- 689 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
GLOBALİZM ve TÜRKİYE
Küresel Dünya & Globalizm :
Son yıllarda küreselleşme sözcüğü çok sık kullanılmaya başlanmıştır. Batılı, burjuva sosyologların, siyasetçilerin, ekonomist ve teorisyenlerin söylemlerinde sıkça kullandıkları bu sözcük, emperyalizmin, uluslararası silah üreticileri ve enerji pazarını elinde tutan şirketlerin dünya kamuoyuna ninni kabilinden uyutma politikasından başka bir şey değildir. Oysa, sunulmakta olan küreselleşme veya global dünya, özü itibari ile sömürge düzeninin dünya geneline yayılarak yerleşmesi ve kalıcı kılınması operasyonudur. Bu yönde hazırlanmış en kapsamlı proje ise Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’tur.
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP):
Emperyalizm, SSCB’nin dağılması ile birlikte dünya liderliğine soyunmuş ve öteden beri hedeflediği sömürgeleşmiş dünya hayalini gerçekleştirmek için, insanlığı dumura uğratacak boyutlarda şiddet ve baskı yöntemiyle hazırlanan operasyonu başlatmıştır.
Şiddet ve baskı ile sindirmeye dayalı bu plan, dünyanın çeşitli bölgelerinde farklı farklı tepkisel yankılar bulmuş, bu yankıların yoğunluğu ile biçimsel farklılığı da bölgelere has özelliklerde hayat bulmuştur.
Emperyalizmin bu atağına yönelik tepkiler, ABD ve AB’de sadece savaş karşıtı gösteriler şeklinde tepkiye dönüşürken, Latin Amerika’da sınıfsal mücadelelerin yoğunluk kazanması ve büyük oranda sosyalizmin yükselmesi, devrimci yükselişin atağa geçmesi şeklinde kendini göstermesine sebep olmuştur. En sert etkileri ise Ortadoğu’da yaşanmaktadır. Uygulamaya konulan bu çirkin proje, bölgeyi adeta kan gölüne çevirmiştir. Akıllara durgunluk verecek boyutlara varan bu vahşet, ne yazık ki bütün dünyanın gözleri önünde süregelmekte ve hiçbir caydırıcı engelle de karşılaşmamaktadır.
Bu Plana Göre Ne Yapılmak İstenmektedir?
Tamamen kan ve gözyaşı ile örülmüş bu planın asıl amacı, Çin ve Rusya gibi güçlü direnç merkezlerini kuşatarak, dünyanın ekonomik ve siyasi denetimini ele geçirmektir. Bunun yanı sıra, Hıristiyanlığı dünyaya hakim kılmak ve İslamiyet’i tamamen tasfiye etmektir. Tasfiye edilen İslamiyet’le birlikte, Müslüman ülkeleri küçük uluslar şeklinde yeni hazırlanan haritalara hapsedecek ve denetimlerini de, güçlendirilmiş, genişletilmiş İsrail’e havale edeceklerdir.
Türkiye Bu Planın Neresindedir?
Türkiye, bu planın en can alıcı, stratejik ve en muhkem dirençle çevrelenmiş çok çetin bir noktasında ve geleceğin enerji kaynağı olması münasebetiyle de hedefindedir. BOP projesi gereği hazırlanan yeni haritaların Türkiye’yi de kapsıyor olması, ülkede yaşanmakta olan iç karmaşanın sebebini ve kaynağını da açıkça ortaya koymaktadır.
Zira, Türkiye halâ emperyalizmin başarıya ulaşmasında en büyük engel olma özelliğini korumaktadır.
Türkiye’yi Etkisiz Kılabilmek İçin Kullanılan Yöntem ve Odaklar:
1950’li yıllarda başlayan sızmalarla, Türkiye Cumhuriyeti dış borç tuzağına çekilmiş, tıpkı Osmanlı’nın çöküşü ve kurtuluş mücadelesi sırasında izlenen uygulamalarda olduğu gibi,
etnik farklılıklar ve mezheplere dayalı ayrıştırmalar yeniden ön plana çıkmıştır.
Yıllarca yabancı sermayenin desteği ile ülkemizde siyaset yapan bazı isimler, Türkiye’de gerek dinsel, gerekse etnik farklılıkların yeniden harekete geçmesini sağlama yönünde hatırı sayılır bir mesafe kaydetmişlerdir. Bu politikaların demokrasiyi kalkan olarak kullanması ise karşı direncin önünde en büyük engel olma özelliğini sürdürmektedir. Oysa söz konusu siyasetçiler, bazı söylemlerinde bu yöndeki niyetlerini açıkça ortaya koymuşlardır. Demokrasinin amaç değil araç olduğu yönündeki söylemler buna en çarpıcı örnektir.
Alınması Gereken Önlemler:
Durum bu merhalede iken ülke koşullarının da göz önünde bulundurularak, demokratik hakların kısmen sınırlandırılması kaçınılmaz hal almıştır.
Yasaları işlemez hale getiren, bir çok ulusal kavramı sulandırmak suretiyle birlik bilincini yok eden bu çok yönlü saldırılara dur diyebilmenin ve ülke bütünlüğünü hızla yok etmeye yönelmiş bu tehlikenin tamamen bertaraf edilmesinin tek ve kesin çözümü, öncelikle içe kapanmak ve tahrip edilmiş kurum ve kavramları yeniden inşa ederek dünyaya açılmaktır.
Alınması gereken önlemleri ana hatlarıyla sırlamak gerekirse;
Siyasetçilerin dinsel temaları politika malzemesi olarak kullanmasının önüne ağır yaptırımları olan yasal önlemler getirilmesi ve tavizsiz uygulamaya sokulması.
Tarikatlar ve gizli uzantılarının faaliyetlerinin etkisiz hale getirilerek, diyanet işlerinin etkinliğinin yeniden sağlanması.
Yöresel dil ve lehçelerin konuşulmasının önünde baskılar varsa bunların ortadan kaldırılması fakat kamusal alanda resmi dil olarak Türkçe’nin taviz verilmeden devamının sağlanması.
Vatan hainliği suçlarına karşı cezaların hiç bir taviz verilmeden uygulanması.
Ülke sınırları içinde cirit atan yerli/yabancı ajanların topraklarımızdan temizlenmesi.
Psikolojik harekat merkezlerinin yeniden yapılandırılması ve yabancı ülkelerin uygulamalarına karşı kısasa kısas yöntemiyle politikalar geliştirilmesi.
Komşu ülkeler ile siyasi ve ekonomik işbirliği içine girilmesi.
AB üyeliği konusunda durumun yeniden gözden geçirilerek gerekirse alternatif birlik arayışına yönelinmesi.
PKK’ya karşı mücadelede gerek sınırlarımız içinde kapsamlı operasyonlar gerekse sınır ötesi operasyonlarda dış tepkilere bakılmaksızın kararlı bir tavır içine girilmesi.
Etnik ayrışımı körükleyen söylem ve eylemlerin vatan hainliği kapsamında değerlendirilerek cezalandırılması.
Ülke çıkarlarına aykırı olan tüm uluslar arası anlaşmaların feshedilerek anlaşmaların ve uygulamaların yeniden yapılandırılması.
Ulusal bir seferberlik ile dış borcun tamamen kapatılması ve geri ödemenin uluslar arası genel kabul gören faiz oranlarıyla ödeneceğinin deklare edilmesi.
Bütün bunların Türk kamuoyuna çok iyi anlatılarak uygulamaya sokulması halinde, gerek ülke bütünlüğünü korumak ve gerekse ulusal gelişmeye ivme kazandırmak ve bir dünya devleti olabilmek mümkündür.
Tamer Duran
YORUMLAR
Bileğinize sağlık diyorum öncelikle . Çok güzel siyasal bir tahlil ve eleştirel bir yazı sonuçta da önerilerle bir bütünlük kazanmış .
Yıllardır komşularımızla iyi ilişkiler sağlayamamış stratejik ortağını okyanus ötesinde arayan hedefi belli olmayan uluslararası ilişkiler politikasına ışık tutacak bir yazı.
Tebrik ederim .