tayfun da bu teklifi kabul edince Kaan filmleri getirmek için çalışma odasına geçti. Geldiğinde Tayfun telefonla konuşuyordu. Koltuğa oturdu ve filmlere bakmaya başladı. Bu sırada Tayfun da telefonu kapattı ve Kaan`a döndü. “Abi gitmem lazım ya.” dedi. “Neden oğlum, ne oldu?” diye sordu Kaan. “Müge aradı, beni çağırıyor. Onun yanına gideyim.” dedi Tayfun. Kaan şaşırmış halde “E film?” dedi. Tayfun, “Başka zaman izleriz abi ya, kusura bakma.” dedi ve kapıya doğru yöneldi. “Tamam,” dedi Kaan “başka zaman izleriz.”
Kızgındı Kaan, ama yine de Tayfun`un morallerini bozmamak için bunu belli etmedi ona. Bir kez daha Müge için Kaan`ın kalbini kırmıştı Tayfun.
,,, DEVAM EDECEK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.